Şair Yaşar Miraç, ‘O Güzel İnsanlar’ adını verdiği yeni şiir kitabını Ayrıntı Yayınları etiketiyle yayımladı. Kitapta yer alan şiirler edebiyatımızın birçok portresini işlerken, acılarımızı, özlemlerimizi şiirinin bin bir ustalığıyla aktarıyor Yaşar Miraç. Bunlardan bir tanesi de dün dördüncü yıl dönümü olan Suruç Katliamı’na ilişkin yazılan şiir. Yaşar Miraç’la kitabını ve Suruç’u konuştuk. >>‘O Güzel İnsanlar’ […]

Şiirimiz Suruç içindir: Eylemi bölüşür

Şair Yaşar Miraç, ‘O Güzel İnsanlar’ adını verdiği yeni şiir kitabını Ayrıntı Yayınları etiketiyle yayımladı. Kitapta yer alan şiirler edebiyatımızın birçok portresini işlerken, acılarımızı, özlemlerimizi şiirinin bin bir ustalığıyla aktarıyor Yaşar Miraç. Bunlardan bir tanesi de dün dördüncü yıl dönümü olan Suruç Katliamı’na ilişkin yazılan şiir. Yaşar Miraç’la kitabını ve Suruç’u konuştuk.

>>‘O Güzel İnsanlar’ kitabıyla portreleri şiirlerle aktarıyorsunuz. Nasıl bir duyguyla oluşturdunuz bu kitabı?

Bu şiirlerde yalnız portre ile tanımlanacak şiirler yer almıyor. Öylesi şiirler de var. Bir olay ya da fikirden yola çıkmış şiirler de. Kitaba aynı tarzı içeren eski şiirlerimden 19 şiir aldım. 38 yeni şiirle birlikte bu kitap oluştu. Bu şiirlerin en eskisi “Nurhak” 1971’de yazıldı. Sinan Cemgil’lerin vurularak öldürüldükleri günün sonrası. Kimi böyle ağıt şiirdir. En son yazdıklarım arasında olan Suruç’taki kıyımla ilgili şiir gibi.

>>Yaşar Kemal’in “O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler” sözüne atıf mıdır kitabın adı? Aynı duyguyu, özlemi mi hissediyorsunuz giden insanlara karşın?

Evet, Yaşar abinin o sözü artık bir halk deyimi durumuna geldi. Benim de çok sevip benimsediğim bir söz. Ya da bir şiir dizesi diyelim. Geleceğe güveniyoruz, umudumuzu yitirmiyoruz fakat geçmişin birçok olumlu özelliklerini, değer ve erdemini, güzelliğini de yitiriyoruz. Herkes gibi bu beni de çok üzüyor.

Yaşar Miraç

>>Refik Durbaş’ın BirGün’deki yazılarında büyük bir edebiyat tarihi okuduk. Sizin kitabınız da edebiyat tarihimizin bir şiiri, hatırlamak ve unutmamak adına. Katılır mısınız bu yoruma?

Değerli ve güzel olanı yaşatma cabası diyelim. Şiirle bir im düşürme diyelim… Refik yalnız şair olarak değil insan olarak, kişilik olarak da çok sevdiğim, anlaştığım az sayıda arkadaşlarımdan biriydi. Yaşça ağabeyim olmasına karşın biz hep arkadaşça bir sevgi yumağı içindeydik. Ne diyeyim: “Geri gelmez bir daha… Yeri dolmaz bir daha” denilen özgün bir dost…

>>Suruç Katliamı tarihimizin kanayan yaralarından. Ona dair de bir şiir var kitabınızda. Şairin de canı yandı mı, şiir nasıl olur?

O şiirin başına koyduğum açıklamada dediğim gibi; öyle anlar olur ki artık normal bir anlatım yetmez. O şiir katledilen 33 gencecik yüreğin adlarından oluşan bir şiir. Bence o acı olay devrimci edebiyatımızda yeterince değerlendirilemedi. Sırf bu kıyımla ilgili birçok şiir, öykü roman yazılmalı. Filmler çekilmeli, oyunlar yazılmalı. Orhan Pamuk, İstanbul’u, Kars’ı anlattığı gibi Suruç’u da yazabilse ya. Dilerim bu 33 gencin çığlığını duyuracak güçlü yapıtlar ortaya koyar yeni kuşaklardan genç yetenekler.

ağıt değil yas değil
bir eylemi bölüşen

bir şiir yazıyorum

suruç’ta ölenlerin
adlarından oluşan: 

otuzüç goncalı
özgürlük gülü

süleyman bir gül aldı
gülü nazlı’ya verdi

erdal nuray “bu güle
bir ad bulalım” dedi

mert seslendi öteden
“adı özgürlük olsun”

vatan “gelin bu gülü
suruç’a götürelim”

hatice “hep birlikte
 bir bahçeye dikelim”

polen “güzel güneşli
bir yer bulalım önce”

nartan “eşip toprağı
hazırlayalım” dedi

büşra gülü okşayıp
deniz’le kokladılar

ferdane tüle sardı
incitmeden kökünü

veysel bir çapa buldu
murat küçük bir kürek

suruç’taki bahçenin
en güneşli yerinde

çapayla eşti kasım
toprağı bir güzelce

yunus, ece ve Alper                 
çömeldiler toprağa

gülü yerleştirdiler
hep birlikte özenle

duygu toprak ekledi
medali kök bastırdı

uğur serhat cansuyu
dökerek suladılar

okan ezgi alican
çevresin temizledi

cemil ak taşlar dizip
çağdaş’la güle çember

ördüler korunmalık
çalılar dikti osman

taşların arasına
koray renkli bezleri

emrullah’la bağladı
çalıların ucuna

cebrail türlü renkten
boyadı ak taşları

ismet ile nazegül
“özgürlük” diye yazdı

bu gülcüğün adını
bahçedeki ak taşa

artık rengi güneşten
apal bir gül fidanı

otuzüçten goncalı
otuzüçten cansulu

suruç’tan tüm dünyaya
yankıyıp duracaktı

“kardeşlik barış olsun
artık kan dökülmesin!”

otuzüç yürekliden
özgürlüğün al gülü

sonsuza açacaktı

22 kasım 2017, kuzguncuk
Yaşar Miraç