AKP’nin kamu malına zarar verme çılgınlığında bu kez sıra Göztepe Parkı’na geldi. Göztepe 60. Yıl Parkı, nam-ı diğer Gül Bahçesi yıkılıyor. Sebep bu kez topçu kışlası dikilecek olması değil; daha modern görünümlü bir bahane var: Parkın oradan metro geçecekmiş!

Sıra geldi Göztepe Parkı’na!

FERİT BURAK AYDAR

Övünecek hiçbir şey bulamadığından payitahtını fethetmiş olmayı 1453 pare kamyon dolaştırarak kutlayan bir kafadan bahsediyoruz. Yeşili katlettikçe mutlu olan, beton döktükçe zevklenip palazlanan tuhaf bir kütle bu. “Eski Türkiye küçük bir grubun elitizmiyle yönetiliyordu” diye bağıra bağıra, eskisinden bin beter bir “adamlar” azınlığıyla kakistokrasi kurdular. Ve önlerinde hiçbir hukuk sistemi olmadığından, dilediklerini diledikleri gibi yıkıyorlar.

AKP’nin kamu malına zarar verme çılgınlığında bu kez sıra Göztepe Parkı’na geldi. Göztepe 60. Yıl Parkı, nam-ı diğer Gül Bahçesi yıkılıyor. Sebep bu kez topçu kışlası dikilecek olması değil; daha modern görünümlü bir bahane var: Parkın oradan metro geçecekmiş! 2013’te ODTÜ arazisinden ağaçların sökülmesi sırasında, “Yol için gerekirse cami yıkarız” diyen zihniyet, şimdi metro için, Bağdat Caddesi’nin üzerinde yer alan bu güzelim parkı yıkıyor. Parkın içinde bir biyolojik gölet olmasının yanı sıra, Türkiye’nin en önemli tenis tesislerinden biri yer alıyor. Yıllardır Uluslararası Lale Kupası’na ev sahipliği yapan parkta daha iki ay önce Başak Eraydın harikulade bir atmosferde kupa kaldırdı. Takdir yıkımla oldu! Güya kortlar inşaatın ardından yeniden kondurulacakmış, duyun da inanmayın!

Parkın yıkılmasının arkasında kasıt olduğundan bölge sakinleri ve parkın müdavimleri olarak hiçbirimizin şüphesi yok. Dertleri gerçekten toplu taşımayı kolaylaştırmak olsaydı, yıllardır rant için bekletilen Haydarpaşa’daki banliyö tren seferlerini hizmete açarlardı. Kimse kimseyi kandırmasın, bunun “hizmet” götürmekle falan alakası yok – bunların diğer çeşidi de “hizmet” diyip duruyordu, gördük ne olduğunu. Mesele bir yandan betonla rant elde etmekken, diğer yandan belli bir yaşam tarzına müdahale etmek, daha doğrusu bunu yok etmek.

Sağlamasını yapmak için çok uzağa gitmeye gerek yok. Atatürk Kültür Merkezi’ni de eskisinden katbekat daha güzel yapacaklardı, ne oldu? Keza İstiklâl Caddesi’nin ve Taksim’in hâli ortada. Her gün iş sebebiyle oraya gitmek zorunda kalan biri olarak, rezillikte sınır tanımadıklarını ve “koskoca Taksim”i günbegün daha da mahvettiklerini gözlemleyebiliyorum. Zaten artık işi olmayan kimse gitmiyor, giden de yandaş esnafın düştüğü perişan hâli gözlemler ancak. AKM’nin, Emek Sineması’nın kapatılmasıyla vb. seküler, modern yaşam tarzına müdahale hızlandı, Gezi Parkı’yla tepe noktasına çıktı. Sonra bunların ardı arkası gelmedi. Validebağ Korusu, kimsenin kullanmadığı Üçüncü Köprü için ağaç katliamı, Karadeniz’de “Yeşil Yol” talanı, Katarlı kodamanlara lüks rezidanslar için yaktırılan ormanlar, zeytinlikler…

Sıranın Göztepe Parkı’na gelmesinin başka siyasi saikleri de var. Bağdat Caddesi üzerinde bulunan bir parktan bahsediyoruz ve Cadde her zaman AKP karşıtı eylemlere ev sahipliği yapıyor. Nasıl ki Avrupa yakasındaki grev ve eylemlerde kalkış noktalarından biri olan Çapa ve Cerrahpaşa hastaneleri farklı şekillerde cezalandırılıyorsa, benzer şekilde bu bölgeyi de metroyla girip insansızlaştırmak istiyorlar. “Taksim’de 1 Mayıs kutlanmaz, büyük çukurlar var” yalanını unutmadık. Şimdi de çukuruyla şantiyesiyle Bağdat Caddesi’ni insansızlaştıracaklar.

Mesele “Cadde” civarındaki elit bir azınlığın gittiği park meselesi değil, pekâlâ bir hayat memat meselesi. Nasıl ki tepki göstererek zeytinliklere saldırıyı şimdilik püskürttüysek, bunu ve diğer saldırıları da adresine geri postalayabiliriz. Yeter ki kabullenmeyip ses çıkartalım.