Sinema salonları, salon koltukları, karanlık, etrafını saran ses, sessizlik, paylaşılan ortak duygular, mısır kokusu, bunların hepsi risk altında. Perdeleri açılarak filmi başlatan sinemalardan nerelere geldik, gelecek nesillerin bizim bildiğimiz anlamda sinemayı deneyimleyeceklerini sanmıyorum

En iyi 10 film, en iyi 100 film... Kime göre neye göre? Kriterlerimiz nedir? Bu alt küme soruların ana başlığı bana göre ‘Bir filmi ne muhteşem kılar?’ olmalıdır. Bunun cevabı da belirli tek bir şey değildir.

Konu, diyalog, oyuncular, sinematografi, müzik ve yönetmenlik gibi unsurlar vardır. Hepsi birlikte çalışan bu farklı unsurların tek bir ana hedefi vardır: Birden fazla unsurdan bir tanesinin harekete geçmesi durumunda diğerlerini de etkileyerek, birlikte güçlü bir titreşim yaratmaları hali ile filmin dünya ve insan hakkında söylemek istediği şeydir. Ve bunu anlamamıza yardımcı olan en üst başlık filmlerin temalarıdır. Tabii bunlar ardından türlere, alt türlere de ayrılır.

Marvel filmleri, Star Wars filmlerinde olduğu gibi ‘İyiye Karşı Kötülük ’; Titanic, Brokeback Mountain filmlerindeki gibi ‘Aşk’; Rocky veya Erin Brokovich filmlerinde karşılaştığımız ‘Azim’; Moonlight, Stand by Me filmlerindeki ‘Büyüme’, John Wick, Mad Max’de gördüğümüz ‘Adalet’; 127 Hours veya Matrix filmlerindeki ‘Doğaya/Makinalara karşı insan’ başlıca temalardandır.

Katarsis yaratan 3 film

Filmin temel mesajı, felsefe ile karakteri hikâye içinde bir çatışma içine sokar, senaryonun ana fikrini oluşturur, seyirciye felsefi soru yöneltir, hikâyenin sonunda seyircide duygusal bir katarsis yaratır. İşte tüm bunlar arasında film eleştirmeni olarak benim film değerlendirmede kullandığım öncül kaynak hikâyenin sonundaki katarsistir. 2019 yılında bu katarsisi tamamladığını düşündüğüm ve deneyimlediğim filmlerin ilk üçü Climax, Joker ve Uncut Gems. Çoğu anlatı sanatında olduğu gibi nihayetinde sinema da bir yansıma ve ruh arama aracıdır. Söylenmesi zor ve hatta bazen sakıncalı olanı göstermek ister. İnsanın tarif dahi edemediği güzellikleri, acıları anlamasına yardımcı olur. Ve nihayetinde huzursuzluk bile verse bir rahatlama veya uyanış elde eder seyirci hatta bazı zamanlarda bir şeye dahil olduğunu da hisseder. Joker her ne kadar mesajıyla olumsuz eleştirilere maruz kalmış olsa da, finaliyle seyirciye hissettirdikleri işte tam da bu tarif ettiğim gibiydi. Uncut Gems ise sinema salonundaki her bireyi adeta bir rollercoaster aracına bindirdikten sonra, her dakikasında daha da hızlanan ve zirve bitişi ile araçtan kendimizi kaybetmiş bir şekilde inmemizi sağlayan bir filmdi.

21. yüzyıl

‘İyiye Karşı Kötülük’ tema başlığına dahil edebileceğimiz Us filmi, ‘Adalet’ temasında devam eden John Wick 3, ‘Büyüme’ ‘Ölüm’ temalarında yüzleşme yaratan başyapıt ise Pain and Glory oldu. Bong Joon Ho’nun Parasite, Noah Baumbach’ın Marriage Story ve Mati Diop’un Atlantics filmleri ise şimdiki zamanın huzursuzluğunu açan filmlerdendi. Parasite filminin dünyanın içinde bulunduğu sınıfsal ayrım ve ekonomik kriz hakkında bu kadar üzücü şeyleri bu denli neşeli bir şekilde işlemiş olması seyirciyi çok etkiledi. Sanatla iç içe yaşayan 21. yüzyıl modern ailesinin resmini çizen Marriage Story, günümüz mülteci ölümlerini türler arası seyahate çıkararak seyirciyi şaşırtan Atlantics filmleri ise bugün devam eden sorunların filmlerindendi. Senenin en mühim sinema tartışması ise kuşkusuz Scorsese’nin Marvel filmlerinin gerçek sinema olup olmaması konusundaki çıkışı oldu. Ayrıca Netflix’te seyirciyle buluşan ve bu tartışmanın hemen ardından izlendiği için ‘Sinema nedir?’ sorusunu kafamızda film boyunca saatlerce döndüren The Irishman filmi, Tarantino’nun Once Upon A Time in Hollywood filmi ile birlikte düşünülünce eski sinemaya ukde, kaygı hatta veda hissini ağır bastırdı.

Bildiğimiz sinema ölüyor mu?

Sinemanın ne olduğu bir yandan tartışıladursun ‘Konglomerat Hollywood’ dediğimiz bu yeni dönemdeki yatay bütünleşme ile daha da derinleşen sorular zinciri ile karşı karşıya bir Hollywood var artık önümüzde. Özellikle 20th Century Fox’un (dolayısıyla Fox Searchlight Pictures ve Fox 2000 Pictures) geçtiğimiz mart ayında Disney’e satılışının tamamlanması ile tarihe karışması tekelleşmeyi daha da derinleştirecek olduğunu göstermekte.

1 milyar doları Avengers: Endgame, The Lion King, Captain Marvel, Toy Story 4, Aladdin ve Frozen II’nin toplam gişesi olmak kaydıyla, Aralık 2019 itibariyle Walt Disney Studios globalde 10 milyar dolar gişe sahibi olan ilk büyük şirket olmuş durumda. Bunun dışında Time Warner Cable’ı, Universal Pictures’ı alarak devleşmeye devam eden Comcast, bu birleşmelerin sadece yüzde biri örneklerinden. Stüdyo sisteminin çöküşünden streaming çağına kadar gelen ve çok seçenekli dijital platformlar yoluyla seyirciye ulaşan sinemanın, salon geleceğini daha ne şiddette etkileyeceği ise 2020’de çok daha hararetli tartışılmaya devam edecek. Sinema salonları, salon koltukları, karanlık, etrafını saran ses, sessizlik, paylaşılan ortak duygular, mısır kokusu, bunların hepsi risk altında. Perdeleri açılarak filmi başlatan sinemalardan nerelere geldik, gelecek nesillerin bizim bildiğimiz anlamda sinemayı deneyimleyeceklerini sanmıyorum. Kubrick’in dediği gibi “Perde büyülü bir dünyadır.” Umarım daha uzun yaşar...