“Yasak olacağı az çok bekleniyordu. Valilik sokağa çıkma yasağı ilan edince insanların çoğu kenti terk etti. Şehri top ve obüslerle vurmaya başladılar. Şehri terk edenler köylerine, başka şehirlerdeki tanıdıklarına gitti. Gidecek yeri olmayanlar çadır kurdular. Mahallelerin bazılarında hendek vardı. Hendek olan mahalleler tamamen yıkıldı. Hendek olmayan mahalleler de yıkıldı. Devlete ait olmayan tüm binalar hasarlı. Hasarlı olmayan binaların da kapıları kırılmış. Şehirdeki tüm evlere girilmiş, kapılar kırılmış ve arama yapılmış.”

“Diş Hastanesi’ne güvenlik güçleri yerleşti, orası tamamen karargâh oldu. Halen bu şekilde. Devlet Hastanesi boşaltıldı. Polisler ve diğer güvenlik güçleri için özel tedavi ekibi getirildi. Şehirde sağlık personeli kalmadı. Aile hekimlerini ve sağlık memurlarını Cizre’ye yolladılar. Hiç kimse sağlık hizmeti alamadı. Okullar karargâh haline getirildi. Öğrenim durdu. Öğretmenler gönderilmişti. Yasak kalkınca öğrenim başladı. Sekiz ay boyunca elektrik sadece güvenlik güçlerinin kullandığı yerlerde vardı. Su da öyle.”

“Yasağa bir iki ay kala Vali okulları kapattı. Eğitimciler olarak çok zorlandık. Aileleri başka yerlere taşınınca öğrenciler de taşındılar. Okulum 500 kişilik bir okuldu. Öğrenci sayısı 300’e düştü. Her öğrencinin başka bir okula kaydolacak durumu yoktu. Bir 2. sınıf öğrencim var mesela, geçen sene hiç eğitim alamadı. Ben de mülteci konumunda kaldım.”

“Beş, on bin civarı aile merkezde kalmıştı, bazıları gitmedi. Suyu, elektriği kesilenler gitmek zorunda kaldılar. Jeneratörlere bakacak kimse olmadığı için bir süre sonra elektrikler her yerde kesildi. Sokağa çıkma yasağının bu kadar süreceğini bilemedik.”

“Yasak bittikten iki gün sonra, ayın 16’sında kente döndük. Döndüğümüzde evimiz ağır hasarlıydı. Psikolojik sorunlar yaşadık. Ev yok, kalacak yer yok, eşya yok. Kiralık bir yer olsa bile eşya yok. Evimden eşyamı çıkarmak istedim. Bir iki tane ücretli genç buldum, eşyaların çıkartılmasına izin vermediler. Gençleri tartakladılar, hiçbir şey alamadık. Başını sokabilecek yer bulanlar şanslı. Bundan daha büyük şey yaşayabiliriz korkusuyla eşya almıyor, iş kuramıyoruz.”

“Çocuklarımız çok etkilendi. Resim çizerlerken tank, top, mermi, silah resmi çiziyorlar. İç dünyalarını anlayamıyoruz. Hayatları boyunca bu travmayı yaşayacaklar. Üç yaşındaki kızım dışarı çıkmak istemiyor. ‘Polis alır götürür’ diyor. Atlatabilmesi kolay değil. Onlara umut vermek istiyorum ama tek düşüncem onları korumak.”

“Sosyal hayatımız, ailelerimiz parçalandı. Altı nüfusuz, neredeyse altı şehre dağıldık, para yok… Çocuklarımızı değişik illere yolladık. Önce Batman sonra Cizre’ye gittik. Silopi’ye, Adana’ya gittik. Göçebe yaşadık, altı ev değiştirdik. Aile içi huzursuzluklar yaşadık. İşyerimiz sekiz ay boyunca çalışmadı. İflas etme eşiğindeyiz, kira ödeyemedik. Döndüğümde dükkânım paramparça idi, cam kalmamıştı, tavan mermi doluydu, mutfak gitmişti, tamamen hasarlıydı. Ailem dağılacaktı. Umutsuzuz…”

“Çadırlarda yaşayanlar uzun süre sağlık sorunlarıyla boğuştu. Gıda, su ihtiyacını belediye karşılamaya çalıştı. Devlet çadırları da yıktı bir süre sonra. Çadırlarda insani olmayan koşullarda yaşadılar, çocuklar ciddi derecede hastalandı. Tedavi ve sağlığa erişemediler. Çadırlara su belediye vasıtasıyla ulaştırıldı. Elektrik iptidai yollarla sağlandı. Destek, çok kısıtlı gıda olarak yapıldı ama yardım gelmedi. İnsanlar evlerine dönmek istiyordu ama dönecek evleri yoktu.”

“Bazı enkazların altından cenazeler çıkıyor, altı kişi çıkarıldı. Hâlâ cenazeler olduğu düşünülüyor. Tespitli ölü sayısı, gidip cenazelerini alan ailelerin bilgisine göre: 115 kişi öldürülmüş. Fakat henüz kesin bir sayı vermek mümkün değil.”

16 Ağustos 2015’te Şırnak merkezde valilikçe sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sekiz ay sonra, 14 Kasım 2016’dan itibaren sokağa çıkma yasağı, her gün sabah saat 05.00 ila akşam saat 22.00 arasında kaldırıldı. 8 Şubat 2017’de de yasağın saatleri 23.00-02.30 olarak değiştirildi. İHD, TİHV ve Diyarbakır Barosu’ndan bir heyet, yasağın yaklaşık 250 gün sürdüğü Şırnak’ta yaptıkları incelemeleri raporlaştırdı. Bu rapora göre; kent merkezi çatışmalar ve top atışları ile yıkıldı, Şırnaklılar kent civarında mülteci gibi yaşadı. Kentin yedi mahallesi yeryüzünden silindi. Diğer mahallelerde de yıkım devam ediyor. 14 Mart’tan 14 Kasım’a kadar yaklaşık 2 bin bina, 6 bin hane, bin işyeri yıkıldı. Yukarıdaki satırlar da, insan hakları savunucularına yaşadıklarını anlatan Şırnaklıların ifadelerinden.

Kendi memleketlerinde mülteci konumuna düşen Şırnaklılar, 16 Nisan Referandumu’nda nerede, nasıl oy kullanacak?