Taliban’dan kaçan Afganların, sınıra yığılması ve ülke içinde yayılması ile birden çok soru gündeme geldi. İnsani kriz, ırkçılığın yükselmesi gibi cihadist sızma ve sığınmacının AKP iktidarı tarafından çeşitli saikler ile kullanılması endişesi var.

Çok boyutlu sorunun, kamuoyunda, ‘rahatça nargile içen erkekler’ düzeyine indirgenmesi gibi, muhalefet tarafından, “Hepsini evlerine göndereceğiz” ifadeleri ile ele alınması işlevsiz. Bu tavır gerçeklikten uzak ve karşılığı yok.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) güncel verilerine göre, dünyada zorla yerinden edilenlerin sayısı 80 milyon. Göçmenlik, artan bir gerçeklik! ‘İnsanlar evlerinden neden ayrılıyorlar?’ sorusu ile arka plandaki bataklığa bakmak şart.

Yine BMMYK’ye göre dünyada en fazla mülteciyi Türkiye barındırıyor. Suriye savaşının yarattığı ‘Stratejik derinlik’ ile Türkiye son 8 yıldır, göçmen sayısında lider. Göç İdaresi’nin 2020 verilerine göre Türkiye’de, 196 farklı ülkeden gelen yaklaşık 5,5 milyon kişi var.

Suriyeli sayısı 4 milyona yakın. Iraklılar, Afganlar, Afrika ve Balkan ülkelerinden gelenler sayıya ekleniyor. Şimdilik Türkiye nüfusunun yüzde 5’i. Kayıt dışı rakamlar daha fazla! Türkiye, yakıcı bir gerçekle karşı karşıya olduğu halde, bunun üzerinde ‘başlangıç ilkeleri’ kapsamında bile durmuyor.

Bu kişilerin tümü ‘Geçici Koruma’ statüsünde. Türkiye’de, evrensel ölçekte haklarına erişebilen mülteci sayısı sadece 28! Sayıları, toplumsal dinamikler, AKP’nin dış ve iç politika anlayışı ile birlikte değerlendirdiğimize kaygı verici bir düğüm görülüyor. Afgan göçünü de ekleyerek başlıklar ile değerlendirelim.

GELECEK KARANLIK

Sığınmacılar, sağlık, eğitim ve sosyal haklara erişemiyor. Suriye savaşı başladığında, 8 yaşında Türkiye’ye gelen bir çocuk, bugün erişkin. Eğitimden yeterince yararlanamamış kız çocuklarının fuhuş, erkek çocuklarının ise suç çetelerinin tuzağına düşmesi kaçınılmaz. Zaten bir suç cenneti olan ülkede gelecek karanlık.

SİSTEMİN AHLAKSIZLIĞI

Ekonomi darboğazda. Gençler işsiz. Aileler yüksek kiraları ödemekte zorlanıyor. Durum, “Mülteciler geldi işimizi aldı, ev kiralarını yükseltti” basitliği ile okunamaz. Patron, sigortasız sığınmacıyı, ucuz emek gücü yaptı. Ev sahibi, birleşen ailelere yüksek bedellere evini kiraladı. Suç sığınmacıda değil yozlaşan ve denetlenmeyen sistemde.

YÜKSELEN IRKÇILIK

Irkçılık özellikle bu 2 konu üzerinden yükseliyor. Medyanın, siyasetin dili yükselişi körüklüyor. Delilsiz, “Devletten maaş alan, boş gezen ve suç işleyen mülteciler” haberleri, toplumsal katmanların çatışması ve sistematik katliamlar riskini taşıyor.

SINIR GÜVENLİĞİ

Afgan göçü ülkenin sınır güvenliğini hiç önemsenmediğini bir kez daha ortaya koydu. Daha ilginç olan şu: Türkiye sadece sınırlarını korumayan bir ülke değil aynı zamanda sınırları olmayan ülkeye döndü. Telabyad, Afrin gibi cihatçı gönderilen ve Suriye’de taraf olarak işgal yaratılan yerlerde Türkiye’ye bağlı okullar, karakollar açılması bunun teyidi.

CİHATÇI TEHLİKESİ

Kamuoyu, “Neden Afganların tümü erkek, nerede kullanılacaklar?” diye soruyor. Eksik bilgi var! Güvenlik nedeni ile sınırdan ilk geçenler genç erkekler oluyor. Arkadaki kafilelerde Taliban’dan kaçan farklı gruplar var. Zaten bir iç çatışma için 4 milyon insana ihtiyaç da yok.

SINIRDAN GEÇENLER KİM?

Suriye’de savaş kimsenin beklemediği Dera’da başlamış, Omar Camii’ne yığılan silahlar ve Ürdün’den yollanan bin civarı el Kaide militanı ile ateşlenmişti. Ülke böyle yıkıldı. Bu kapsamda Türkiye’nin, yeniden delik deşik edilen sınırları gündemden düşmemeli. Tıpkı iktidarın parlak olmayan radikal İslamcı sicili gibi.

DEMOGRAFİ TARTIŞMASI

AKP ve Saray rejimi, ümmetin kurtarıcısı rolü ile sempati yaratıp, sığınmacıları konsülde etme fikrini hep köşede tuttu. “Kullanılacaklar mı?” diye sormak için geç. Avrupa ve Türkiye arasındaki karşılıklı tavizlerde çoktan kullanıldılar. Demografiyi değişime tartışması da boş değil. Maraş, Terolar’daki Alevi bölgesine muhalif Suriyelilere kamp yapmak gibi ısrarlar bunu somutlaştırdı.

ABD’YE TAVİZLER

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mülteci kartını rejimini tahkim etmekte joker yaptı, Türkiye Avrupa’nın ileri karakoluna döndü. Kim bilir hangi tavizler karşılığında, ‘yeni joker olan Afganistan sorununu’ ABD’ye karşı saklıyor. İran’ı koridor olarak kullanan Afganlar Türkiye’ye giriyor.

GÖÇ SÜRER

Günlük bin 500 civarı. Sayıyı Afganistan’daki 3 ihtimal belirleyecek. ‘Taliban ve hükümet anlaşır’, ‘uzlaşma olmaz ve Taliban tüm Afganistan’ı ele geçirir’ ya da ‘radikaller ve karşıtları arasında bir iç savaş çıkar’. Her 3 koşulda da Taliban’ın etkisi artacağı için göç sürer.

Pakistan daha fazla Afgan mülteci istemediğini, sınırları kapatacağını söylüyor. ‘Koridor yapılan İran’ ve Türkiye arasında nasıl bir anlaşma bile olduğu bilinmiyor. Bu kaygılar varken, meseleyi tek yerden görmek, havanda su dövmek ile eşit. “Mülteciler gitsin” demek yerine, Türkiye’yi felaketin kıyısına sürükleyen ittifakı tarihin çöplüğüne gönderebilmek tek çözüm!