Türkiye, 8 Temmuz Perşembe günü Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu’nda kabul edilen ve HDP ve muhaliflere dönük baskıları kınayan kararı “AP’nin gerçeklerden kopuk, ideolojik ve yanlı tutumunun yeni bir örneğidir” diyerek reddetti.

“Baskılar insan haklarının Türkiye’deki dramatik durumunu, demokrasi ve hukuk devletinin devam eden çöküşünü açığa vuruyor” diyen AP’ye, bu tür kararlarla itibarını yitirdiğini hatırlattı!

Malum, “itibar” bizim AKP-Saray iktidarı için çok önemli. Hatta “en önemli”, her şeyden tasarruf ediyorlar ama itibardan asla!

İktidarın siyasal söylemi ve yarattığı iklim içerisinde, itibara toz kondurmamayı görev edinmiş çapulcular sokaklarda muhaliflere saldırıyor. O saldırılara muhalif politikacılar da iktidarın hoşlanmadığı şeyler yazan gazeteciler de hedef oluyor.

Bir muhalif bir saldırıya hedef oldu mu, iktidarın en tepesinden yükselen ses adeta yeni saldırılara davetiye: “Daha neler olacak neler, bunlar iyi günler!”

İtibarın hanlarla hamamlarla, saraylarla şatafatla, lüks araçlarla uçaklarla olduğunu sanan ilk ve tek iktidar bizdeki değil. Birazcık araştırın, Asya’dan Afrika’ya o itibarlı (!) ülkelerin ve liderlerinin kimler olduğunu görürsünüz!

“İtibar” sanılan o şatafatın üstünde genellikle devasa bir gölge olur: Muhaliflere dönük baskı ve şiddet gölgesi.

İtibar eğer sizin değil de size dışarıdan bakanların gördüğü bir şeyse, itibar notunu şatafattan değil ülkenizde yaratıp yaşattığınız insan hakları, hukuk, demokrasi ve özgürlükler standardından alıyorsunuz.

İnsan hakları, hukuk, demokrasi ve özgürlükler de yandaşlar için oluşturduğunuz standartla değil, asıl muhaliflerinize yaşattıklarınızla ölçülüyor. Ülkede yaşayamaz hale gelip başka ülkelere sığınmak zorunda kalanların sayısıyla ölçülüyor.

Başka ülkelere sığınanlar saldırılara da hedef olmaya başlayınca o “itibara” tüy dikiliyor!

En son arkadaşımız Erk Acarer Almanya’da evinin avlusunda pusuya yatan üç kişinin saldırısına uğradı. O orada saldırıya uğrarken, burada mahkeme avlusunda arkadaşımız Can Dündar’a saldıran zorbanın iyi hal uygulanarak aldığı ödül gibi bir ceza ile özgürlüğüne devam etmesine karar verildi.

İfade özgürlüğü söz konusu olduğunda standardın “muhalif” ve “yandaş” için nasıl ikiye ayrıldığının en güzel örneklerinden biri de RTÜK. Muhalif kanallara ceza yağdırırken, yandaş ATV ve A Haber hakkındaki 4 bin şikayetten hiçbiri hakkında işlem başlatmaması da ülkenin itibarına itibar katıyor!

Erk Acarer’e saldırıyla içeride muhalifleri hedef alan şiddet ve terör sınırlar ötesine taşındı ve çok daha görünür oldu.

Dünyanın bütün gazetecilik örgütleri lanetledi saldırıyı, Avrupa’nın en önemli yayın kuruluşları haber yaptı. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) tarafından Avrupa Konseyi Gazetecilerin Korunması ve Güvenliği Platformu’na anında konulan “ALARM” “Henüz bir devlet açıklaması yok” notuyla orada duruyor.

Acarer’e ve onun saldırı karşısında geri adım atmayan cesur duruşuna dönük dayanışma dalga dalga büyüyor. “Failleri tanıyorum. Faşizme asla teslim olmayacağım!” tavrı gazeteciliğin itibarını yükseltiyor.

Bir tarafta iktidarı ve onunla eşitlediği “itibarı” korumak için sınırlar ötesinde bile şiddete ve teröre yönelenler var, öte yanda “Kimse endişelenmesin, bu günler de geçecek!” diyenler.

Bu günler de geçecek ve Türkiye bütün vatandaşların en yüksek insan hakları, hukuk, adalet, demokrasi, eşitlik ve özgürlük standartlarıyla yaşadığı, itibarı da şatafatta değil bunlarda arayan bir sevgili memleket olacak.

Mutlaka!