Sinan Ateş davasında ilk celse bitti: Sanıklar cinayeti ‘kişisel husumet’ ile açıkladı
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması görülüyor. Ateş'in eşi Ayşe Ateş, duruşmaya çelik yelek ve 5 koruma polisiyle geldi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da davada hazır bulundu. Mahkeme başkanı, MHP avukatlarının katılım talebini reddetti. Tetikçi Eray Özyağcı, polise ve savcılığa verdiği ifadeyi değiştirerek, cinayeti Doğukan Çep’in azmettirdiğini söyledi. Çep ise “Ben bu davanın baş aktörüyüm, azmettiricisiyim” dedi ve Sinan Ateş’le yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle, Ateş’i ayaklarından vurdurmak istediğini iddia etti. Çep, Hasan Ferit Gedik’in öldürülmesine ilişkin davada, ‘dosyasını halletmesi’ için Sinan Ateş’e para verdiğini ancak Ateş’in telefonlarına çıkmaması üzerine kendisine saldırı düzenlemeye karar verdiğini öne sürdü. İlk celsenin bittiği davaya yarın saat 09:00'da devam edilecek.
Ankara’da suikast sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin açılan davanın ilk duruşması Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde başladı. Sinan Ateş davasında ilk celse bitti. Davaya yarın saat 09:00'da devam edilecek.
19 ay sonra ilk kez hâkim karşısına çıkan 22 sanıktan 8'inin savunması ilk duruşmada alındı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu, duruşma salonunda Ayşe Ateş'in yanında oturdu.
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Sinan Oğan salonda yer aldı.
Duruşma saat 09:30 civarında başladı.
DOĞUKAN ÇEP, SALONDAN ÇIKARILDI: "BAY KEMAL NEREDE"
22 sanık jandarma eşliğinde salona getirilerek duruşmada hazır bulunurken azmettirme suçlamasıyla yargılanan Doğukan Çep, "Bay Kemal nerede" diye bağırınca duruşma salondan çıkarıldı.
Duruşmanın başında mahkeme başkanı, taraflara, "Herhangi bir sataşma, laf atma olmasın. Gerek sanıklar gerek müşteki tarafından. Bunlara gerek yok. Bırakın işimizi yapalım. Tahrik etmeye çalışanlar olabilir. Meseli şahsileştirmeyin. Aşağıda bir sanığımız varmış. Salona gelmeden önce bazı sözleri olmuş, olabilir. Sabırlı olacaksınız, sakin olacaksınız, tahriklere kapılmayın" uyarısında bulundu.
Mahkeme başkanının uyarılarının ardından Çep, duruşma salonuna getirildi.
MHP'NİN KATILIM TALEBİNE RET
Bu sırada, müşteki sıralarında söz alan MHP avukatları, davaya katılma talebinde bulundu.
Mahkeme Başkanı, suçtan zarar gören sıfatı bulunmaması nedeniyle MHP’nin katılma talebini reddetti.
Mahkeme salonundaki izleyiciler kararı alkışladı. Mahkeme Başkanı izleyicileri uyardı.
Daha sonra, mahkeme başkanınca iddianame özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.
ERAY ÖZYAĞCI, DOĞUKAN ÇEP'İN AZMETTİRDİĞİNİ ÖNE SÜRDÜ
Davayı takip eden BirGün yazarı Timur Soykan, tetikçi Eray Özyağcı'nın duruşmada savcılıktaki ifadesini değiştirdiğini aktardı.
Savcılıktaki ifadesinde cinayeti kendisinin planladığını söyleyen Özyağcı, mahkemedeki savunmasında kendisini Doğukan Çep’in azmettirdiğini şöyle ifade etti:
"Benim Ankara’ya gitmem lazım’ dedim Doğukan Çep’e. Bana araba ayarladı. Doğukan Çep’in azmettirici olduğunu saklamak için başlangıçta farklı ifade verdim sanki ben planlamışım sadece gibi, onu korumak satmamak için. Ben Suat abiden haber almadım. Doğukan’dan haber aldım bana Sinan Ateş’in yanında iki kişi olduğunu söyledi ve bana ‘Ayaklarından vur sadece Sinan Ateş’in, diğerleriyle uğraşma’ dedi. Ben sadece ayaklarına ateş ettim. Ben kaçarken Sinan Ateş’in yanındakiler bana ateş etti. Ben de onlara. Ben kaçarken ‘Reisi vurduk, reisi vurduk’ diye sesler geldiğini işittim. Sonrasında motora bindik ve Gölbaşı’na doğru gittik. Ardından beni Doğukan aradı ve ‘Sinan Ateş ölmüş, ben sana demedim mi ayaklarından vur’ dedi. Ben de ‘Vallahi ben sadece ayaklarına ateş ettim’ dedim."
"BEN DOĞUKAN ÇEP'İN HAS KARDEŞİYİM"
Tetikçi Özyağcı, devamında şu savunmayı yaptı:
"Beni Yunan askerleri yakaladı. Bana ‘Türk müsün diye sordular ve dövdüler sonra attılar. Ardından da Türk askerlerini gördüm kaçmadım. Emniyete geldiğim ilk andan itibaren de baskı başladı bana. İşkence yapmadılar ama baskı yaptılar. Savcı Dursun Ali Kaya ‘bu davanın siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bey’den emir aldıysan söyle. Durdu Özer ise ‘MHP’li iki ismi ver yeter. Biz seni koruruz’ dedi. Ben de ‘Ne yaptığınızı anlamıyorum, buna alet olmam. Ben suç işlemiş bir insan olabilirim ama karaktersiz değilim. Tanımadığım insanlara iftira atmam. Bana araç fotoğrafları gösterdiler, insan fotoğrafları gösterdiler, Hiçbirini tanımıyordum. Bana ‘ölümden korkmuyor musun? Seçimden sonra her şey değişecek. Sana en yüksek cezayı yazacağım’ dedi. Ben Doğukan Çep’in has kardeşiyim. Benim abim Doğukan Çep’in Sinan Ateş ile yaşadığı sorunlar nedeniyle ayaklarına sıkmak istedim. O ne dediyse onu yaptım. Tahliye talebim yok."
Özyağcı, savunmasında savcıların MHP'yi, MHP'li isimleri suçlaması için baskı yaptığını savunarak, iddianamede kaçırıldığı anlatılan Ülkü Ocakları'na tahsisli aracı hiç görmediğini iddia etti.
Sanık Eray Özyağci'nin savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.
Özyağcı, İstanbul'dan ayrılmadan önce sanık Çep'in wi-fi cihazı verip vermediği sorusu üzerine, "Hatırlamıyorum" dedi.
Olay gününden önce Ateş'in ofisinin olduğu bölgeye gittiği hatırlatılarak, adresi kimden aldığı sorulan Özyağcı, "Abim bana ne diyorsa onu yaptım" ifadesini kullandı. Sanık Özyağcı, olayda kullanılan silahı nereden temin ettiğine ilişkin soruya, "Benim yıllardır tabancam var zaten, parasını verip temin etmiştim" cevabını verdi.
ÇEP'TEN "DAVANIN BAŞ AKTÖRÜYÜM" İDDİASI
İfade bitince azmettirme suçlamasıyla yargılanan Doğukan Çep söz aldı. "Ben bu davanın baş aktörüyüm, azmettiricisiyim. İfade vermek istiyorum" dedi. Mahkeme Başkanı "Sıranı bekleyeceksin" karşılığını verdi.
Tetikçi Özyağcı'nın kaçırıldığı motoru kullanan sanık Vedat Balkaya, kendisine Sinan Ateş'le olan husumeti nedeniyle Ankara'ya gitmeleri gerektiği söylediğini ileri sürdüğü ifadesini reddetti ve bunun polislerce yazıldığını iddia etti.
Balkaya, "Emniyet’te bizi çırılçıplak soyup damacana suyla işkencede bulundular. Benim ağzımdan çıkmayan onlarca söz var ifademde. Bana polisler işkence etti Kocaeli’de. Aynı işkence Ankara’da da devam etti. Beni kandırdılar. Yaptıkları iyiliğin altında kalmamak için arkadaşça düşünceyle yardım ettim alacak verecek meselesi için. Ben burada birinin vurulacağını bilmiyordum. Beni buraya kandırarak getirdiler, türlü türlü işlere alet ettiler. Ben suç işlemedim. Benim uyuşturucu kullandığım yazılmış bu tamamen polisin yazdığı bir şey" savunmasını yaptı.
Sanık Balkaya, suçsuz olduğunu iddia ederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya 11.20'ye kadar ara verildi.
SANIK SUAT KURT, İFADESİNİ YİNELEDİ
Cinayette keşifçi olarak yargılanan Suat Kurt diğer sanıkların aksine Emniyet ve savcılıktaki ifadelerini yineledi.
Kurt, "Cinayet suçlamasını kabul etmiyorum. Olaydan duyduğum üzüntüyle olayın neresinde ne kadar yer aldığımı söyledim. Doğukan Çep benim sevdiğim bir kardeşim. ‘Ankara’ya gider misin alacak verecek meselesi olan bir arkadaşımız var’ diyerek yardım istedi. O nedenle Ankara’ya geldim. Eray Özyağcıyı tanımam. Dövülecek en fazla ayaklarından yaralanacak dendi bana. Sinan Ateş’in adresi bilgilerini atan benim. Ben sadece bilgilerini yolladım. Olay günü evden çıkarak Çukurambar’a gittim ve Sinan Ateş’i gördüğümü Doğukan’a bildirdim. Sonra Doğukan bana taksiye binip gitmemi söyledi. Taksiye binerken silah sesleri duydum" dedi.
"SİNAN ATEŞ'TEN YARDIM İSTEDİM"
Azmettirme suçlamasıyla yargılanan Doğukan Çep, Hasan Ferit Gedik’in öldürülmesine ilişkin davada, ‘dosyasını halletmesi’ için Sinan Ateş’e para verdiğini ancak Ateş’in telefonlarına çıkmaması üzerine kendisine saldırı düzenlemeye karar verdiğini öne sürdü. Çep'in, Ateş'in kendisinden bu yardım karşılığında 1 milyon lira istediğini iddia etti.
İstanbul’da 2019 yılında Aziz Mahmud Hüdai Camisi’nde namaz kılarken Sinan Ateş'in geldiğini ve namaz kıldığını kaydeden Çep, "Sonrasında ben ona gittim ve ‘soruşturmam var yardımcı olabilir misiniz’ diye sordum o da ‘tamam kardeşim’ dedi. ‘Kardeşim helal olsun, bizim hayal ettiklerimizi gerçekleştirmişsin’ dedi. ‘1 milyon TL para istiyorlar dosyanı halledecekler’ dedi. Ardından ben ‘bunu karşılayamam’ dedim. ‘200 bin TL ayarlamaya çalış o zaman halledecekler’ dedi. Ben bunu toparladım sonrasında Sinan Ateş beni Taksim’de bir otele çağırdı orada parayı ona teslim ettim ve beklemeye başladım dosyama dair gelişme var mı diye. 2021’de bir ‘200 bin TL daha vermemiz lazım, bu sefer başkasına’ dedi. Ben ayarladım bunu da. Üsküdar sahile çağırdı beni sonrasında orada parayı verdim, bana ‘sabret uzun süreli bir iş bu’ dedi. Kasım ayında benden paranın tamamını istedi ve ‘sona yaklaştık’ dedi." ifadelerini kullandı ve şunları söyledi:
"PARAYA ÇÖKTÜ"
"Ben sağdan soldan borç harç toparladım 250 bin TL. Sonra beni Ankara’ya çağırdı. Çukurambar’da bir pastanede buluştuk. Orada parayı verdim. ‘Bir daha ararsam artık tamamlaman lazım’ dedi. Sonrasında haber bekledim gelmedi. Aradım ‘Abi olmuyorsa zorlamayalım parayı bari geri alalım’ dedim. ‘Kardeşim böyle şey mi olur nasıl parayı alayım, verdim’ dedi. Bunun üzerine paraya çöktü. Ben de ‘Ayağına sıkacağım, Ankara’ya gitmem lazım’ dedim. Yanımda da Eray vardı o ‘ben giderim’ dedi. Ben öldürmek isteseydim bunu söylerdim, kimseden çekinmem, ben yaralamak istedim. Üzüldüm gerçekten."
"KİM ÖLDÜRDÜ GERÇEKTEN BİLMİYORUM"
Mahkeme Başkanı’nın “Neden bunları savcılıkta ve emniyette hiç anlatmadın” diye sorması üzerine, “Emniyette bana Şevket ve Kerem komiserler işkence etti. 4 bin lira ile suikast mı yapılır efendim? Suikast girişiminde bulunmak istemedim. Kim vurdu Sinan Ateş’i bilmiyorum gerçekten” diye yanıtladı.
MEDYAYI HEDEF ALDI
Çep şu iddialarda bulundu: "Biz insanları kandırdık cenaze, gezme vs. diye. Çünkü kafamıza koyduk bunu yapmaya. Suikast yapmadık ama. Suikast yapmak isteyen insan yüzünü kapatır, karşılarına geçer öldürür. Nasıl öldü bilmiyorum. Şok oldum. Dünya başıma yıkıldı. Zaten 4 gün sonra yakalandım. Ben ölmesini istemezdim. Biz suikast yapmaya gitmedik. Halk TV, Sözcü gazetesi… Ben bunların hiç şehit haberi yaptığını, şehit aileleriyle röportaj yaptıklarını görmedim. Ben cezama razıyım, ayaklarından vurmak istedim."
"BENCE SELMAN BOZKURT’UN MERMİSİ İLE KARNINDAN VURULDU SİNAN ATEŞ"
Mustafa Kemal isimli bir kişinin tetikçi Eray Özyağcı’yı götürmesi için görüştüğünü iddia eden Çep, "O götürdü Eray’ı. Onu da yakmayalım evli barklı" dedi. "Selman Bozkurt’un açısı vurma açısı” iddiasında bulunan Doğukan Çep, "Ben ayaklarından vurdurmak istedim, öldürmek istemedim. Ölmesine gerçekten üzüldüm. Burada büyük şaibe var. Ayağından vuruyor Eray, mermi bacağına giriyor, efendim bakıyorum karnında mermi var. Ama o mermi MKE bir mermi. Eray'daki ‘Sterling mermi.’ Bence Selman’ın mermisi ile karnından vuruldu Sinan Ateş" dedi.
DURUŞMADA GERGİNLİK
Müşteki avukatlarından Hatice Daştan sanık Çep'e, "Neden sadece sizin alacağınız nedeniyle Sinan Ateş'in kalemi kırılıyor. Siz neden polislerce korunuyorsunuz" sorusunu sormasına sanık avukatları tepki gösterdi. Çep ise bu soruya yanıt vermedi.
ÇEP: ÜLKÜ OCAKLARI'NI BİLMEM
Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel'in kendisine "Sinan Ateş ile 2019'da namaz kıldım' dediniz. O dönemde Ateş Ülkü Ocakları Genel Başkanı görevindeydi. Yanında kimler vardı hatırlıyor musunuz?" sorusuna "Ben Ülkü Ocakları'nı falan bilmem. Alakam yoktur böyle şeylerle. Ben onu gördüm gittim yardım istedim" demesi üzerine Mahkeme Başkanı, "Soruya yanıt ver, ne alakası var bununla" dedi.
Bunun üzerine avukat Yücel, "Sorularımıza cevap almadık" dedi.
Duruşmaya 14:15’e kadar ara verildi.
TOLGAHAN DEMİRBAŞ HAKKINDAKİ İDDİALARI REDDETTİ
Duruşma, suikastı organize ettiği öne sürülen diğer sanık, eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ın savunmasıyla başladı.
Tutuklu sanık Tolgahan Demirbaş, hakkındaki tüm iddiaları reddetti. Demirbaş savunmasında "FETÖ iltisaklı basın mensuplarına bilgiler verilmiş ve kamuoyunda baskı yaratmak adına dosyadan cımbızla seçilen şeyler sunulmuş" dedi.
"HİÇBİR KAMU GÖREVLİSİNDEN KONUM İSTEMEDİM”
Sinan Ateş’e karşı Mersin’de Çağrı Ünel’e saldırı girişimi sırasında bir Ülkü Ocakları üyesinin ölmesi nedeniyle pankart asacaklarını ve bunun için Sinan Ateş’e dair bilgileri istediğini ifade eden Demirbaş, “Cep telefonumda bulunan adresin, Sinan Ateş’in ev adresi olduğunu bilmiyordum. Bana bu adresi Mustafa Ensar Aykal vermedi. Ben o ev adresini kimseyle paylaşmadım. Ben hiçbir kamu görevlisinden konum istemedim. Bu devlet kabine devleti değil. Burada duruşmayı takip eden devlet büyüklerimiz var onlar bile isteyemez bunu” dedi.
Mustafa Ensar Aykal’ın kendisini Sinan Ateş’in ölümüne dair araması hakkında soru soran Mahkeme Başkanı’na “Çukurambar’daki olayı gördün mü?’ diye sordu. Maksimum 10 saniye süren konuşma bilirkişi raporuna 1 dakika 6 saniye diye girmiş. Bu doğru değil” şeklinde yanıt veren Demirbaş, polis memuru Çağlar Zorlu’ya da pankart asacaklarını söylediği iddiasında bulundu.
İstanbul’a ise yılbaşı amacıyla gittiklerini, Serdar Öktem’in Ankara’ya neden geldiği konusunda bilgi sahibi olmadığını ileri süren Demirbaş şu savunmayı yaptı:
“Ailem ve ben basında yaratılan bu algı sebebiyle son derece mağdur durumdayız. Ben çocuğum ilerde diplomat olsun diye Fransızca kursuna gönderen birisiyim. Benim 10 yaşındaki oğlum tutuklu olduğumu sosyal medyadan öğrendi. Ben ondan saklamıştım, Bosna’da antrenörlük yaptığımı sanıyordu bu süreçte. Tabii ki maktulün çocukları kadar mağdur değillerdir ama ben de bir babayım ve şu an çocuğumun yanında değilim. Çocuğumun psikolojisi bozuldu, ailecek mağduruz.”
DEMİRBAŞ'A 'NEREDE YAKALANDIN?' SORUSU
Bir avukatın “Nerede yakalandın?” sorusuna Demirbaş şu yanıtı verdi: "Şu an burada mahkeme karşısında olma nedenimi de açıklayayım. Çocuğumla birlikte tüm ailemin olduğu Bağlıca Mahallesi’ndeki ablamın evine gittik. Alışveriş yapmak için evden çıktım ve yolda ben yakalandım. Kerem Okay isimli polis benim telefonumu aldı. Beni gözaltına alan polislerden biri de buradaki sanıklardan Mustafa Ensar Aykal’dır. Biz nasıl hem suçlu olup aynı davada burada tutuklu olabiliriz. Bu akla mantığa sığmaz."
"AYŞE ATEŞ’E DAİR HİÇBİR BİLGİ TOPLAMADIK"
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş hakkında sorulan soruyu Demirbaş, "Ayşe Ateş’e dair hiçbir bilgi toplamadık. Benim hiçbir ülküdaşımın da çocukla ve kadınla bir işi olmaz” diye cevapladı. Ülkü Ocakları'ndaki görevi sorulan Demirbaş, "Benim camiada herhangi bir ağırlığım yok. Ben mensubu olmakta gurur duyduğum Ülkü Ocakları’na ömrümü verdim. Pankart olayına dair bir grup ülküdaş planladı. Buna dair bir isim vermem. Ben emniyete alındığımda plakası, rengi bile belli olmayan bir araç bana gösterildi. Bu araca Eray Özyağcı’nın bindiği söylenmektedir. 'Bu aracı kullanan kişinin Tolgahan Demirbaş olduğu değerlendirilmektedir' raporda. Bilerek ve isteyerek zan altında bırakılmak istenmişimdir" iddialarını öne sürdü.
OLCAY KILAVUZ İLE YAPILAN TELEFON GÖRÜŞMELERİ
Tolgahan Demirbaş, PTS kayıtlarına göre cinayet öncesi ve sonrasında olay günü altı kez dönemin MHP Milletvekili Olcay Kılavuz ile telefon görüşmesinin olduğunu soran avukat Süleyman Tavaf’a “Olay öncesi görüştüğümü hiç hatırlamıyorum. Bu yalandır. Olayı başka hususlara çekmek amacıyla yapılmıştır” dedi.
Avukat Tavaf'ın, birden çok Ülkü Ocakları il ve ilçe yöneticileri ile Demirbaş’ın neden görüştüğünü sormasına üzerine sanık avukatları “İddianamede olmayan isimler bunlar, buna dair soru soramazsınız" dedi. Söz alan iddia makamı “Soruşturma bir katkısı olmaması gerekçesiyle bu soruların sorulmamasını istiyoruz” şeklinde konuştu. Mahkeme Başkanı da avukatlara “İsimlerle ne alakası var? İddianamedeki isimleri sorun. Biz kovuşturma aşamasında değiliz” dedi. Avukatlar ise “İsimlerin çok önemi var bu davada. Olcay Kılavuz ile yaşanan görüşmeler var. Ülkü Ocakları yöneticileri ile yapılan görüşmeler var. Tüm bunlar eksik” diyerek mahkeme heyetine tepki gösterdi.
"Lehime olan pek çok konu dosyaya konulmamıştır, karanlıkta kalması için" diyerek savunmasını sonlandıran Demirbaş, tahliyesini istedi.
ZEKERİYA ASARKAYA: HABERİM OLMADAN KULLANILDIM
Sanıklardan Sinan Ateş'e yönelik "toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçuna yardım etmekten yargılanan Zekeriya Asarkaya savunma yaptı. “Öncelikle Sinan Ateş’in ailesine başsağlığı diliyorum. Böyle bir işin içinde istemeyerek de olsa olduğum için kendimi çok kötü hissediyorum. Hakkımdaki suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum” diyerek savunmasına başlayan tutuklu sanık Zekeriya Asarkaya şunları söyledi:
"Hakan Saraç ile cezaevinden tanışırım. Bana Ankara’da birkaç arkadaşını misafir edip edemeyeceğimi sordu. Ben de arkadaşlığımızın hatırına tamam dedim. Bunların olacağını bilmiyordum. Beni gözaltına aldıklarında sorgu odasına aldılar, Çırılçıplak soydular, Kafama vurdular. Alelacele ifade verdirdiler. Ben suçsuz yere yatıyorum. Sadece Hakan Saraç’ı tanıyorum, başka kimseyi tanımıyorum. Kullanıldım, haberim olmadan kullanıldım. Tahliyemi talep ediyorum. Koah hastasıyım. Hastalığım ilerliyor."
"SİNAN ATEŞ’İN İSMİNİ CEZAEVİNDE DUYDUM"
Asarkaya’nın ardından savunma yapan Hakan Saraç, "16 yıldır cezaevindeydim. Koronavirüs iznine çıkmıştım hapishaneden. 2 ay olmadan buraya geldim. Osman Bayraktar ise benim cezaevinden arkadaşımdır. Suat Kurt beni aradı, birkaç gün kalacak yere ihtiyacı olduğunu, hastası olduğunu ve otelde kalacak parasının olmadığını söyledi. Ben de Zekeriya Asarkaya dayıyı aradım. Hikaye bundan ibarettir, benim ilgim bu kadardır. Rahmetli Sinan Ateş’in ismini cezaevinde duydum. Eşine de başsağlığı dilerim. Benim hiçbir ilgim yoktur. Ben hastayım. Çocuk yaşta yaptığım hatanın bedelini ödemişim. Ben artık ailemin yanından bir tek dakika ayrılmak istemeyen bir insanım, neden böyle bir şeye bulaşayım" ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanıklardan özel harekat polisi Aşkın Mert Gelenbey de Eray Özyağcı’yı çocuk yaşta tanıdığını ve sık sık görüşmelerinin olmadığını ileri sürdü. Uzun bir sürenin ardından 26 Aralık 2022’de görüştüklerini söyleyen Gelenbey, şunları öne sürdü:
"Benim Ankara’ya eğlenmek için gidip gitmek istemediğimi sordu. Ben de maddi durumumun iyi olmadığını ifade ettim. O da ‘Arabayı ben ayarlarım sen de gitmişken abini görürsün’ dedi. Ben de kabul ettim. O gün Murat Can Çolak yanımda değildi. 27 Aralık'ta ben görüştüm Murat Can ile. Eşimle alışveriş yapmak için Murat Can’ın arabasını emanet aldım. Yola çıkmadan abimi aramıştım. Ankara’ya gelir gelmez ilk abimi aradım. Eray Özyağcı ile yolda sohbet ede ede geldik Ankara’ya ön koltukta. Abimi aldıktan sonra Eray arka koltuğa geçti. O sırada kontrol noktasından geçmiştik. Gece görevden çıkmıştık Murat Can uyuyakaldı. Uyandıramadım. Biz de geri döndük."
İŞKENCE İDDİASI
Mahkeme Başkanı'nın "Saat 17.00’de çıkıyorsunuz. 21.00’de varıyorsunuz Ankara’ya. Saat gece 04.00’te İstanbul’a geri dönüyorsunuz. Bu nasıl eğlence anlayışı, koştur koştur?" sorusuna Gelenbey, "Biz sabah 08.00 gibi döndük İstanbul’a" diyerek, şu iddialarda bulundu:
"Ankara Cinayet Büro’da çok ağır şekilde işkence gördüm. Bu ülkede PKK’lıya yapılmayan bana yapıldı. İç çamaşırıma kadar soyundurulup soğuk suyla işkenceye maruz kaldım. Doktor yüzümüze bakmadan darp raporu verdi. CMK’dan gelen avukat korkutuldu, 'işkence gördüm' dememe rağmen hiçbir şekilde müdahale etmedi. Söylediklerim çarpıtılarak ifadem hazırlandı. Cumhuriyet Savcısı Ayhan Ay söylediklerimi kayda almadı. O yüzden Savcılık ve Emniyet’te verdiğim tüm ifadeleri reddediyorum. Buradaki ifademin esas alınmasını istiyorum. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum."
İLK CELSE BİTTİ
Sinan Ateş davasında ilk celse bitti. Duruşmaya yarın saat 09:00'da devam edilecek.
Davada, tüm sanıkların ifade vermesi ve davanın cuma gününe kadar sürmesi bekleniyor.
Mahkeme Başkanı, duruşmanın bu hızla devam etmesi halinde daha erken bitebileceğini ifade etti.
Duruşmaya verilen ara sonrası Özgür Özel açıklama yaparak, "O cenazeyi orada bırakıp, sis perdesi indirmeye çalışanlar birileri tarafından korunuyor, kollanıyor ama iddianamede adı geçmesi gereken eski milletvekilleri, çeşitli yöneticiler, telefon irtibatına geçen yöneticilerin adı geçmiyor. Kanlı cinayete sessiz kalmayanları temsil ediyoruz bu işe karışan kim varsa çeksin cezasını deseler partilerini de rahatlatacaklar kendilerini de rahatlayacaklar hareketlerini de rahatlatacaklar. Cinayete karışan kim varsa çeksin cezasını deseler ittifaklarını da rahatlatacaklar" ifadelerini kullandı.
AYŞE ATEŞ: CİNAYETİN KÖKLERİ DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDEN DAHA DERİNDE
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, cinayete ilişkin dava kapsamında bugün görülen duruşmada verilen aranın ardından yaptığı açıklamada, "Günlerdir MHP MYK üyeleri, Ülkü Ocakları yöneticileri, kiralık kalemler ve trol hesaplar tarafından ortaya sürülen ve dosyadaki delillerle uyuşmayan iddialar ve bugün de duruşma salonunda tutuklular tarafından bu iddialarla bire bir örtüşen ifadelerle topyekûn sergilenen kumpas tiyatrosu… Anlaşılan o ki bu siyasi cinayetin kökleri düşündüğümüzden daha derinde" ifadelerine yer verdi.
YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI
Duruşmanın yapılacağı Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Cezaevi kampüsüne giden yolda trafik ve çevik kuvvet polisleri tarafından bazı araçlara arama işlemi uygulandı. Cezaevine giden yolda trafik yoğunluğu yaşanırken, yol kenarında TOMA araçları bekletildi.
Cezaevi kampüsünde 10 kilometre çapında güvenlik önlemleri alındı. Kampüs önünde onlarca çevik kuvvet aracı ve çevik kuvvet polisleri beklerken, basın için ayrı bir alan hazırlandı.
AYŞE ATEŞ, ÇELİK YELEK İLE DURUŞMAYA GELDİ
Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, duruşmaya çelik yelek ve 5 koruma polisiyle geldi.
Ayşe Ateş, duruşma öncesi gazetecilere şu açıklamayı yaptı:
"Eksik bir iddianame ile yarım bir mahkeme kuruldu. Bizim isteğimiz ayrılan dosyanın hızlıca tamamlanması ve eklenerek, eksiklikler giderilerek yargılamanın yapılması. Suçluların yargılanmasından başka birşey istemiyoruz. Hala gelmeyen deliller var. Mahkemede tüm bunları talep edeceğim. Yoğun güvenlik önlemleri altında yaşıyorum, gerekli haller dışında evden çıkmıyorum. Siyasi parti genel başkanları sağ olsunlar bizi yalnız bırakmayacaklarını açıkladılar."
ÖZGÜR ÖZEL: DAVANIN TAKİPÇİSİYİZ
CHP Lideri Özgür Özel, duruşma başlamadan önce salondan Kemal Kılıçdaroğlu ve Ayşe Ateş ile fotoğrafını paylaşarak, "Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikasti davasını Sincan'da takip ediyoruz. Adalet tecelli edene, suikast üzerindeki sis perdesi aralanana kadar bu davanın takipçisi olacağız. Yanı başında olacağız demiştik, Ayşe Hanım adalet tecelli etmiştir diyene kadar yanı başındayız" ifadelerini kullandı.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikasti davasını Sincan'da takip ediyoruz.
— Özgür Özel (@eczozgurozel) July 1, 2024
Adalet tecelli edene, suikast üzerindeki sis perdesi aralanana kadar bu davanın takipçisi olacağız.
Yanı başında olacağız demiştik, Ayşe Hanım adalet tecelli etmiştir diyene kadar yanı… pic.twitter.com/2UbpajVcOi
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş, 30 Aralık 2022 günü Ankara'da uğradığı silahlı saldırıda öldürülmüştü.
Düzenlenen iddianamede, tetikçi Eray Özyağcı ile onu olay yerine getirip, olayın ardından kaçıran Vedat Balkaya ve Suat Kurt hakkında eylem üzerinde ortak hâkimiyet ile müşterek fail olarak Sinan Ateş’e yönelik toplu halde, iştirak halinde ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Sanıklardan ‘‘silahlı eylemi organize ettiği’’ iddia edilen Doğukan Çep ve şüpheli eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın ise ‘’suça azmettiren olarak maktüle yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme’’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Sanıklardan Zekeriya Asarlaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Askın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çaglar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal’ın ‘’istirak halinde islenen suça yardım eden fail olarak maktüle yönelik toplu halde, istirak halinde tasarlayarak kasten öldürme’’ suçundan hapis cezası isteniyor.