Sinyor Terim’in Roma seferi

İnsanların kendi koşullarına göre belirledikleri stratejiler, aynı zamanda o kişinin yapısını da ortaya koyuyor.

Terim stratejilerini genellikle görünen için değil de, kafasının arkasındaki hedefe ulaşmak için belirliyor.

Roma seferi de bu amaca uygun belirlenmiş bir stratejidir.

Öncelikle neden böyle bir sefere çıkma ihtiyacı hissettiğine bakmak lazım.

Olay tabii ki Milli Takım ile ilgili sıkıntılardan kaynaklanıyor. Avrupa Kupası’ndaki başarısızlıkla başlayan gerginlik, Arda ve diğer arkadaşlarının Milli Takıma çağrılmamasıyla ayyuka çıktı. Avrupa Kupası’ndaki başarısızlık bir şekilde tolere edildi edilmesine de, grup çatışması Sinyor’u hırpaladı.

Siyasi erkin inisiyatifi altında futbol şekillendiğinde bu tercihler kaçınılmaz olur! Ve tercihler karşında haliyle boyun kıldan ince hale gelir.

Kadroya almadığı oyuncuları tekrar alması tabii Sinyor için ciddi prestij kaybına neden oldu. Hamle alışkanlıkları bu dönem tutmadı. Eskiden belki tutuyordu ama koşullar ve jenerasyon değişiklikleri bazen koşulların kişinin elinden kaçmasına neden olabiliyor. Bunun en önemli nedeni, entelektüel olarak yeni nesli karşılama zafiyeti ve başkentte iş bitirme alışkanlıklarıdır.

Teknik direktör olarak sabit tutum ve kenarda ‘Kutsal Abi’ figürüyle maçı yönetmenin artık bir karşılığının kalmaması da, Sinyor’u oldukça etkiledi.

Anakara ile aranın soğuması tabii belirleyici oluyor. En önemli belirtisi, çok yakın çalışma arkadaşı olan (Tıptan futbola terfi olan) Prof. Dr. Bülent Bayraktar’ın İstanbul Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi dekanlığındaki görevinden alınmasıdır.

Süreç böyle işleyince, haliyle aldığı ücreti koruyacak şekilde ve devamlılığı olan koşulları yaratmak kaçınılmaz oluyor. İşte Roma seferi bu stratejinin bir parçası olarak devreye girdi. Tabii burada hedef Roma değil o bir geçiş pozisyonunun argümanıdır.

Önce Fiorentina ortaya çıktı ve gazete haberleriyle mesaj verilerek bir algı sürecini devreye soktu. Arkasından Roma süreci ve orada mesajlar vererek İtalya spor kamuoyunun sempatisini kazanmak için, Roma’nın UEFA Kupası’nı kazanması temennisinde bulundu. Burada Beşiktaş ile bir tasarruf yapacak durumu olmadığı için, çok rahat bunu söyleyebildi.

Tabii İtalya’dan ayrılışında, Fiorentina Başkanı Cecchi Gori ile yaşadıkları ve takımın dördüncü kümeye kadar düşüş süreci var ki sol eğilimli bir şehrin insanlarının tepkilerini kullanmaya kalkışması, Gecci Gori’nin istifasına neden olmuştu. Diğer önemli husus ise Milan’dayken Torino maçı sonrası, maçı 1-0 kaybettikleri halde, Terim, Mehmet Ağar, Cavit Çağlar ve Çağlar’ın özel uçağıyla Torino’dan İstanbul’a gelmesiydi. Çünkü Galliani ertesi gün yaptığı açıklamada “Milan takımı tarihinde ilk defa bir deplasmandan hocasız olarak Milano’ya döndü” diye, açıklama yapmıştı ve bu açıklamadan sonra Terim’in görevine son vermiştiler. Bunların unutulması mümkün değil.

Neyse Sinyor’un seferine devam edelim…

Romanın gönlünü fethederek İtalya’ya mesaj vermesi, bir kapı aralığı aramak içindir. Bu kapı aralığının İtalya’da olamayacağını Sinyor çok iyi biliyor. Elindeki tek kapı Galatasaray.

Mesajın en önemli yeri de Galatasaray, fakat orada finans problemi büyük olduğu için ki Terim buna da olumsuz katkısı büyük olmasına rağmen, isteyeceği parayı almadan anlaşma ortamı sağlanmasına izin vermez.

Galatasaray’a mesaj vermek ve panik yaratmak için bu hamlelere devam edecektir. Hani, “Bakın, ben gidiyorum” denecek bir ortam yaratmanın çabasında.

Yarın Çin çıkar, Japonya çıkar, Rusya çıkar sürekli bir şeylerin adı geçip duracaktır.

Milli Takımın alacağı mağlubiyetle sürecin aleyhine işleyeceğinin farkında olduğu için, süreci lehine çevirecek ortam yaratmaktan başka çaresi yok. Çünkü bu büyüklükte bir parayı kazanacağı başka bir ortam bulması oldukça güç. Bu kadar büyük meblağların ödendiği ülkemizdeki belirleyici unsur, siyasi erkin futbolu kontrol etmesidir.

Tabii siyasi erk ile ters düşüldüğünde de bunu kaybetme riskinin de her zaman olacağı kaçınılmazdır. Çünkü artık futbolcuların, menajerlerin, başkanların bu süreç içindeki ilişkileri konumlarını belirliyor.

Beşiktaşlıların alınganlık göstermesine gerek yok bence. Süreç Sinyor için farklı işliyor çünkü. O açıklamayı yaparken Beşiktaş’ın Avrupa Ligi’nde oynadığının aklının ucundan bile geçmesi oldukça güç.

Sinyor kendisi için çıkış arıyor.

Zor durum…