Sandıklardan umut çıktı. İktidar, demokrasinin kırıntısı olarak elinde tuttuğu sandığı bir YSK tekmesiyle yıkmıştı. Halk o sandığı sağduyuyla, dayanışmayla, sebatla yıkıldığı yerden kaldırıp yerine koydu. Demokrasiyi yeniden kurma iddiasına sahip çıktı. İstanbul’a ve Türkiye’ye bir nefes geldi.  Daha önce de yapmıştı bunu halk; demokrasinin iktidar eliyle uğradığı ağır saldırılar karşısında ısrarla demokrasiye sahip çıkmıştı. Gezi’de […]

Sandıklardan umut çıktı. İktidar, demokrasinin kırıntısı olarak elinde tuttuğu sandığı bir YSK tekmesiyle yıkmıştı. Halk o sandığı sağduyuyla, dayanışmayla, sebatla yıkıldığı yerden kaldırıp yerine koydu. Demokrasiyi yeniden kurma iddiasına sahip çıktı. İstanbul’a ve Türkiye’ye bir nefes geldi. 

Daha önce de yapmıştı bunu halk; demokrasinin iktidar eliyle uğradığı ağır saldırılar karşısında ısrarla demokrasiye sahip çıkmıştı. Gezi’de kent meydanlarından seslendirmişti iradesini. 7 Haziran’da kurduğu Meclis’le ortaya koymuştu. “Hayır” iradesinde bir ortak itirazda buluşmayı büyütmüştü. İtirazını, Adalet Yürüyüşü’nde adım adım güçlendirmişti. 24 Haziran’da Türkiye coğrafyasının her köşesinde aynı coşkuda buluşturmuştu iradesini. 31 Mart’ta içinde kendisinin olacağı bir demokrasiyi yerelden kurma kararlılığını göstermişti. 23 Haziran’da da artık itirazın iktidara dönüşme zamanının geldiğini çok kuvvetli bir şekilde ortaya koydu. 

Bu tarihi dönemeçler bir yeni başlangıcın öncüleriydi, bir dip dalganın birikmekte olduğunun habercisiydi. Bir birikim sürecinin parçasıydı, Gezi’nin öncesine de dayanan onlarca yıllık bir birikim hatta.  

Ve işte şimdi, bir itirazda kuvvetli ve toplumsal düzeyde organik olarak şekillenmiş olan ortaklığı, iktidar alanında ortaklaşılan yeni bir kurucu iradeye dönüştürme fırsatı ve hatta sorumluluğu ile karşı karşıyayız hepimiz. Her şey şimdi başlıyor! 

Başlayacak olanın “ne olması gerektiği” konusunda toplumda oluşmuş sessiz bir mutabakat var. Bu mutabakatın hangi değerler üzerine kurulduğunu doğru tespit etme yükümlülüğümüz var. Zira ancak o zaman kurucu siyaset içine taşınacak olanı belirleyebilir, toplumun talep ettiği ve ihtiyaç duyduğu yeni bir başlangıcı var edebiliriz. 

Toplumsal muhalefet bu yeni başlangıcın zeminini biriktirirken, iktidar da yerinde durmadı, o da bir yandan rejimin krizini derinleştiren adımlar attı ardı ardına. Rejim krizi rejimin kendisinin ötesinde ekonomik, demokratik, hukuki bir kriz bütününe de hapsetti ülkemizi.  

Rejim krizinin derinleştiği her dönemeçte rıza üretebilme kapasitesini yitiren iktidar rejimi daha da keskinleştiren, baskıyı ve zorbalığı arttıran adımlar atarak kendisini bir sarmala soktu. Dün veya bugün, iktidarın parçası olan tüm yapılar bu sarmalın oluşumuna katkıda bulundu ve bir yeni başlangıcı var etme ihtimalleri bu sarmal içinde eridi.  

Halk bu gerçeği gören, buna son vermek isteyen tavrını 31 Mart’tan 23 Haziran’a giden süreçte çok açık bir biçimde ortaya koydu.

Siyasete düşen, yeni kurulacak başlangıç içerisinde halkın bu iradesinin temsiliyetini sağlamak. Siyasetin kendisinden başlayan bir yenilenmeyle oluşacak bir kurucu irade ihtiyaç olan. Siyaset kurumunun dilinin, anlayışının ve işleyişinin yenilendiği bir başlangıç…  

Halkın omuzlarına yıkılmış olan ekonomik krizi, ranta dayalı ekonomik düzenden doğan eşitsizlik krizini, kimlikler üzerinden yıllardır iktidar eliyle örülmüş toplumsal duvarların yarattığı toplumsal krizi, rejimin dayanağı haline gelmiş olan hak gasplarından doğan hukuk krizini,  ülkenin tüm topraklarını betona gömmüş olan anlayışla eş zamanlı yaşanan iklim değişikliğinin de derinleştireceği ekolojik krizi çözecek bir bütüncül program gerek. Bunu var edecek bir başlangıç olması için kolları sıvamamız gerekiyor. Halkın “itirazda” güçlenen ortaklığı üzerine inşa edilecek, şeffaf, katılımcı, demokratik süreçlerle bu krizleri aşacak ve eşitlik, özgürlük, laiklik, barış ve adalete dayanacak bir kurucu siyaseti kurma fırsatı artık elimizde.  

Bu krizler iktidar eliyle yaratılmış, parlamenter demokrasiden uzaklaşılmasıyla artık çok derinleşmiş olan krizler. Öyle de olmaya devam edecek, ta ki biz eksikleri giderilmiş parlamenter demokrasiye dönene kadar, ta ki biz bugün toplumda oluşmuş olan barış ittifakını siyasete hakkıyla taşıyana kadar, ta ki biz bugünkü talancı, rantçı düzeni değiştirene kadar…  

İşte şimdi itirazın ötesine taşınacak yeni iktidarı hep birlikte kurma zamanı. Her şey hep birlikte şimdi başlıyor! Biz hazırız…