Google Play Store
App Store

CHP’li Deniz Yavuzyılmaz, “Kit’lerin yönetim kurullarını Bakan Mehmet Şimşek belirliyor. Böl-parçala-yönet ile örtülü özelleştime yapacaklar” dedi.

Şimşek 19 KİT’i örtülü özelleştirme ile satacak
Fotoğraf: AA
Emre Yıldırım
Emre Yıldırım
emreyildirim@birgun.net

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 19 kamu iktisadi teşebbüsünün (KİT) hazırlanan bir kanun taslağı yoluyla özelleştirileceği ve yabancı sermayeye satılacağı veya kapatılacağı yönündeki tartışmalar sürerken bakanlık tarafından yapılan açıklamayla özelleştirmelerin yapılmayacağı açıklandı.

Bakanlığın yalanlamasının ardından ise CHP Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz BirGün’e konuştu.

GİZLİ TEKLİF TASLAĞINI ORTAYA ÇIKARDIK

Bakanlığın özelleştirme yapmayacağız açıklamasının geçerli olmadığını belirten Yavuzyılmaz, “Öncelikle Hazine ve Maliye Bakanlığı, böyle bir kanun teklifi taslağı hazırladıklarını kabul ediyor. Yani kamuoyundan gizledikleri bir konuyu ortaya çıkarmamızla birlikte onlar da bu durumu kabul eden bir noktaya geldiler, yani şeffaf bir şekilde bu kanun teklifi taslağını kamuoyuyla paylaşmadılar. Biz gizli yürüttükleri süreci ortaya çıkarmış olduk” dedi.

ŞİMŞEK KAYYUM GİBİ KİT’LERE ÇÖKÜYOR

Yavuzyılmaz, KHK taslağındaki 19 KİT’in yönetim kurullarında yapısal değişiklikler yapmak isteniyor. Şu anda mevcut KİT’lerin yönetim kurulunda 6 olması gereken sayı kiminde 5 kiminde 4 kiminde 6, yani görevden alınanların yerine yeni atama yapılmayınca eksik sayıyla devam ettikleri oluyor. Bu sayı 6’dan 7’ye çıkacak. Normal koşullarda bu 6 yönetim kurulu üyesinin arasında 1 tane Hazine ve Maliye Bakanlığı Temsilcisi oluyor, hazine, maliye, bütçe, ödeneklerle ilgili bilgi sağlamak ve çeşitli hükümet uygulamalarıyla ilgili alınan kararların maliye boyutunu takip etmek için. Şimdi bu değiştiriliyor ve işin kritik kısmı da aslında burası. 7 yönetim kurulu üyesinin 4’ünü Bakan Şimşek belirliyor. Yönetim Kurulu Başkanını da Mehmet Şimşek belirliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Temsilcisini de Mehmet Şimşek belirliyor. İki bağımsız üyeyi de Mehmet Şimşek belirliyor. Yani Mehmet Şimşek 7’de 4 yönetim kurulu üyesi çoğunluğuyla birlikte bir kayyum heyet gibi bu kuruluşların yönetimine çöküyor” ifadelerine yer verdi.

Yavuzyılmaz şöyle konuştu: “İlgili sektör bakanlığı ise yönetim kabiliyetini büyük ölçüde kaybediyor. Yani şirketlerin yönetim kurulu ağırlığı ve kararlarının nasıl alınacağını, bu şirket ve kuruluşlarının kaderini tayin etme konusunda diğer bakanlarının tümü üzerinde hareket eden adeta bir Başbakan Şimşek karar veriyor. Yani zarar eden bir kurulaşsa bu zarar eden kuruluşu parçalara bölerek bir kısmını kapatma kararını yine Mehmet Şimşek alabilecek güce ulaşıyor.

ÖRTÜLÜ ÖZELLEŞTİRME YAPACAKLAR

Aynı zamanda bu kanun teklifi taslağında kurumları genel müdürleri yönetim kurulu başkanı olamaz deniyor. Şu anda mevcutta başkandı, bu değiştiriliyor. Genel müdürler yönetim kurulu başkan vekili de olamıyor. Hatta yönetim kurulu üyesi olarak atanamayabilirler de, bu kararı yine Mehmet Şimşek verecek. Genel müdür yardımcıları da yönetim kurulunda yer alamayacaklar. Yani kuruluşların icracı kısmı olan genel müdürler, yönetim kurulunda yer alamaz duruma geliyor. İlgili sektör bakanları da mesela enerji şirketleri açısından Enerji Bakanı, TİGEM açısından Tarım ve Orman Bakanı veya Devlet Hava Meydanları için Ulaştırma Bakanı… Bu kuruşlar ve şirketler yönetim kabiliyetlerini büyük ölçüde kaybediyor. Karar mekanizmasının dışında itiliyorlar. Bildiğiniz gibi özelleştirme sürecinde kuruluşlara Özelleştirme İdaresi Başkanlığındaki bürokratlar atanır onlar yönetim kurullarında yer alır ve özelleştirme sürecini götürür. Burada da aslında adına özelleştirme demeden örtülü bir özelleştirme süreci bizzat Mehmet Şimşek tarafından şirketlerdeki çoğunlukla birlikte kendisinin uygulayacağı bir süreç haline gelmiş oluyor. Yani özelleştirme işlemlerini olağan uygulamalarmış gibi hiç özelleştirme adını kullanmadan şirket yönetimleriyle hayata geçirebilecekleri bir formülü uygulamış oluyorlar. Yani burada anlaşılan şey, bu 19 devlete ait şirketin yapısı ve kar zarar durumuna göre bu şirketlerin bir kısmını kısmen veya tamamen örtülü olarak özelleştirilmesi. Ancak kendileri bu konuda yaptıkları açıklamalarda yine süslü kelimelerle işte biz yönetim reformu yapıyoruz yani 20 yılın üstündedir tek başına iktidardalar yani bu yönetim kurulu yapısıyla ilgili hiçbir zaman bir dertleri sorunları soru işaretleri olmadı, hem de bu yönetim kurumlarına kimler kimler atandı... Yani güreşçisinden tutun AKP’li siyasetçilere, aynı anda farklı görevler alan AKP’lilere kadar kimler kimler atanmadı.

Hiçbir zaman bir dertleri ve soru işaretleri olmadı, ne zaman ki ekonomik kriz iyice derinleşti, içinden çıkılmaz bir hal aldı, sıcak para ihtiyacı söz konusu… E ne yapacağız dediler, bir şeyleri satmamız lazım. Peki nasıl satacağız, kim eliyle satacağız, Mehmet Şimşek eliyle satılacak. O nedenle yurtdışına gitti, yabancı sermayedarlarla masaya oturdu, onlara dedi ki gelin Türkiye’ye paranızı getirin biz size çok karlı imkânlar sağlayacağız. 19 tane KİT’i kısmen ya da tamamen bölerek parçalayarak karlı kısımlarını ayırarak bu yabancı sermayedarlara veya AKP’li yandaşlarına peşkeş çekebilecekleri ve günü de kurtarmak için belli bir miktar parayı kasaya hazineye sokabilecekleri bir formülü hayat geçiriyorlar.

‘Uluslararası standartlara uyuyoruz’ cümlesi artık üzerinde büyük soru işaretleri olan bir cümle. AKP’nin ellerinde bu cümle tehlikeli bir hale dönüşüyor. Uluslararası standartlara uygun şirketler olması, uygulamalar yapılması tercih nedeni olacakken durum farklı oluyor. Direkt olarak AKP ‘biz uluslararası standartlara uyacağız’ diyerek Sayıştay’ın da yapısında bazı değişiklikler yaptı. Sonuç, ansiklopedi gibi rapor çıkaran Sayıştay şu anda dergi kalınlığında raporlar hazırlıyor hale geldi.

Bu 19 KİT’in örtülü bir şekilde bir özelleştirme sürecine sokuluyor olması. Bunu nasıl yapacaklar? Yani hem özelleştirmiyoruz satmıyoruz deyip hem de örtülü bir özelleştirme sürecini nasıl yapacaklar, bu sorunun yanıtı önemli. Örnek olarak Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı. Bir yabancı şirketle ortak bir şirket kurma kararı alacaklar, bunu kim alacak, yönetim kuruluna atanan yeni 7 kişiden 4’ü, Şimşek’in belirlediği 4 kişi çoğunluğun kararıyla yeni bir şirket kurma kararı alabilecek.  Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı da yabancı sermayeli şirket ortak bir şirket kuracaklar. Ancak bu şirketteki Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının ortaklık payı, oranı yüzde 50’nin altında belirlenebilecek yönetim kurulu tarafından. Böylelikle Sayıştay denetiminden de çıkmış olacak. Yani Sayıştay denetimden çıkmış olduğu zaman, ben TBMM KİT Komisyonu üyesiyim, KİT Komisyonunun denetiminden de çıkmış olacak. KİT Komisyonunun denetiminden çıkması demek TBMM’nin de büyük ölçüde denetiminden çıkmış olduğu anlamına geliyor. Sadece bağımsız denetim kuruluşları aracılılığıyla ki onlar da çok az sayıda işlemi inceleyen bir yapı ve aynı zamanda da şirketin kendisinin para vererek denetim kuruluna gel beni denetle dediği bir yapı. Bir bakacağız bir süre sonra Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı diye bir şirket duruyor mu, evet duruyor, ve evet bir KİT olarak faaliyetini sürdürüyor ama büyük ölçüde büyük kısmı bu şekilde parçalanarak bölünerek aslında örtülü bir özelleşme sürecine sokulup denetimden de kaçırıldığı bir durum ortaya çıkacak.

KOŞA KOŞA YABANCI ÜLKELERE GİTTİ

Türkiye Taş Kömürü Kurumu ve ÇAYKUR gibi şu anda zarar eden kuruluşlarda da böl parçala sat ama kurum görünürde de varlığını devam ettirsin şeklinde formatla ilerleyecekler. Mehmet Şimşek bildiğiniz gibi bir özelleştirme prensi. Yani bunu ilk kez yapmayacak. O nedenle zaten kendisi Hazine ve Maliye Bakanı olduktan sonra koşa koşa yabancı ülkelere gitti, onlarla oturdu, bir katalog şeklinde bu devlete ait satılmasını düşündüğü ya bütün ya da parça olarak, o şirketlerin mali yapılarını ortaya koydu, deşifre etti ve onları yabancı sermayedarlara kelepir bir şekilde onların alabileceği şekle uygun olabilecek hale getirmesi gerektiğini de gördü. Bu konuyla ilgili mücadelemizi sürdüreceğiz, TBMM KİT Komisyonu ve bu kurumlarda çalışan tüm vatandaşlarımızla birlikte. Çünkü bu kuruluşlar, bu şirketler tüm vatandaşlara ait olan varlıklar, vatandaşı daha değerli hale getiren varlıklar. Bu varlıklara sahip çıkmak görevimiz”