Bazı insanlar vardır, normalde gayet sakindirler.

Bazı insanlar vardır, normalde gayet sakindirler.

Ne zaman ki bir hastaneye gider; bir beyaz önlüklüyle karşılaşırlar…

Bünyelerini kontrol edilemez bir huzursuzluk kaplar, yüzlerini al basar, kalp atışları hızlanır, tansiyonları yükselir.

Tıpta “Beyaz Önlük Sendromu” deriz.

İleri vakalarda kişi doktorlardan, sağlıkçılardan kaçmaya başlar.

AKP Hükümeti de bir süredir aynı dertten muzdarip görünüyor.

***

“Sözde Tam Gün”ü de düzenleyen 650 sayılı KHK, Bakanlar Kurulu’nda 8 Ağustos günü kararlaştırılmıştı aslında.

Ancak, yayınlanması için dokuz günlük Şeker Bayramı tatilinin arifesi, 26 Ağustos 2011 beklendi.

Hükümet, Sağlık Bakanlığı Ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında 663 sayılı KHK’yı da, 11 Ekim günü kararlaştırmış.

Resmi Gazetede yayınlanma tarihi ise yirmi iki gün sonra, 2 Kasım Çarşamba gece yarısı.

Belli ki…

Beyaz önlüklülerden gelecek tepkileri önlemek, en azından geciktirmek için tam yirmi iki gün bekletmişler.

***

Ecele faydası olmasa da bu beyaz önlük korkusunun pek de temelsiz olmadığı anlaşıldı geçen hafta sonu.

Hazırlıkları, beş günlük bayram tatili de dahil hepi topu yedi güne sığdırılan Türkiye (Büyük) Hekim Meclisi’ne yaklaşık dört yüz elli doktor katıldı.

TTB Başkanı Eriş Bilaloğlu açılış konuşmasının sonunda Salim Uslu’ya gönderme yapıp…

Burada İdare Amiri yoktur… Kimse, kürsüde konuşan kimsenin sözünü kesmez… İteleyip kakalamaz dedikten sonra…

Divan Başkanlığı görevi bana düştü.

Sayın konuşmacı gündemin dışına çıkmayalım, süreniz doldu toparlar mısınız lütfen gibi müdahalelerde bulunmadan toplantı yönetmek…

Bir nevi “İçindeki Salim Uslu’yu Durdur” seansı oldu benim için.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Genel Kurulu’ndan kaçırılan 663 sayılı KHK Türkiye (Büyük) Hekim Meclisi’nin Genel Kurulu’nda ayrıntılı olarak görüşülüp oylandı ve oy birliğiyle reddedilerek yok hükmünde olduğuna karar verildi.

***

 KHK’ya inat, hekimlik mesleğinin toplum ve birey yararına uygulanmasından hiçbir koşul altında vazgeçilemeyeceği…

İllerde Hekim Meclisleri’nin hızla kurulması…

KHK’nın getirdiği/(götürdüğü) olumsuzlukların hazırlanacak broşürler, bildiriler, afişlerle yaygın olarak topluma anlatılması…

Mücadelenin sadece işyerleriyle sınırlı kalmayıp, alanlara, meydanlara, sokaklara taşınması…

Bütün toplumu kapsayacak bir Birleşik Mücadele Programı’nın bir an önce oluşturulması gibi bir dizi görüş ve önerinin yanı sıra...

En dikkat çekici olanı…

Hemen bütün katılımcıların…

Bir gün değil iki gün değil (blöf hiç değil), daha önceleri sağlık alanında imkânsız görülen bir eylem biçimi…

Süresiz G(ö)REV konusunda hemfikir olmalarıydı.

***

Türkiye (Büyük) Hekim Meclisi, 12 Kasım toplantısıyla…

Sağlık hakkı mücadelesinin yeni dönemine, doğal olarak mütevazı ve fakat hızlı ve önemli bir giriş yapmış oldu.

Meclis’in, Meclis’lerin çok daha genişlemesi…

Öncelikle de Türkiye (Büyük) Sağlıkçılar Meclisi’nin bir an önce oluşturulması gerekiyor.

Güzel bir tesadüf…

Bu hafta da Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 3. Ulusal Kongresi toplanıyor Ankara’da.

Hekimler, hemşireler, ebeler, diş hekimleri, eczacılar, radyoloji teknisyenleri, diyetisyenler, taşeron sağlık işçileri hep bir arada olacak.

Boşuna dememişler iyi olacak hastanın doktor ayağına gelir diye.