‘Sınırdan rahatlıkla geçersin dedi’

Havalimanı saldırısı daha çözülmeden İlhami Balı’nın adı bir kez daha karşımıza çıktı.

Balı hem Diyarbakır’daki HDP saldırısı davasında hem de Ankara IŞİD/İslam Devleti davasında firari sanıktı.

IŞİD emirlerinden Ebu Bekir kod adlı İlhami Balı hakkında, HDP’nin mitingine yapılan ve dört kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırıyla ilgili iddianamede, ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’, ‘Nitelikli öldürme’, ‘Nitelikli öldürmeye teşebbüs’ ve ‘Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma’ suçlarından 5’er kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis ve 4 bin 101’er yıldan 6 bin 318’er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Temel suçlama, IŞİD’in Suriye’deki merkezi Rakka’ya militan taşımak. Aralık 2015’te Rakka’ya çekildiği iddia edilen Balı’nın adı sadece binlerce kişinin Suriye’ye gönderilmesinde değil, bomba yeleklerinin, kilolarca bombanın Türkiye’ye sokulmasında da geçiyor.

Ankara’daki IŞİD iddianamesine göre de İlhami Balı ‘örgüt yöneticisi’.

İçişleri Bakanlığı’nın, ‘Terörle Mücadele Kanunu Kapsamına Giren Suçların Faillerinin Yakalanmasına Yardımcı Olanlara Verilecek Ödül Hakkında Yönetmelik’ kapsamında ‘kırmızı kategori’de arandığı da not düşülmüş.

Suç ortağı olarak da yine emirlerden Mustafa Demir gösteriliyor.

İddianamede Balı ile Demir’in ‘sınır güvenliğini sağladığı, Türkiye’den geçişleri planladığı, Suriye’ye kimin gideceğine karar verdikleri’ iddiaları yazıyor.

Ankara davasının iddianamesinde, sanıklardan Uğur Çelik sınırın diğer tarafına ne kadar kolay geçtiğini şöyle anlatmış:

“Bir süre önce K.D. isimli kafeden alışveriş yaptım, işletmecisi Şafak Geçim ile tanıştım, dini konularda sohbet etmeye başladık. Bu sohbetler sırasında ülkemizde yaşanmayacağını, İslam’ı daha iyi yaşamak için Suriye’ye gitmem gerektiğini anladım.”

“Şafak Geçim’den yardım istedim, o da bana rahatlıkla Antep’ten Suriye’ye geçebileceğimi, sınırda sorulduğunda da Ankara Cemaatinden Şerii Muhasker eğitimi için geldiğimi söylemem halinde rahatlıkla sınırdan kabul edileceğimi söyledi.”

Yani sınırdan geçmek için IŞİD gümrüğünden kabul edilmek gerekiyordu.

Şafak Geçim’in beş kişiyi IŞİD bölgesine göndermek üzere sınırdan geçirdiği iddiasıyla Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığı da işlem yapmıştı.

Aynı iddianamede Şafak Geçim de ifadesinde, ‘tekfir cemaatinde bulunduğunu, Ebu Hanzala olarak bilinen Halis Bayuncuk’un derslerini internetten takip ettiğini’ söylüyor.

Diyarbakır saldırısı 5 Haziran 2015’te oldu, Ankara iddianamesi Kasım 2015’te hazırlandı.

IŞİD’in İstanbul’daki emirlerinden olduğu söylenen, IŞİD sanıklarının derslerini takip ettiği Halis Bayancuk 24 Temmuz 2015’te İstanbul’daki bir operasyonda gözaltına alındı.

Halis Bayancuk ve ‘örgütün İstanbul emiri’ olduğu ileri sürülen Abdulla Abdullaev polise ifade vermeyi reddetti.

Bayancuk gözaltına alınırken, “Tağut (putperest) düzenin adamısınız, hepiniz kâfirsiniz. Şeriatla yönetilmeyen hiçbir devletin hükmü bizim için geçerli değildir” dedi.

Halis Bayancuk da dâhil davanın tüm tutuklu anıkları 24 Mart 2016’daki duruşmada tahliye edildi. Adliyeden tekbir sesleriyle çıktılar. O gün IŞİD İstanbul davası fiilen bitti.

Evet, sınırlar artık kapalı ama sınıriçinde militan örgütleme çalışmaları devam ediyor, bombalar çoktan istiflendi. Savcısı hâkimi başını diğer tarafa çeviriyor.

Gelecekte olacakları tahmin etmek için öngörüye gerek yok.