Radyo “Şimdi haberler” derdi, biz susturulurduk. Büyükler haberlere kulak kesilir, gazeteyi bilimsel bir makale okuma ciddiyetiyle okurlardı. Haberlere “Doğrudur” diye kulak kabartılan zamanlardı. Biz o zamanlarda büyüdük. Henüz televizyon icat olunmamış, haberler böylesine bozulmamıştı.

Ya şimdi?

Haberler başladığında televizyonun kapatıldığı, gazeteye ancak şöyle bir göz atıldığı, iktidara destek olsun diye milyonlar dökülen (hem de dolar cinsinden) medyaya zerre itibar edilmeyen zamanlardayız.

2017 büyüme rakamları açıklandı ya; Milliyet, “7 Yıldızlı Büyüdük” diye basmıştı manşeti; Star, “Türkiye’yi durduramadılar”; Akit7.4 Büyüme İle Dünya Lideriyiz” diye… En son katılan dahil, havuz suyunda yıkananların tümü böyle; bu “şahlanışı” iktidar ağzından ballandıra ballandıra anlattılar canlı yayınlarda.

FETÖ’ye metöye rağmen, ABD’nin AB’nin çelmelerine karşın 8 yıldır sürekli büyüyor olmanın, şu İrlanda da olmasa dünyanın en hızlı büyüyeni olacak olmanın haberleriyle mest olduk!

Memleket böyle büyürken, ekonomi dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde şahlanırken biz başka bir yerde miydik? Madem böyle büyüdük, neden hâlâ çift haneli enflasyon, çift haneli işsizlik yakamızı bırakmıyor? Böyle büyürken, neden yüz binlerce esnaf iflas edip kepenk kapatıyor? TL cinsinden büyürken dolar cinsinden küçülmek ne demek?

Bu türden sorular varsa aklınızda, yanıtını boşuna aramayın o “çok satan” gazetelerde, “yüksek reytingli” televizyonlarda, bulamazsınız. Oralardan size “Münafık sorular sormayın” diye seslenir birileri.

Ve son dakika haberleri ekranlarda: Son dakika… MİT’ten sınır ötesi operasyon! Türkiye’ye getirildiler! MİT’ten nefes kesen operasyon… Balkanlar’da FETÖ’ye darbe. MİT FETÖ’yü Balkanlar’da darmadağın etti.

Bütün kanallardan bize muazzam bir operasyonel başarı hikâyesi, bir ikinci Afrin zaferi anlatılıyor, bu başlıklarla. Her zafer gibi, bunu da iktidarın hanesine yazdıracak bir dille!

Bizde bu başlıklar atılırken Reuters’in Priştine mahreçli haberinin başlığı “Kosova’da Gülen bağlantısı nedeniyle tutuklanan 6 Türk Türkiye’ye sınır dışı edildi.Kosovalı yetkililer de, tabii ki Türkiye’nin baskısı sonucu, oturma izinleri iptal edilen kişilerin yasadışı duruma düşmeleri nedeniyle tutuklandıkları şeklinde açıklamalar yapıyor. Kısacası, hikâyenin bizde anlatılış tarzıyla Kosova’da anlatılışı arasında fark var. Bizimkisi çok daha havalı!

Öyle zamanlardayız ki, medya iktidar yelkenlerini şişirmek için hava basıp duruyor.

En müthişi, hadi adını doğru koyup en utanç verici olanı diyeyim, Habertürk televizyonunun yaptığı. Afrin’den Özel Yayın: Afrinliler “bizim anlamadığımız bir dilde” konuşuyor; ÖSO’nun kentte yaptığı zulümleri, soygunları, tacizleri, tecavüzleri anlatıyor; konuşmaları “bizim anladığımız dil”e çeviren de ÖSO’ları YPG yapıyor!

Bunu yapabilen biri(leri) bir daha nasıl gazetecilik yapar, nasıl insan içine çıkar, bilmiyorum, ama bunu yaptıkları için gazeteciliğe duyulan güvenin dibe vurduğunu biliyorum.

Havuz suyunda yıkananların zerre inandırıcılığı kalmadığından, havuz dışında kim varsa alma gayretinde iktidar. Bu yüzden işte, Doğan Medya’yı da alıyor. Doğan Medya’nın amiral gemisi tam da havuza düşerken Lenin’e sarılıyor: “Bütün dünyada, nerede kapitalist varsa orada basın özgürlüğü; Gazete satın alma özgürlüğü, yazar satın alma özgürlüğü, rüşvet, halkın görüşünü satın alma ve burjuvazinin yararına saptırma özgürlüğü anlamına gelir.

Meğer böyle demiş Lenin, Hürriyet yazdı!

Ama satın alınamayacak gazeteciler, gazeteler de var. Milyon dolarların yetmeyeceği…

Onlar için de cezaevleri, polis baskınları, tutuklamalar var; TMSF’ye devretmeler, kayyum atamalar var. İşte son örneği Özgürlükçü Demokrasi! Sabahın köründe merkezi, matbaası basılan, çalışanları tutuklanan, tepesine kayyum atanan gazete… Satın alamayacaklarından biri.

Satın alınamayacakları da susturabilirlerse, haber diye duyacağınız tek şey havuz suyunun huzur verici şıpırtıları olacak.

Şimdi haberler; yerseniz buyurun!