Geçen Pazar maçların ardından gece geç vakit yayınlanan iki sözde spor programından birini izliyorum.

Geçen Pazar maçların ardından gece geç vakit yayınlanan iki sözde spor programından birini izliyorum. Biliyorum, ¨Eh be birader, o programları izliyorsan müstehaksın¨  diyeceksiniz, haklısınız ama ne yapayım kendime engel olamıyor ve o iki programa da göz atıyorum.

Neler neler! Akıl sağlığına zarar. Hepsi birden Carvalhal’ın derhal gönderilmesi gerektiğini söylüyor. Beşiktaş yorumcusu arkadaş bir Portekizli’ye ayar veriyor, bir Guti’ye. ¨Ağzınla iç¨ diyor, Guti’ye. ¨Biri bu arkadaşı AMATEM’e, alkol tedavisine göndersin¨ diyor.

Adam asıp kesen, ilk haftadan teknik direktör infaz eden bu arkadaşların her bir yanından klişeler dökülüyor. Bin yıldır dinlediğimiz, dünyanın en saçma klişelerini üzerimize boca edip duruyorlar. Sıfır bilgi, sıfır yaratcılık, sıfır merak, sıfır özen.

Beşiktaş yorumcusu kariyerini canlı yayında öğrendiği teknik direktörün daha önce çalıştığı  takımların hiçbirini duymadığını söylerken aslında bundan utanması gerektiğini aklına bile getirmiyor.

Bu programın bir başka kanaldaki muadilinde durum farklı mı sanki! Aynı boş düşünceler, aynı boş cümlelerle dillendiriliyor. Aynı klişeler ortalığa aynı vurdumduymazlıkla saçılıyor.

Bin yıldır televizyonlarda yaşanan bu saçmalığı buradan bir kez daha faş etmenin hiçbir işe yaramayacağını biliyorum. Fakat anlamadığım şu: Hani Sporda Şiddet Yasası’nı konuşuyoruz ya. Hani temiz futbol diye ahkam kesiyoruz ya. Hani şikeyle sonuna kadar mücadele edilmesini filan söylüyoruz ya. Hani kaliteli bir lig isteğiyle yana yakıla kaleme sarılıyoruz ya.

Bu programların, bu sözde yorumcuların vahşi üslupları kadar futbolda şiddeti yeniden üreten başka bir mecra yoktur. Bu cehalete göz yummak, bana olası her türlü şiddetin, şikenin kapısını aralamak gibi geliyor. Çünkü bu programlarda kendisine alan açan, kendisini yeniden üreten sıradan holiganizm, daha sonra başka bir zaviyeye sıçrıyor. İçimize, tribüne giriyor ve orada yuvalanıyor.

***

Beşiktaş-Bursa yeni sezonda deplasmana karşılıklı olarak taraftar götürmeme konusunda anlaşmış. Yıllardır iki takımın taraftarı birbirini bir kaşık suda boğmak için fırsat kolluyor ve biz nelerden bahsediyor, ne konuşuyoruz.

Futbolun hiçbir kurumu bu anlamsız kavgaya dur diyemiyor.

İki takım, sebeplerini bile unuttukları bir nedenle düşman oluyor, futbolda şiddeti bitirme vaadiyle hareket eden onlarca kurum bu manzara karşısında hiçbir şey yapamıyor.

Beşiktaş ve Bursaspor taraftarını  barıştıramayan, deplasmana misafir takım taraftarı götürülmesini sağlayamayan hiçbir kurum ve kuruluş bize temiz futbol ahkamı kesmesin.

İşte haber hemen önümüzde: Beşiktaş ve Bursaspor yeni sezonda deplasmanlara taraftar götürmeme konusunda anlaştı.

İşte bu utanç vesikası önümüzde duruyor!

Coğrafyasındaki ülkeler arasında barışı sağlama rolüne oynayan, akil ülke namzeti Türkiye’de bir avuç taraftarın barışmasını sağlayacak iktidara sahip tek bir kurum yok. Komik, daha doğrusu trajikomik değil mi?