Eylül ayını ortaladık, İsveç için kırmızı yapraklı ağaçlar zamanı başladı. Buraların zaten soğuk olan güneşi,

Eylül ayını ortaladık, İsveç için kırmızı yapraklı ağaçlar zamanı başladı. Buraların zaten soğuk olan güneşi, iyiden iyiye ısıtmıyor artık. Haftaya bitmek bilmeyen sonbahar yağmurları da başlar belki. Mevsim yüzünü yazdan kışa çabuk döndü. Havaların soğumasına rağmen İsveç, siyasette yılın en sıcak dönemini yaşıyor. Türkiye, bugün Anayasa referandumu için sandık başına giderken İsveç için, bir hafta sonraki yerel ve genel seçimlerin geri sayımı başladı.
Referandum oylaması Türkiye için ne kadar kritik bir dönemeç olarak görülüyorsa İsveç için 19 Eylül seçimi de öylesine önemli addediliyor. Dört yıldır iktidarda olan sağ bloğun oylarıyla sol bloğun oyları yapılan seçim araştırmalarında birbirine inanılmaz yakın duruyor. İsveç’te bu seçimi sağcılar kazanacak olursa bir ilk gerçekleşecek. 1920’lerden bu yana ilk defa bir sağ blok iki defa üst üste seçim kazanmış olacak. İsveç’te yaşanan seçim sürecini inceleyen Devlet Bilimci Jenny Madestam, 2010 seçimlerini “Bütün partilerin İşçi Partisi olmak istediği bir ortamdayız” diye değerlendiriyor. Madestam, sağı, sola doğru kaymakla ve tüm partileri aynı ortak hatlarda buluşup seçimleri renksizleştirmekle suçluyor.
Sağ bloğu oluşturan Muhafazakâr Parti, Merkez Parti, Halk Partisi ve Hıristiyan Demokratların seçim süreci boyunca kullandıkları sloganlar, Devlet Bilimci Madestam’ı haklı çıkarıyor. Özellikle İsveçli Hıristiyan Demokratların seçmeni tavlamak için seçtikleri söylemler, sağ bloğun içinde, tam solda yer alan bir partinin kendini gizlemeyi başardığı hissini veriyor. Seçim sonrası Hıristiyan Demokratlar, vaat ettikleri daha insancıl bir İsveç’i gerçekleştirmek isterlerse sağ bloktaki ortaklarını oldukça zorlayacaklar. “Bireylerin kendilerini kurtarması yetmez, toplumdaki herkesten, her birimiz sorumluyuz” diyen Hıristiyan Demokratlar, “İsveç’te görünür olmak için insanlara boynuzlar atarak ezen boğalar olmayalım. Öyle bir toplum yaratalım ki herkes için eşitlik söz konusu olsun” çağrısı yapıyorlar. Parti Başkanı Göran Hägglund, hazırlanan seçim afişlerinde bazen bir boğayla bazen bir sırtlanla kafa kafaya vermiş profilden fotoğraflarıyla afişlerde karşımıza çıkıyor.
İsveçli sol partiler, seçim kampanyalarının aksine, sağ bloğun, dört yıllık iktidar sürecine bakılacak olursa İsveç’i vahşi kapitalizme daha çok teslim ettiğini iddia ediyor. İndirilen vergi oranlarıyla zenginlerin ekmeğine yağ sürüldüğünü söyleyen İsveçli Sosyal Demokratlar, eğitimde paralı okulların açılmasıyla İsveç’in dünyada örnek olan eşitlikçi eğitim düzenine geri dönülemez şekilde sekte vurulduğunu savunuyorlar. Yeşiller Partisi, Sol Parti ve Sosyal Demokratlardan oluşan sol blok, tekrar hükümet olacak bir sağ blok iktidarında, sosyal devlet yapısından çok daha fazla kayılacağını vurguluyorlar.
Solun, halkı, sağ partilerle korkutup bir şey ortaya koymadan tehditle oy istemesi seçmen üzerinde neredeyse ters etki yarattı. Nisan ayında yüzde 34,1 olan Sosyal Demokratların oyları eylülde yüzde 29’lara geriledi. İstediği çıkışı yakalamayan Sosyal Demokratlar, ‘gri kurtlar’ı meydana indirdi. Aralarında eski başbakanların, bakanların ve bir zamanlar Sosyal Demokrat Parti’de efsane olmuş isimlerin yer aldığı ‘gri kurtlar’ diye anılan 23 politikacı, partinin bugünkü kadın başkanı Mona Sahlin’e tam destek verdiklerini, gazetelerde yayınlanan imzalarıyla açıkladı. Gri kurtlar, “Başkanımıza karşı yürütülen ‘Eski partililer onu desteklemiyor’ karalama kampanyasını üzerine Mona’ya olan desteğimizi açıklıyoruz. Muhafazakâr Parti, İsveç’teki refahı giderek çürütüyor. Biz eskiden de bu tip saldırılara uğradık. Ama her seferinde birlik ve beraberlikle savaştık” dediler. Bu son çıkış İsveç soluna ne getirecek önümüzdeki hafta göreceğiz. İsveç basını, Türkiye’deki anayasa referandumunu “Türkiye kaderini oyluyor” yorumlarıyla İsveçlilere duyuruldu. 12 Eylül bizim kaderimizse 19 Eylül’de de İsveç kaderine karar verecek.