Şimdi ‘yoldaş bitkiler’ zamanı
Sanatçı Uçanok, Salt’ın Kış Bahçesi’nde ‘Bitkilerle Aramızda’ adlı bir ses enstalasyonu gerçekleştirdi. Uçanok, “Dinleyici aktif dinleme pratiğiyle bitkilerle olan ilişkisini derinleştirebilir” diyor.

Tuğçe ÇELİK
Elektroakustik müzisyen ve piyanist Fulya Uçanok’un Salt Beyoğlu’nun Kış Bahçesi’ndeki ‘Bitkilerle Aramızda’ başlıklı ses enstalasyonu yoğun ilgi gördü. Besteci ve doğaçlamacı olan sanatçı, kış bahçesinin cam kaplı terasındaki bitkilerle yaptığı çalışmayı, “Bu enstalasyon, bitkilerle olan ilişkilerimizi yeniden düşünmeye davet eden spekülatif ve işitsel bir yolculuk sunmayı amaçlıyor.
Enstalasyonda insan ile bitki arasındaki ilişkisel arayüzü sorgulamak için bir durak sunmak ve ziyaretçileri yavaşlamaya, spekülatif anlatılar, sorular ve izlenimler aracılığıyla bir dinleme ve düşünme alanına adım atmaya davet etmeyi amaçladım” diye anlattı. “Bitkilerle ilişkimizde onları yalnızca pasif biyolojik nesneler olarak değil, etkileşim içinde olunan, havayı, mekânı ve belirli eylemleri paylaştığımız birer ‘yoldaş’ olarak görmeye başladığımızda ilişkimize ve kendimize neler olur? ‘Onlar hakkında’ konuşmak ya da üretmek yerine, ‘onlar ile’ ve ‘onlar için’ üretmeye başladığımızda ilişkimiz nasıl dönüşür?” sorularını sorarak yerleştirmeyi meydana getirdiğini belirten Uçanok, “Enstalasyonu bu kavramsal çerçevede konumlandırdım” dedi. Uçanok ile ‘Bitkilerle Aramızda’ üzerine konuştuk.
Bu ses enstalasyonuyla ne tür bir deneyim üretmeyi planladınız?
‘Bitkilerle Aramızda’ ile ziyaretçilerin kendi deneyimlerini oluşturabilecekleri bir alan sunmayı hedefledim. Dinleme eylemini sabit ve aktarılabilir bir pratik olarak değil, her bireyin zihinsel ve fiziksel olarak sürekli yeniden öğrendiği, yeniden icra ettiği bir süreç olarak görüyorum. Kış Bahçesi’ndeki bitkiler iç mekân bitkileri ve bu bitkilerle kurduğumuz ilişkinin özgüllüğü, enstalasyonun temel düşünsel ve kavramsal çerçevesini belirledi. Onlardan besin, ilaç, giyim ya da barınak gibi temel ihtiyaçlar sağlamıyoruz, onlarla ilişkimiz, bakım ve özen pratikleriyle bağlı. İç mekân bitkileriyle kurduğumuz ilişki, insanın doğayla kurduğu mesafeli ve kontrol odaklı bağın mikro ölçekte bir yansıması. Popüler kültürde de iç mekân bitkilerinin yaşam alanlarımızın estetik nesneleri ya da biyolojik mobilyaları olarak konumlandırma eğilimi var. Bu ilişkiyi feminist teori ve ekolojik perspektiflerden düşünmek anlamlı. Feminist ekoloji, özen pratiğini yalnızca insan merkezli bir eylem olarak değil, karşılıklı işleyen süreç olarak ele alır. Bakım ve özen, yalnızca bitkilere sunduğumuz bir şey değil, aynı zamanda onlardan öğrendiğimiz, birlikte yeniden tanımladığımız bir alan. İç mekân bitkilerini yalnızca bakıma muhtaç varlıklar olarak değil, bize duyarlılığı ve etik sorumluluğu öğreten; öğretirken de zamanımızı, bilgimizi ve mekânımızı yeniden şekillendiren yoldaşlar olarak düşündüğümüzde onlarla kurduğumuz ilişkiye, bize neler olur sorusundan yola çıkıyorum.
Biz bu ses yerleştirmesinde ne dinliyoruz?
Bu yerleştirme Salt’daki enstalasyon serisinin son ayağı; seride benden önce 4 sanatçı yer aldı. Serinin çıkış noktası, müzisyen Mort Garson’ın ‘Mother Earth’s Plantasia’ albümü. 1976’da bitkiler için bestelenen bu albümde Garson, elektronik müzik enstrümanı olan analog synthesizer’lar ile çalışmıştı. Ben de ses dünyamı oluştururken, iki ana unsur üzerinden çalıştım. Garson’a bir selam göndermek için analog synthesizer kullandım ve bunları piyano pratiğimde kullandığım deneysel tekniklerle bitki zaman anlayışını, biraz insan bedeninde aradığım, yavaşlamaya dair çalımlarımla harmanladım. Farklı yerlere yerleştirilmiş on hoparlörden gelen sesler var. Bunların sekizinden bestelediğim müzik, diğer ikisinden de fısıltıyla gelen, konuşan sesler duyuluyor, bunlar bitkilerle düşünme sürecimdeki konumlu gözlemleri, hikâyeleri ve soruları içeriyor. Bu seslerin net duyulabilmesi için hoparlörlere yaklaşmak ve yanlarına oturup dinlemek gerekiyor; böylelikle enstalasyon ziyaretçileri aktif dinleme pratiğine davet ediyor.
İnsanlarla bitkiler arasında duyusal ve düşünsel bağı nasıl tanımlarsınız?
İnsanlarla bitkiler arasındaki bağ hem bilimsel hem de sanatsal açılardan çok katmanlı bir araştırma ve keşif alanı sunuyor. Bitkiler, havadaki nem oranlarını, karbondioksit oranlarını, titreşimleri ve gün ışığını hep duyumsuyorlar. Araştırmalar, bitkilerin ses dalgalarına, titreşimlere ve müziğe tepki verdiğini gösteriyor. Ancak asıl ilgimi çeken, bu biyolojik tepkileri ölçmekten ziyade, insan ile bitki arasındaki ilişkiyi sosyal bağlamda ele almak ve birlikte var olma biçimlerimizi yeniden düşünmek.
Sadece siyasal iklimde değil, düşünsel dünyamızda da giderek uzaklaştığımız diyalog ve bağ kurma imkânları üzerine düşünmenin, yeni olasılıklar hayal etmenin, içinde yaşadığımız bu dönemde sağaltıcı bir pratik olduğuna inanıyorum. Bitkilerle kurduğumuz ilişkileri sosyal bağlamda yeniden sorguluyor, bunu yaparken de feminist akademisyen ve biyolog Donna Haraway’in ütopyacı vizyonunun, spekülatif masallaştırma yönteminin izinden gidiyorum.
∗∗∗
KIŞ BAHÇESİ’NİN SABİT BİTKİLERİ
Ses enstalasyonunuzda bitkileri siz mi seçtiniz?
Onlar, Kış Bahçesi’nin sabit bitkileri. Enstalasyonu onlarla düşünerek tasarladım. Bu bitkiler ses enstalasyonunun yalnızca kavramsal çerçevesini değil, aynı zamanda fiziksel varlıklarıyla mekânsal ve işitsel boyutlarını da etkiledi. Bitkiler, ilham kaynağı veya metafor olmanın ötesine geçerek, sürecin aktif özneleri olarak varlık gösterdiler. Enstalasyonu on kanallı ses sisteminde, bir hafta mekânda şekillendirirken, kış bahçesinin kendine özgü yapısının sesin yayılımını nasıl belirlediğini ve bitkilerin fiziksel varlıklarının bu akustik yapıyı nasıl dönüştürdüğünü deneyimledim. Bitkiler, yalnızca görsel ya da kavramsal bir referans değil, aynı zamanda işitsel ve akustik bir etkileşim alanı sundular. Dolayısıyla enstalasyon, bu mekân ve bu bitkiler ‘için’ ve onlar ‘ile’ hazırladığım bir ses dünyası oldu.
PROTOTİPTEN KALICILIĞA
Mimar ve sanatçı Fritz Haeg’in 2011’de Salt Beyoğlu’nun dördüncü katında tasarladığı prototip bahçe, 2018’de mimar Aslıhan Demirtaş tarafından kalıcı bir Kış Bahçesi’ne dönüştürüldü. Bahçenin bakımı, bahçıvan Ecem Ömeroğlu tarafından yapılıyor.