Şiirle farklı insanlık durumları

MÜZEYYEN BUTTANRI*

Hasan Erkek’in Lal Destan adlı beşinci şiir kitabı, geçen aylarda Kırmızı Yayınları’ndan çıktı. Şairin şiirle ilişkisi henüz çocukken başladı. On üç yaşında bir çocukken bastırılan Biz Çocuk Değildik Çocukluğumuzda adlı şiir kitabı çocukluk yıllarının ilk şiir denemelerini içerir. Bugüne kadar 14 ülkede 26 sanatsal ve bilimsel kitabı yayımlandı. Son yıllarda şiir alanında peş peşe dört kitabı okurla buluştu.

Biz Çocuk Değildik Çocukluğumuzda (1982), Hayat Yenile Beni (2013), Beyaz Menekşe (2013), Sevdadan Kanadım (2015) ve Lal Destan (2020) adını taşıyan şiir kitaplarından bazıları Türkiye’nin yanı sıra başka ülkelerde de (Fransa, Romanya, Bulgaristan, Kamerun) yayımlandı.

Emin Güler’e ait olan Lal Destan’ın kapağında, kırmızının ağırlıkta olduğu renkler arasında kuşlar kanat çırpıyor. Bilindiği üzere ‘lal’ kırmızı ve suskun anlamlarını taşır. Destanlar toplum yaşamında iz bırakmış büyük olayları anlatan uzun şiirlerdir. Bu kitapta da birbirinden ayrı gibi görünen on yedi şiir var. Kitap sanatçının bazen kendi, bazen de değişik kişiler üzerinden anlattığı insanlığın çağımızdaki destanıdır. Suskun bir destan mı? Bence hayır. Kapalı, örtük bir ifade kullanılsa da, söylenmek istenen her şey söylenmiştir. Niçin kırmızı? Çünkü hayatta her şeyin temelinde aşk vardır. O olmasaydı hayat da olmazdı. Kırmızı aşkın rengidir. Bazen kan, bazen sevgili ya da annenin saç rengi, ya da bir çığlıktır burada.

Lal Destan’daki şiirlerde noktalama işaretleri kullanılmaz. Şair okuyucunun istediği gibi düşünmesine ve şiirini yorumlamasına imkân tanımak için bu tür yönlendirici işaretlere yer vermemiştir. Türk şiirinde uzun yıllardır yapılan bu uygulama, Erkek’in tüm şiir kitaplarında görülür. Serbest nazımla yazılan şiirlerde ahenk; alliterasyonlar, hece, sözcük ve mısra tekrarlarıyla sağlanmıştır. Şiirler İkinci Yenicilerden beri görülen değişik bağdaştırmalar, orijinal teşbihler, imgeler kullanılarak yazılmış olup, ilk bakışta şiirlerin anlaşılması zorlaştırılmış gibi görünür. Oysa bu durum, şiirlerin çok katmanlı olmasından kaynaklanıyor.
Lal Destan, insanlık durumlarının farklı türlerdeki ifadelerinin toplamı olarak düşünülebilir: Hüzünlü, karamsar, komik, dramatik… bunlardan bazılarıdır. Şiir başlıkları değişik türlerin adlarını almış ki bu da orijinal bir tutum: Trajedi, fars, anı, roman, dramatik öykü, resim, otobiyografi, destan vb. Aslında tüm sanatların amacı, değişik vasıtalarla da olsa insanı anlatmak değil midir?

Şiirlerin tümü şimdiye kadar görülmemiş orijinallikte başlıklar taşımakla kalmamıştır, o şiirlerde başvurulan dil de o türlere uygun seçilmiştir. Meselâ masalda “Geceden bir giysi nasıl biçilir / Hangi sönük yıldızlarla dikilir” gibi mısralar dizilirken, dramatik öyküde sanki bir karı-kocanın ya da sevgilinin karşılıklı konuşmaları verilir. (“Kadın”- Bak / Denize bak / duydun mu sesi “Erkek” -Derinden derinden / Hep yerin dibinden” gibi). Kısa Film’de, çevre tasvirleri de yapılarak, bir ailenin kavgalar içinde yok oluşu, film senaryosu olarak verilir gibidir. (“Dalgalar gider / Dalgalar gelir / Islatır ruhları çölden gelen kumları / Kumlar seyreltir yoğunlaşmış suları (…) / Bir kadın içini çekerek ağlar / Bir adam pencereden uzaklara bakar”).

Bütün sanatların konusu insansa, Hasan Erkek bu kitabında, bütün sanatlarla, insanın değişik hallerini uygulamalı olarak göstermek istemiştir.

35. Sanat Yılında Hasan Erkek (2019)[1] isimli kitabımda, çok yönlü bir sanatçı olan Hasan Erkek, oyun yazarı, şair, senarist, eleştirmen ve bilim insanı olarak, tüm çalışmalarını ve yayınlarını kapsayacak bir şekilde incelenmiştir. Görülüyor ki üretkenliğiyle hâlâ yol alıyor. Bilim ve sanat dünyasına çok değerli katkılarda bulunmaya devam edeceğine inanıyorum. Kendisine başarılar dileriz. Daha nice güzel eserlere.
Prof Dr*

[1] Müzeyyen Buttanrı, 35.Sanat Yılında Hasan Erkek, Sanat Yaşamı ve Tüm Eserleriyle, Opus Yayınları, İstanbul, 2019.