Sinop Nükleer Santralı'na ilişkin ÇED raporuna karşı açılan davanın karar duruşması öncesi açıklama yapan Sinop Nükleer Karşıtı Platformu, "Sinop NS’ye ilişkin hukuksuz süreç sonlandırılana kadar mücadelemizden asla vazgeçmiyoruz; yaşamlarımıza, insanlığın varlığına, çocuklarımızın yarınlarına sahip çıkıyoruz" ifadelerini kullandı.

Sinop Nükleer Karşıtı Platformu: Sinop'ta nükleer santrala geçit vermeyeceğiz

Sinop Nükleer Karşıtı Platformu, Sinop Nükleer Santralı'na ilişkin ÇED raporuna karşı açılan davanın karar duruşması öncesi açıklama yaptı.

Açıklamada, duruşmanın 28 Mart'ta Samsun 2. ve 3. İdare mahkemelerinde görüleceği bildirildi.

"Sinop Nükleer Santralı ÇED Raporu'nun bilirkişilerce yetersiz bulunduğu" belirtilen açıklamada, "Bilirkişilerce hazırlanan raporda, nükleer atıklara ilişkin bir çözümün sunulmadığı, santralda yer seçiminin hatalı olduğu ve herhangi bir kaza durumunda tahliye işlemlerinin yapılamasının güçlüğü ortaya konmuştur" denildi.

"Sinop NS’ye ilişkin hukuksuz süreç sonlandırılana kadar mücadelemizden asla vazgeçmiyoruz; yaşamlarımıza, insanlığın varlığına, çocuklarımızın yarınlarına sahip çıkıyoruz" denilen açıklamada, "Tüm nükleer karşıtlarını, yaşam savunucularını; 28 Mart 2022 tarihinde saat 10:00’da Samsun İdare Mahkemesi’nde açtığımız davanın karar duruşmasında aramızda görmek istiyoruz" ifadeleri kullanıldı.

Yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

"Sinop’ta kurulması planlanan, Sinop Nükleer Santralı (NS), Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna karşı açılan davanın tarihi karar duruşması, 28 Mart 2022 tarihinde Samsun 2. ve 3. İdare mahkemelerinde görülecektir.

Sinop Nükleer Santralı bilindiği üzere; Sinop Merkeze bağlı Abalı Köyü İnceburun mevkiinde bir kamu kuruluşu olan Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ)’nin kamusal denetimden kaçınmak üzere Jersey Adasında kurduğu EUAS International tarafından yapılması planlanmaktadır.

Sinop Nükleer Santralı için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 6 Şubat 2018’de Sinop Üniversitesi Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli’nde halksız ÇED halkın katılım toplantısı yapılmıştır. Sinop halkının bilgilendirme toplantısının yapılacağı salona girmeleri; TOMA’lar ve biber gazları ile önlenerek tek taraflı yanlı bir rapor hazırlanmıştır.

Sinop Nükleer Santralını üstlenen Japon Mitsubishi Şirkti ve Japon Hükümeti Mayıs 2018’de maliyet artışlarını gerekçe göstererek projeden çekilmiştir. Nükleer santralı inşa edecek şirketin projeden çekilmesine ve uluslararası geçerliliği olan bir anlaşmanın ortadan kalkmasına rağmen, yapımcısı yani sahibi olmayan bir proje için 11 Eylül 2020 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB), Sinop Nükleer Santralı Nihai ÇED Raporunu kabul etmiştir.

Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Bileşenleri olarak bizlerin yanı sıra, Sinoplu vatandaşlar, Sinop ve Ayancık Belediyeleri, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), KESK, TEMA Vakfı ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ile birlikte Bakanlığın hukuksuz ÇED uygulamasına karşı, 2 Ekim 2020 tarihinde yargı yoluna başvurulmuştur.

Samsun 2. ve 3. Bölge idare mahkemelerinde Sinop Nükleer Santralı ÇED İptali talebiyle açtığımız davalar için mahkeme tarafından 15 bilim insanından oluşan Bilirkişi Kurulu ataması yapılmış, bilirkişiler tarafından yapılan değerlendirme sonucunda da 250 sayfadan oluşan bir rapor hazırlanmıştır.

Sinop Nükleer Santralı ÇED Raporu Bilirkişilerce Yetersiz Bulundu.

Bilirkişilerce hazırlanan raporda, nükleer atıklara ilişkin bir çözümün sunulmadığı, santralda yer seçiminin hatalı olduğu ve herhangi bir kaza durumunda tahliye işlemlerinin yapılamasının güçlüğü ortaya konmuştur.

Raporda, Japon hükümetinin anlaşmadan çekildiği, İnceburun bölgesinde 480 bin ağacın mevzuata aykırı ve izinsiz olarak kesildiği, ayrıca kesilen ağaçların köklerinin de söküldüğüne, flora ve yaban hayatının korunması, Halk sağlığı, iş sağlığı ve güvenliği açısından ÇED olumlu kararının bilimsel esaslara ve mevzuata uygun olmadığına;

Nükleer Santralın kurulacağı bölgede, deprem, heyelan ve tsunami çalışmalarının yapılmadığının altı çizerek, ön güvenlik raporu başta olmak üzere çok sayıda eksiklik olduğuna dikkat çekmişlerdir.

Raporun sonuç ve kanaat bölümünde bilirkişiler 24 ana başlıktan 18’inde, 102 alt başlıktan 90’ında olumsuz görüş bildirmiş ve Nihai ÇED raporunun bu anlamda kabul edilemez olduğunu gözler önüne sermişlerdir.

Nükleer Santral karşıtlarının itiraz ettiği konularda verilen mücadelenin haklılığı bir kez daha bilirkişi raporuyla doğrulanmıştır.

Rusya Ukrayna Savaşında Nükleer Santrallar İnsanlığı Tehdit Ediyor

Çernobil ve Fukuşima’da yaşanan felaketlerin ardından, şimdi de Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşla birlikte nükleer santralların güvenliği konusu yeniden sorgulanmaya başlanılmıştır.

Tüm dünyanın gözleri önünde Ukrayna Zaporijya Nükleer Santralına Rusya tarafından yapılan saldırı, nükleer santralların nasıl etkili bir silaha dönüşerek tehdit unsuru olarak kullanılabileceğini açıkça ortaya koymuştur. Savaşın ilerleyen günlerinde de Rus Ordusunun saldırısıyla Çernobil Nükleer Santralında veri akışı durmuştur. Santralın güvenlik sistemine elektrik verilmediğinin duyurulması, nükleer santralların barındırdığı tehlike potansiyelini yeniden gündeme taşımıştır. Bu savaşla, nükleer santralların tüm insanlık için oluşturacağı tehlikenin bir kez daha farkına varılmış, nükleer santralların hedefe konması ihtimali tüm dünyada büyük korku yaratmıştır.

Ülkemizde ise siyasi iktidar nükleer lobilerin ve enerji baronlarının da desteğiyle “yerli, milli ve temiz enerji”, “enerji maliyetlerin düşürülmesi, dışa bağımlılığın sona ermesi” gibi gerçek dışı söylemlerle kamuoyunu yanıltmaya devam ediyor.

Uluslararası nükleer santral yapım kurallarına göre nükleer santral yapım denetimlerinin yetkin, bağımsız kuruluşlar tarafından yapılması gerçeğine aykırı olarak siyasi iktidar gerekli denetim süreçlerini oluşturmadan Mersin’de Akkuyu Nükleer Santralı inşaatına başlamıştır. Denetim yetkisini ise Türkiye Atom Enerjisi Kurumunu (TAEK) kapatarak Anayasaya aykırı olarak kurduğu, Nükleer Denetleme Kurumuna (NDK) devretmiştir. Onlarca iş kazası ve cinayeti, temel zemininde meydana gelen çatlaklar, yıldırımdan korunma güvenliği bile olmayan denetimsiz inşaat süreciyle Akkuyu Nükleer Santralı büyük bir hızla devam etmektedir.

Anayasa Mahkemesi’nin kararına aykırı olarak TBMM’den geçirilen ve 8 Mart 2022 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 7381 Sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu ile Nükleer santral inşa eden ve işletecek olan uluslararası şirketler her tür sorumluluktan kurtarılmıştır. Bu kanun bizim için nükleer mevzuat felaketidir.

Nükleer Santrallar Yeni Elektrik Zamları Demektir.

NKP Bileşenleri olarak bizler, son elektrik zamlarının enerji baronlarına sermaye aktarmak amacıyla yapılan planlı işler olduğunu biliyoruz. Siyasi iktidarın bizleri daha da yoksullaştırma pahasına, ABD Doları üzerinden piyasasının çok üzerinde 15-20 yıl alım garantileri ile sürdürmeye çalıştığı nükleer santral projelerinin enerji baronlarına sermaye aktarımının önemli bir parçası olduğunu da biliyoruz.

En son zamlarla ilk kademe mesken abonelerinin faturasındaki enerji bedeli kilovatsaat başına 79,6 kuruş, güncel kur değer ile 5,4 $cet iken, Akkuyu Nükleer santralının üreteceği elektriğin kilovatsaati en az 12,3 $cent olarak belirlenmiş ve 15 yıl alım garantisi verilmiştr.

Bizim 1 kuruşluk bir elektrik zammına bile yerimiz ve tahammülümüz kalmamışken, şimdikinden 2,5 kat pahalı bir elektrik faturasını asla kabul etmeyeceğiz.

Acilen Akkuyu NS inşaatının durdurulmasını, Sinop NS projesinin derhal iptal edilmesini, anayasaya aykırı olarak kurulan NDK’nın kapatılmasını istiyoruz. Bu projeler için ayrılan kamusal kaynakların halkın ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmasını; eğitim, bilim ve enerji verimliliğine yatırım yapılmasını talep ediyoruz.

Sinop NS’ye ilişkin hukuksuz süreç sonlandırılana kadar mücadelemizden asla vazgeçmiyoruz; yaşamlarımıza, insanlığın varlığına, çocuklarımızın yarınlarına sahip çıkıyoruz.

Tüm nükleer karşıtlarını, yaşam savunucularını; 28 Mart 2022 tarihinde saat 10:00’da Samsun İdare Mahkemesi’nde açtığımız davanın karar duruşmasında aramızda görmek istiyor, ülkemizin geleceği adına haklı mücadelemize destek olmaya çağırıyoruz.

Nükleere İNAT Yaşasın Hayır!"