Mültecilerin sınırdışı edilmesine dair haberler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un “Türkiye’nin Suriyelileri sınırdışı ettiği iddiası saçmalıktan ibarettir” açıklamasının ardından bıçak gibi kesildi.

Oysa daha bir gün önce (23 Temmuz) - hem de kendi gazetelerinden birinde - Yeni Şafak’ta “1 haftada 500 kişi sınır dışı edildi” başlıklı bir haber* yayımlandı. Habere göre, “Kayıtlı 547 bini Suriyeli 1 milyon 69 bin yabancının bulunduğu İstanbul’da kayıtsız göçmen sayısı artması üzerine valilik harekete geçti. İstanbul ilinde kaydı olmayan Suriye uyruklu yabancılar, kayıtlı bulundukları illere geri gönderilirken, Türkiye’de bulunma izni almayanlar sınırdışı edildi. Bir haftadır sınırdışı edilenlerin sayısı 500’e ulaştı.”

Valiliğin harekete geçmesi kamuoyunda takdirle karşılansa da başka bir yerlerde infial uyandırdığından olsa gerek, ertesi gün en yüksek mevkiden yalanlama geldi ve konu kapandı.

Peki, mültecilere ne oldu?

“Benim adım Ranim… Bir hafta önce eşim işten gelirken polis tarafından durduruldu. Gaziantep kimliği vardı ama buna rağmen sınırdışı edildi. Eve gelir getiren tek kişi oydu. İki çocuğumla beraber akşam yemeği yemeden aç karnına oturuyoruz.”

Bu sözler Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnsiyatifi’nin, Suriyeli mültecilerin geri gönderilmeye başlandığı iki haftalık süreçle ilgili raporundan.

Raporda adı geçen bir diğer Suriyeli Hisham Mustafa da İstanbul’dan sınırdışı edildi. Eşi ve çocukları Türkiye’de kaldı. Rapor tamamlanmadan da ölüm haberi geldi. 5 Ağustos’ta Türkiye’ye geri girmeye çalışırken vurularak yaşamını yitirdi.

Suriye vatandaşı Muhammed Antep’e kayıtlıydı, Geçici Koruma Kimlik belgesi de vardı. Yunanistan’a botla kaçmaya çalışırken yakalandı, 40 gün bekletildikten sonra bir belge imzalatılıp sınırdışı edildi.

Kimliği olmayan başka bir Suriyeli Hıristiyan da 15 Temmuz’da sınır dışı edildi. Üstelik radikal İslamcı örgütler El Nusra/HTŞ kontrolündeki bölgeden. Akıbeti bilinmiyor.

Rapora göre, Esenyurt’ta yaşayan, evli ve iki çocuğu olan bir mülteci de yine geçici koruma kaydı ve kimliği olduğu halde sınırdışı edildi.

Kimliği olmayan başka bir mülteci, 26 Temmuz’da Zeytinburnu’nda iki sivil polis tarafından kimlik kontrolü yapıldıktan sonra Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. Önce Tuzla Geri gönderme Merkezi’ne oradan da Kilis’e gönderildi. Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnsiyatifi’ne, “hiçbir şeye itiraz etmemesine rağmen, dayak ve aşağılamaya maruz kaldığını” anlattı.

Liste bu şekilde devam ediyor. Özellikle de sınırın giderek ısındığı bugünlerde geri göndermeler daha fazla hayati tehlike oluşturuyorken, mültecilerin kaderi, hükümetin o haftaki politikasına ve bölgenin siyasi rüzgârına bağlı olarak değişiyor.

Bir yerde haymatlos kalmak yeterince kötüyken, bunun bile pamuk ipliğine bağlı olmasının yaratacağı psikoloji ise tahmin ve tahammül sınırlarının çok ötesinde.

İktidar ise 24 Temmuz’dan beri sessiz.

* https://www.yenisafak.com/gundem/1-haftada-500-kisi-sinir-disi-edildi-3499440