Salgına ve ateşkes çağrılarına rağmen Yemen ile birlikte silahların susmadığı Libya’da çatışmalar daha da yoğunlaştı. Sahadaki hareketlilik diplomasi trafiğini de artırırken çok aktörlü nüfuz çatışması yeni çatışmalara gebe

Silahlar neden susmuyor?

DERVİŞ CEMAL

Birleşmiş Milletler’in ve uluslararası toplumun salgın dolayısıyla yaptığı ateşkes çağrılarına rağmen Yemen ile birlikte silahların susmadığı bölgelerin başında gelen Libya’da son dönemlerde çatışmalar daha da şiddetlendi. Trablus merkezli yönetim ile ülkenin doğusunda konuşlu General Halife Hafter liderliğindeki güçler arasındaki çatışmalarda karşılıklı olarak ağır kayıplar yaşanıyor.

Fiili olarak üç parçaya bölünen ülkede savaş İhvan ağırlıklı Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti ile General Hafter’in sözcülüğünü yaptığı doğudaki Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Yönetimi arasında yaşansa da tıpkı Suriye ve Yemen’de olduğu üzere çok aktörlü bir savaşın cenderesinde Libya.

KİM, KİMİ NEDEN DESTEKLİYOR?

Tobruk yönetimini Mısır, BAE, Rusya, Fransa, Suudi Arabistan, Kuveyt dahil çok sayıda ülke desteklerken Trablus’un yanında yer alan ülkeler Türkiye, Katar ve İtalya. İtalya ve BM Trablus’u tanısa da fiili bir destek sağlamaktan kaçınıyorlar. Dengelere oynayan ABD ise İngiltere ile birlikte ortada dursa da Tobruk’u destekliyorlar.

Burada yanlış bilinen bir durumu açığa kavuşturmakta yarar var. BM, Trablus hükümetini tanısa da doğudaki Tobruk Meclisi’ni de meşru olarak kabul ediyor. BM kaosa sürüklenen ülkede “birlik” sağlanması amacıyla devreye girerek 2015’te Ulusal Mutabakat Hükümeti ve Temsilciler Meclisi’nin kurulmasını sağladı. Ancak bir şart öne sürdü. O şart da kurulacak hükümetin kontrolündeki silahlı İslamcı milislerin tasfiye edilmesi ve ulusal orduya entegrasyonuydu. İslamcı militanlar tasfiye edilmedi, kısa sürede “mutabakat” dağıldı Temsilciler Meclisi Tobruk’a taşındı.

Libya’daki alanın yüzde 6’sını sadece hâkim durumda, geriye kalan yüzde 94’üne Hafter komutasındaki ulusal ordunun hâkimiyetinde. Güneydeki çöllük alanda ise çeşitli radikal İslamcı gruplarla aşiretler bulunuyor.

Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Rusya tarafından desteklenen Hafter güçleri bir yıldan uzun bir süre önce başkent Trablus’u almak için harekât başlatmış ve kentin dış mahallelerine ulaşmıştı.

Türkiye’nin Fayez el Sarraj başkanlığındaki Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne geçen kasım ayından itibaren fiili destek vermesi sonrasın savaşın seyri de değişmeye başladı.

Pandemi sürecinde askeri, lojistik desteğini artıran Türkiye’nin de yardımlarıyla saldırıya geçen Trablus yönetimi Hafter güçlerini başkentin 125 kilometre güneybatısındaki stratejik öneme sahip Vatiyye hava üssünden çekilmeye, Trablus’taki bazı mevzilerini de terk etmeye zorladı.

UMH tarafından hafta başında yapılan açıklamada, üssü alan askeri birlikler tebrik edildi ve bunun “Libya Ulusal Ordusu’nun elindeki tüm kentlerin geri alınması yolunda atılmış ilk adım” olduğu belirtildi.

Gelişmeler üzerine Rusya’nın devreye girdiğini ileri süren Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin İçişleri Bakanı Fethi Başağa, Bloomberg’e Moskova’nın Suriye’deki bir hava üssünden Libya’nın doğusuna Sovyet döneminden kalma en az sekiz savaş uçağı gönderdiğini açıkladı.

UMH güçlerinin son aylarda savunma pozisyonundan saldırı aşamasına geçerken bunun arkasında da Türkiye’nin verdiği askeri desteği artırması yatıyor. Diğer ülkeler salgına odaklanırken Ankara savaş yığınağını artırırken bu durum da sahadaki gelişmelerin değişmesinde etkili oldu.

UMH, Türkiye’nin de askeri desteğiyle birlikte, Nisan 2019’da Trablus’u almak için harekete geçen Libya Ulusal Ordusu’nu püskürtmek için bir dizi operasyona hız verdi. UMH’ye bağlı güçler, 25 Mart’ta Öfke Volkanı Operasyonu’nu başlattı. Nisan ayı içerisinde Trablus’un batı kıyısındaki kentlerin kontrolünü ele geçirmişti. Mayıs başından bu yana ise operasyonların hedefinde Hafter’e bağlı güçlerin Trablus’u almaya yönelik operasyonlarında kilit rol oynayan Vatiyye Hava Üssü yer alıyordu.

Trablus’un yaklaşık 125 kilometre güneybatısında bulunan Vatiyye Hava Üssü, Zintan, Zvara ve Assa gibi kentlerin oluşturduğu üçgenin tam ortasında yer alıyor. Ağustos 2014’ten bu yana Hafter güçlerinin elindeydi. Hafter’in Libya’nın batısını kontrol etme çabalarının merkez üssü konumundaydı.

HAFTER’DEN TEHDİT, ANKARA’DAN JET YANIT

Hafter’in liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nun son günlerde Ulusal Mutabakat Hükümeti güçleri karşısında kayıplar yaşaması sonrası Ankara’yı hedef almaya başladı. Vatiyye Askeri Hava Üssü’nün kaybedilmesinin ardından ele geçirmesi sonrası Hafter güçleri, Türk hedeflerine “görülmedik şiddette Libya tarihinin en büyük hava saldırısını başlatma” tehdidinde bulundu.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Hafter’e bağlı güçlerin Türk kuvvetlerini ve çıkarlarını hedef alacaklarına ilişkin açıklamaları üzerine “Libya’daki Türk çıkarlarının hedef alınması halinde bunun çok ağır sonuçları olacağını ve darbeci Hafter unsurlarını meşru hedef telakki edeceğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz” ifadesini kullandı. Açıklamanın Hafter güçlerinin Libya’nın doğusunda dış destekle yeni savaş uçakları konuşlandırılmasından sonra yapılması sonrası gelmesinin dikkat çekici olduğunu kaydeden sözcü Aksoy, “Hafter’e bağlı unsurların son dönemde sahada yaşadığı kayıpların hezeyanın bir yansıması olan bu açıklama, darbeci Hafter’in ve destekçilerinin Libya’daki ihtilafı tırmandırma niyetinde olduklarının en açık göstergesidir” dedi.

TRUMP-MACRON: GERGİNLİK AZALTILSIN

Sahadaki hareketliliğe paralel olarak diplomasi trafiği de arttı. ABD Başkanı Donald Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün yaptıkları telefon görüşmesinde Libya’daki gerginliğin bir an önce azaltılması gerektiğini vurguladı.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada görüşmede iki liderin önemli bölgesel ve ikili konuları görüştüğü belirtildi. Açıklamada, “Trump ve Macron, Libya’da dış müdahalelerin kötüleşmesinden duydukları endişeyi dile getirdi ve bölgede bir an önce gerginliğin azaltılması gerektiği konusunda mutabık kaldı” ifadesine yer verildi.

LAVROV-ÇAVUŞOĞLU: ÇATIŞMALAR DURDURULSUN

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Libya’da askeri faaliyetlerin derhal durdurulması ve BM himayesindeki siyasi sürecin yeniden başlatılması konusunda hemfikir olduğu belirtildi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Lavrov ve Çavuşoğlu arasındaki telefon görüşmesi hakkında bir açıklama yaptı. Bakanlık, Lavrov ve Çavuşoğlu’nun Libya’daki krizin BM Güvenlik Konseyi kararıyla onaylanan Berlin Konferansı kararları temelinde çözülmesi amacıyla askeri faaliyetlerin derhal durdurulmasının ve Libyalı tüm tarafların mutlak katılımıyla BM himayesindeki siyasi sürecin yeniden başlatılmasının önemini vurguladığını kaydetti.

BM’NİN ÇAĞRILARI KARŞILIK BULMUYOR

Peki, uluslararası toplumun çağrısı küresel ve bölgesel aktörlerin devreye girmesine ve de salgına rağmen neden Libya’da silahlar susmuyor? Sorunun yanıtı basit. Libya çok aktörlü bir paylaşım savaşının sahnesi. Kaddafi sonrasında zengin petrol rezervlerine sahip 6.5 milyonluk ülkenin paylaşımında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle yapılan bütün çağrılar “dostlar alışverişte görsün”den öteye gitmiyor. Ne ABD-Fransa’nın ne de Rusya ve Türkiye ile BM’nin çağrıları bu nedenle karşılık bulmuyor.

LİBYA’DAKİ SİLAHLI GÜÇLER

Kaddafi’nin devrilmesinin ardından ülkede onlarca irili ufaklı silahlı grup faaliyet göstermeye başlasa da öne çıkan gruplar şöyle:

►Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı birlikler.

► Tobruk merkezli General Halife Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu.

► Batı’daki Misrata merkezli güçler.

► Tunus sınırına yakın Zintan merkezli güçler.

► Güneyde Nijer, Çad, Sudan ve Mısır sınırındaki çöllük alanda faaliyet gösteren radikal İslamcı yapılar.