Enginyurt ve Metiner hamleleri partilerin yöneticilerine verdiği en net mesaj oldu. Konuşmak isteyenlerin yaşayacağı son, uygulamalı gösterildi. Ama ne Erdoğan’ın ne de Bahçeli’nin eli eskisi kadar güçlü değil. Tehditler bu sefer sonuç vermeyecek gibi

Sinir uçları açıkta

YAŞAR AYDIN

Mehmet Metiner ve Süleyman Soylu’nun ekrandan başlayıp sosyal medyada süren kavgası belli ki Erdoğan “durun” diyene kadar sürecek. Yeni isimlerin katılmasıyla sönmesi zaman alacak tartışma parti içi şifreli kodlarla ilerliyor.

Metiner, kendini anlatırken kullandığı “Soylu yok iken bu davanın içinde olan biriydim” ya da “Statülerini ve statükolarını korumalarını dava anlayışımızın üstünde görüp uyarılarımızdan rahatsızlık duyanlar bilsinler ki biz evin oğluyuz” sözleri partide uzun süredir var olan ‘dışarıdan gelenlerle’ ‘partinin öz evlatları’ gerilimin ifadesinden başka bir şey değil. Aslında Berat Albayrak için de benzer eleştirilerin var olduğu ama Erdoğan’la aile ilişkisi nedeniyle bunların yüksek sesle ifade edilemediği biliniyor.


Metiner’in hedefe koyduğu ikinci ismin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar olması da tesadüf değil. Belli ki bundan sonra da benzer karşı çıkışlar ve eleştirilerin sayısı aratarak devam edecek.

SOYLU DOKUNULMAZLIK İSTİYOR

Ankara kulislerinde en az kavga kadar konuşulan bir diğer konu da Süleyman Soylu’nun televizyon üzerinden müdahale etme gereğini neden hissettiği.
Böyle bir tartışma yaşanmamış olsaydı üzerine çok durulmadan unutulacaktı. Çok açık ki Soylu başka bir ihtiyaç ya da zorunluluktan dolayı böyle bir çıkış yaptı. Süleyman Soylu’nun ekibiyle birlikte Metiner’e hücum etmesi sadece tek bir başlıkla açıklanamaz.

Sorunun sadece Metiner olmadığı da çok açık. Soylu ekran üzerinden müdahalesi, müdahale biçimi ve söyledikleri sözlerle, asıl mesajın Erdoğan’a verilmek istendiği çok açık. Soylu, izlediği siyaset, izlediği yol konusunda mutlak bir dokunulmazlık hatta özerklik istiyor. Ankara kulislerinde bu talebin istifa sürecinde bir pazarlık konusu olduğu bile konuşuluyor.

Metiner ve parti içinde onun gibi düşünenlerin bu pazarlıktan haberdar olduğu çok açık. Bu yüzden üstü kapalı eleştiriler daha net söylemeye başlandı ve gerilim, açık tartışmaya dönüştü. Parti içinde birden fazla ekibin olduğu ve bunların neredeyse tamamının birbirleriyle sorunlu olduğu da sır değil. Erdoğan şimdiye kadar hepsini bir arada tutmaya başardı. Ama sorun başlıkları arttıkça ‘Reis’in de işi zorlaşıyor.


ENGİNYURT MESELESİ

MHP’li Cemal Enginyurt’un kesin ihraç istemiyle parti disiplin kuruluna verilmesi Ankara siyasetini hareketlendiren ikinci başlık oldu.

MHP’nin kamuoyu tarafından en çok bilinen vekillerinden bir Enginyurt’un ihraç gerekçesinin Tarım Bakanı’nı “AKP’liler bizi ciddiye almıyor” sözleriyle eleştirmesi olduğu söyleniyor. Bu kadar yumuşak bir eleştirinin böyle bir cezayla karşılaşması AKP-MHP cephesinde gerildiğini gösteren bir gelişme.
İlk bakışta Soylu-Metiner tartışmasının Enginyurt’un disipline verilmesinin birbirleriyle ilgisi yokmuş gibi görünse de ittifak partilerinin alarm butonuna bastığını göstermesi açısından önemli ve çok bağlantılı.

Cumhur İttifakı’nın içinde bulunduğu ve bir türlü aşamadıkları siyasi ve ekonomik kriz partilerin tüm sinir uçlarını açıkta ve korumasız bıraktı. Geçmişten birikerek gelen her sorun alanı bu sinir uçlarında birikmiş durumda. Buralara yapılan her dokunuş parti içinde büyük acıya ve ardında da reflekse yol açıyor.

Son iki gelişmede AKP ve MHP’nin içinde bulunduğu durumun en net özeti durumunda. Yöneticiler en küçük eleştiriyi bile tahammül edemez durumu gelirken, parti içi kavga da engellenemez bir hal aldı. Öyle ki ‘dilin çürük dişi araması’ gibi her önemli başlık parti içi güç odaklarının taraf olması ile sonuçlanıyor.

TAM BİAT TALEBİ

İktidar bloku kendi kitlesinin Libya ve Ayasofya ile oyalamaya çalışırken toplumsal muhalefeti baskıyla hizada tutmaya çalışıyor. Kafasını kaldıranı, itiraz edeni cezalandırıyor.

Tüm ülkede bırakın farklı bir sese farklı bir renge bile tahammül edemeyen bir anlayışın parti içinde aykırı bir tutumu hoş görmesi beklenemez. Enginyurt ve Metiner hamleleri, partilerin yöneticilerine verdiği en net mesajlar oldu. Konuşmak isteyenlerin yaşayacağı ‘son’, uygulamalı gösterildi.


Ama ne Erdoğan’ın ne de Bahçeli’nin eli eskisi kadar güçlü değil. Kovdukları, dışladıkları ya da hizaya çektikleri her isimin gidebileceği başka adresler fazlasıyla mevcut. Bu sefer tehdit, istedikleri sonucu vermeyecek gibi.

***

Dedikodu kazanları kaynıyor

sinir-uclari-acikta-759144-1.

Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan CHP Sözcüsü Faik Öztrak AKP içinde yaşanan tartışmalara değindi. “Saray'ın içinde de gerilim artıyor. AKP'de dedikodu kazanları kaynıyor. AKP artık kavgalı evdir” diyen Öztrak, “FETÖ'nün okyanus ötesinde ama fikirleri iktidarda diyorduk. Meğerse sadece fikirleri değil, uzuvları da iktidardaymış. FETÖ emniyet teşkilatı olmak üzere kamuda teşkilatlandırmaya devam ediyormuş. Saray'ın İçişleri Bakanı AKP'li vekille televizyonlarda FETÖ kavgasına tutuşuyor. Yetmiyor kavga sosyal medyaya taşınıyor. Ne günlere kaldık. Bu kifayetsizlerin elinde devletimiz 'Muz Cumhuriyeti'ne döndü” ifadelerini kullandı.