Şiirin deneyimlenmesi bakımından ‘hazırlayıcı’ ve ‘tamamlayıcı’ nitelikleri olan çözümleyici okumaya, edebiyatın bize vadettikleri bakımından ancak bir yere kadar bel bağlayabiliriz.

Şiiri nasıl okuruz?
Sanatçı Yanne Kintgen’in, tuval üzerine akrilik.

Ferruh Tunç

Nice değerli, eylemde olduğu gibi, şiir okumanın da ön şartı ‘iyi niyet’tir.

Niyet etmeyi; gerçekleştirilecek olan eyleme, ona uygun ruhsal ve fiziksel koşullarla yönelmek olarak açıklayabiliriz.

Konu şiir olunca, niyet edenin öncelikle, kendisini var eden ve yaşatan enerjilerin barındığı bir uzamda hissetmesi gereğine vurgu yapmamız gerekir.
Niyet, şiir okuma eylemi için çok önemlidir çünkü bir şiiri, öncelikle onu anlamak, tartmak, onun hakkında yargıda bulunmak için değil, onu ‘deneyimlemek’, bir başka ifade ile onu hayatımıza katmak üzere okuruz. Eğer, girişilen okuma eyleminde, şiir niyete, niyet de şiire bir şekilde karşılık gelebiliyorsa, bu durumda şair ile okur, şiir ile okurun deneyimi birbiriyle harmanlanır ve her iki yakadan, okuma eylemi öncesini aşan bir duruma varılır. Böylesi şiir okumaya, estetik/sezişsel/deneyimsel okuma diyebiliriz.

Buna karşın, okurun okuduğu ile arasına nesnel bir tartı mesafesi koyduğu bir okuma biçimi de söz konusu olabilir. Bu okuma biçimi, yeterli donanıma sahip olmak koşuluyla bilgisel/bilişsel bir okuyuş biçim olarak gerçekleşebilir. Bu tür okuma, şiirle bir deneyim yaşamaya kapalı olmasa da önceliği onu çözümlemeye, değerlendirmeye, anlamaya vermiştir. Bu durumdaki okurun niyeti şiirsel bir deneyim edinmekten çok onu tartımlamaya, değerlendirmeye yöneliktir.

Şiirin deneyimlenmesi bakımından ‘hazırlayıcı’ ve ‘tamamlayıcı’ nitelikleri olan çözümleyici okumaya, edebiyatın bize vadettikleri bakımından ancak bir yere kadar bel bağlayabiliriz. Çünkü bu okuma türü estetik, sezişsel, deneyimsel bir okumaya evrilmedikçe okunan şiirden elde edilenler, onun hakkında varılan yargılar ve tartılar hep eksik kalacaktır.

Burada bu son yargımızın, bu türden bir okumanın önemsizliğine vurgulamaya yönelik olmadığını hemen dile getirmeliyiz. Çünkü, çözümleyici okuma yeterliğinden büsbütün ya da büyük ölçüde yoksun olan bir okuma da ne kadar şiir okumaya uygun niyetlerle gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, okunan şiirin kapasitesini yeterince ortaya çıkaramayacaktır. Uygun niyet, gerekli/yeterli bilgi ve deneyimi içermelidir şiirde saklı potansiyelin ortaya çıkabilmesi.
Dolayısıyla diyebiliriz ki, estetik okuma çözümleyici okumanın inkârı değil, onu içererek aşılmasıdır. Başka bir deyişle, çözümleyici okuma deneyimleyici/estetik okuma eyleminde içkin (mündemiç) olmalıdır. Bunun olmadığı durumlarda salt içtenlikli bir şiir okuma deneyimi, eseri, şu veya bu özelliği ya da yanı ile bir özdeşleşme-özdeşleşmeme, beğenme-beğenmeme nesnesi haline indirgemiş olabilir. Bu hiç kuşkusuz değerli bir okuma eylemine göre keyfi, nahif ya da sınırlayıcı bir okuma şeklidir. Nahif okuma, sahip olunan beğeni ve deneyime güvenmekten çok kendiliğinden ve uçucu bir duyarlığa yaslanan okuma olarak ortaya çıkar. Eser, okurun kendini tartma ve beğenisini sorgulama gücünden yoksun olarak deneyimlenir. Naif bir okur, kendi yetersizliği yüzünden eserden edinemediği deneyiminden eseri ya da yaratıcıyı sorumlu tutacak kadar aceleci olabilir.