Sinemanın geleceği kimin elinde?

Bu senenin en iddialı ve hakkında en çok konuşulan prestijli yapımlardan Dune filmini aslında bu ay sinemalarda izleyecektik ancak salgın sebebiyle film bir kez daha 2020’nin Ekim ayına ertelenmişti. Kabulümüzdü çünkü bu tarih bize en azından sinemaların açılmaya başlayabileceği tarihi de öngörüyordu. Ancak sonrasında bir şey oldu ve 2020 yılı sinema açısından umut kırıcı, kafa karıştırıcı bir haberle sonlandı. Warnes Bros. sinema dünyasının geleceğini derinden etkileyebilecek kararını açıkladı. Açıklamaya göre sinema salonlarında vizyona girmesi heyecanla beklenen ancak salgın sebebiyle birçok kez ertelenen Dune, ayrıca Wonder Woman 1984, The Matrix 4, gibi Warner Bros.’un sırada bekleyen büyük prodüksiyon filmleri, vizyona girdikleri gibi HBO Max platformunda da gösterileceklerdi.

DUNE ÖNCESİ VE SONRASI

Warner Bros.’un bu kararı ilk anda bir travma gibi “Bana yazdığın mektubun ucunu bu sefer bilerek yakmamışsın, şehre gitmeye karar verdiğini söylüyorsun, sen bilirsin” duygusu yarattı. Biraz daha düşününce bunun devrimsel etki taşıyabilecek olacağını fark ettik çünkü bu açıklama zaten muğlakta olan, sinema salonlarının geleceği ne olacak, sorunsalını iyiden iyiye derinleştirmiş oldu. Warner Bros.’un bu açıklamasına en yüksek perdeden tepkiyi senenin en iddialı filmi olan Dune’un, Fransız Kanadalı yönetmeni Denis Villeneuve verdi. Sonuna kadar haklıydı, sonuçta 3 seneden daha uzun bir süre Dune filmi üzerine çalışmış ve özellikle filmin görüntü ve seslerini büyük perdeye göre oluşturmuştu.

GERÇEKTE KÖTÜ ADAM…

Bu çizdiğim çerçevede ne yazık ki daha güçlü bir aktör var, belki de villain (kötü adam) demeliyiz ona; o ada AT&T isimli çok uluslu holding şirketi. Ve kendileri dünyanın en büyük telekom şirketi olurlar. Alexander Graham Bell ile başlayan oldukça da köklü bir geçmişi olan bu şirket, bundan yüzyıl önce Harry, Albert, Sam, and Jack Warner’ın kurdukları Warner Bros.’u 2018’de satın aldı. Daha doğrusu Time Warner’ı satın aldı ve ismini WarnerMedia olarak da değiştirdi. Bu alışverişin içinde bulunanlar: Warner Bros. Pictures film ve televizyon stüdyoları, HBO, HBO Max, Adult Swim, Boomerang, Cartoon Network, CNN, TBS, TNT, TruTV ve Turner Classic Movies. Ve bugün rivayet o ki AT&T’nin piyasaya 200 milyar dolara yakın borcu bulunmakta ve ayakta kalabilmesi için de bazı kararlar alması gerekliydi. İşte bizim bir kenardan “Ne olacak bu sinemanın hali”, “Bana yazdığın mektubun ucunu yakmamışsın” naif duygusallığını körükleyen ve sinemanın kaderini etkileyebilecek derecede olan bu büyük kararın kaynağı aslında Wall Street kokmakta. Yani düşman biraz daha büyükçe ve paraya sıkışmış durumda. Anlattığım hikayeye özet geçeyim; Warner Bros., AT&T’yi kurtarabilmek için 2021 filmlerini feda etmiş gibi gözüküyor...

SON SAVAŞ KORSANLA

Bana kalırsa bu gelişmelerin farklı ve duygusal sonuçları da olabilir. Sinema tarihinden bildiğimiz anlamıyla stüdyo sistemi şu an geçerli olmasa da yönetmenlerin, senaristlerin stüdyolarla kurdukları güven ilişkileri var. Warner Bros.’un bu kararı sonrasında stüdyolar ve sanatçı arasında bir kopuş yaşanabilir. Ben kısa zaman içerisinde önde gelen bazı yönetmen ve sanatçılardan, birliktelik içinde hareket edecekleri bir açıklama veya herhangi bir hamle bekliyorum. Peki şimdilik tüm bu bilgileri bırakıp samimiyetle kendimize “Sinemanın geleceği ne olacak?” sorusunu soralım. Ben umutsuz değilim. Hatırlarsınız, Hollywood’un stüdyo sistemi, düşen seyirci sayıları ile kriz yaşarken dağıtım, gösterim ve yapım aşamalarından oluşan zincir neredeyse çökmüştü. 2. Dünya Savaşı ardından yaşanan seyirci sayısındaki bu dramatik düşüşü televizyonun her eve girmesi izlemişti. Ama zaman içinde görüldü ki, televizyon sinema beyazperdesinin bir alternatifi olmadı. Hiçbir şey olamadı. Bugünün dijital platformlarının da olabileceğini düşünmüyorum. Sinema salonu sadece mekan değil, kolektif bir bilinç. Bana kalırsa dijital platformlar şahane diziler ve filmler üretmeye devam edecek ama devler kalibresindeki filmler için sinema salonları vazgeçilmez olmaya devam edecek. Çünkü aksi takdirde dijital platformlar sayısal olarak artar ve sinema salonları seyirci kaybederse bu işin tek bir kazananı olur, o da korsan.