Şili’de yaşanan deprem sonrası hepimizin içi burkuldu. Yıllar önce yaşadığımız depremin kötü anılarını farklı yarımkürelerde olacak kadar

Şili’de yaşanan deprem sonrası hepimizin içi burkuldu. Yıllar önce yaşadığımız depremin kötü anılarını farklı yarımkürelerde olacak kadar uzağımızda olan insanların yüzündeki üzüntü ile hatırladık. Beşiktaş’lı Rodrigo Tello da bir insan ve neticesinde kendi ülkesinde yaşanan bu felaket üzerine arkadaşlarını, akrabalarını aklına getiriyordur elbette. Ufakken futbol oynadığı sokak aralarının belki de enkaza dönüşünü başı iki elinin arasında da düşünmüyor olabilir mi?
Vasat yabancı zengini Beşiktaş devre arasında bir transfer yapabilmek için hangi futbolcuyu göndereceğine karar verememiş, bir süre ciddi ciddi Tello’nun gönderilmesi konuşulmuştu. Sonra da Delgado’nun dinlencesine devam etmesine karar verildi. İlk geldiği günler Sergen’le kıyaslanan Tello birçok yabancının bir türlü barınamadığı Beşiktaş’ta ‘tutunamayan’lar kategorisindeki yerini alacaktı az daha. Gerçi sezon sonu ne gösterir bilinmez ama bir maçlık futbolcuların ömrü uzun olmaz.
Doldur boşaltlara 81 dakika tahammül eden Beşiktaş defansı bir anlık savsaklamasının cezasını kalesindeki golle gördü. Ama hâlâ ligin en az gol yiyen takımı Beşiktaş. Şampiyon olduğu geçen sezon sonunda 34 maçta yediği 30 golle maç başına 0,88 ortalama tutturmuştu Beşiktaş. Bu yıl ise hükmen kazanacağı Ankara maçını da eklersek 23 maçta 15 golle oldukça iyi bir grafik çiziyor ve maç başına 0,65 gibi bir ortalama ile oynuyor. Ligin en az gol yiyen ikinci takımı Kayserispor’a iki gol atıp, bir topunun direkten dönmesi ve de bolca hücum geliştirmesi siyah beyazlıların bu hafta yüzünü güldürdü.
Tello’ya ya dönersek… Şili’de olan depreme ve sezon ortasında yönetimin tavrına inat, doğaya ve idarecilere kırgınlığını olumlu anlamda bir futbol öfkelisi olarak çıkarttı Tello Cumartesi akşamı. Bu sezonki en iyi futbolunu Kayseri’de oynadı. İlk gol sonrası yığılıp kalacak sandım olduğu yere. Sonra elini gökyüzüne kaldırıp başarısını uzaklara bir yerlere işaret etmesi de etkileyiciydi. Futbolun güzellikleri o topuk pasında gizliydi elbette. Çocuklar ve yeni yetme futbol dilencileri o topuk pasında gizli güzelliği uzun süre unutamayacaklardır, Tello da Şili’deki depremi!
•••
Geçen hafta Dursun Caymaz yazdı Bursa’nın şampiyon olabilme ihtimalini. İstekler ve gerçekler konu futbol olunca maalesef örtüşmüyor. Anadolu’dan bir kulübün, hatta Trabzospor dışında bir kulübün şampiyon olmasının yıllardır kafamızdaki tabuları yıkacağını, rengi kıt ligimize renk katacağını dost sohbetlerinde söyler dururuz. Ama her sene bir iki asansör takım üst sıraları biraz zorlasa da sonra pestili çıkmış vaziyette ertesi yıl tanınmayacak hale geliyor. Geçmişte Kocaeli, Antep, Sivas gibi takımların durumları en güzel tecrübe.
Bursaspor, en yakın örnek Sivasspor’a göre sanırım biraz daha şanslı. Uzun yıllardır Süper Lig’deler. Taraftarları daha tutkulu ve talepkâr. Başarı geçmişi, kupa geçmişi daha fazla tecrübelerle dolu. Lobi konusunda Levent Kızıl faktörünün önemi yadsınamaz. Kadrosu daha geniş ve sistemi Mehmet Yıldız gibi bir oyuncu üzerine endeksli değil. Yani futbolcu eksikleri olduğunda dahi istediği oyunu oynayabilen bir yapıya sahipler. Deplasmanda ne oynayacaklarını biliyorlar. Kendi sahalarında da baskıyı rakibe hissettirip, tahmin edilmeyecek puan kayıplarına mümkün olduğunca izin vermiyorlar. Ve Ertuğrul Sağlam gibi bir adam da teknik direktörleri. Geçen yıl Beşiktaş’taydan ayrıldığı haftaya kadar en fazla puanı toplayan teknik adam yine O’ydu. Bursa’da ligin ikinci yarısında oldukça başarılı bir grafik çizen de O. Sözün dolanıp geldiği yer, yani sözün özü bu yıl lig daha bitmeden ‘Yılın Takımı’ Bursa’dır bence.