Yazla ilgili haberlerde en fazla kullanılan görsel ünlü ya da ünsüz bikinili kadınlar. Yine ünlülerin “eğlenceli” ilişkileri hakkında yapılan haberlerde de genel olarak özellikle ünlü kadınların bikinili fotoğraflarına yer veriliyor. Kuşkusuz olayın burası en azından bu yazıda beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren, bu haberlerde sıklıkla geçen ve kadın bedeninin sergilenmesine adeta zemin olan ve nedenmiş gibi gösterilen “fazla” ya da “aşırı” kilolar... Ölümleri, mülteci yaşamları, hak ihlallerini, aymazlığı, caniliği gözden kaçıran medyanın gözden kaçırmadığı aşırı kilolar.

Ancak “Fazla kiloları gözlerden kaçmayan” kişilerin ayrılık ya da birleşme haberlerinden ziyade bu cümlenin kendisi beni ilgilendiriyor. Fazla kilonun ne olduğunu merak ediyorum örneğin. Kilonun nereden itibaren fazla olduğunu ve onu fazla ya da aşırı kılanın ne olduğunu... Sağlıklı bir şekilde yaşayan ya da bedenini, sağlıksızlığı göze alacak şekilde kullananların kilolarına “fazla” ya da “aşırı” deme cüreti ve hadsizliğinin nedeninin ne olduğunu? Bunun nasıl bir ahmaklık olduğunu? Örneğin göbek bölgesindeki yağlanma, basenlerdeki “fazlalıklar”, neden terör listesine alınmış bir örgüt muamelesi görmekte? Neden görüldüğü yerde eleştirilmekte ve “koca koca haberler” onun üzerine kurulmakta? Bunun ötesinde bütün bunlar neden genel olarak kadın bedeni üzerinden inşa edilmekte?

Kuşkusuz kadın bedeninin hem “kullanım” hem de “değişim değeri” kapitalizm için oldukça fazla. Onun üzerine söz söylemek ise tam da bu haberler aracılığıyla mümkün olabilmekte. Bugün şişmanlık kriminalize edilmekte ve tıp yardımıyla da “sağlıklı olmayan” olarak kodlanarak bilginin sınırlarına hapsedilmekte. Kadın bedeni şişmanlığın dışlandığı ve bedenin uzuvlarının ayrı ayrı “mükemmelleştirildiği” bir bağlamda yeniden kadının dikkatine sunulmakta. “Mükemmel beden imgeleri kadını güzellik ve jimnastik salonlarına ve üzücü bir şekilde depresyona, nevroza, psikoza veya ölüme sürüklemektedir. Çoğu kadın anorexia ve blumia gibi yeme bozuklukları geliştirir. Kendi disformik vücutlarını aynada tanıyamazlar. Erkeklerin arzu ve gereksinimleri için yaşama peşinde koştuklarından kaderleri gerçek kendilerinden daimi olarak uzaklaşacaktır”.*

Bedenin idealize edilmesinin dışında, şişmanlığın, hemen her yerde, “sağlıksız olmakla” birlikte anıldığı da görülecektir. Google’a “şişmanlık” yazdığınızda karşısına çıkan ilk siteler zaten onun nasıl kodlandığına ilişkin gerekli veriyi sizlere sunacaktır (Tam da burada bilgi denilen şeyin nasıl hapsedici olduğunu da tespit ederek Foucault’ya bir selam göndermek yerinde olacaktır).

Şişmanlık hem sağlıksız olmaktır hem de her anıldığında kendisiyle birlikte bir çok hastalığı akıllara getirendir. Şişman olan sağlıksızdır. Şişman olan sağlıksız olmasa bile bir süre sonra sağlıksız olma ihtimali yüksektir. “Spor” ve “doğru beslenme” kaliteli ve şişmanlıktan arındırılmış yaşamın en önemli gerekenleridir. Az kalori alınmalı, spor yapılarak beden zinde tutulmalıdır. Bu nedenle ekranlar pespaye beslenme uzmanları ve kitabevleri beslenme ve diyet kitaplarıyla doludur. Estetik cerrahi ise bölgesel yağ aldırmalardan acı çektiren çeşitli operasyonlara kadar bir çok alanda, sırf bu yüzden hizmet vermektedir.

Şişmanlık kamusal alanda yalnızca tıbbi bir durum olarak kodlanmamış aynı zamanda ve tam da bu nedenle şişman insan tıbbın nesnesi olmaya indirgenmiştir. Genç şişman bir kadının çektiği amatör bir filmde Kadın gizli bir kamerayla dolaşıyor ve girdiği her ortamda kendisine yönelen bakışları kaydediyordu. Bakışlardaki şaşırma, garipseme, alaysı ifadelerin hepsi, tıpla birlikte işleyen iktidar ağının başarısını gösteriyordu. Şişman olan patolojik olan ya da patolojik olana yatkın olandır. Bugün el birliğiyle “norm” olan şişman olmayandır. Estetik olan çağın ideal bedenine yakın olandır. Şişman olmamak bir normdur. Şişman olmamak bir yaşam biçimidir. Şişman olmamak bir çok kötü şeyden uzak kalabilmenin ilk basamaklarındandır.

Oysa şişman olmak genetik ve hormonal bir sonuç olabileceği gibi kişisel bir tercih de olabilir. Şişman olmaktan memnun olmayanların ondan “kurtulma” istekleri de tercihtir, şişman olma halinden memnun olmanın kendisi de. Ancak ilki iktidarın yönlendirmesi altında şekillenir, ikincisi ona karşı...

Şişman olmak zamanla zayıflayabilmek için uğraşmanın yarattığı bir kaygı haline dönüşecektir. Şişman olmamaksa, şişman olma ihtimalini içerisinde barındıran bir kaygı haline...

Her iki hali de kaygı nedeni olarak üreten modern biyo-iktidar zaferlerini böyle kazanmaktadır.

Şişmanlık da, zayıflık da bedenin kullanma biçimleridir. Hepsi bu. O masum, light, yaz haberlerinde okuduklarımız da beden üzerinde duyduğumuz kaygıların hem nedeni hem de sonucudur. O haberler aslında masum yaz haberleridir. Ve her masum, tıpkı bu örnekte olduğu gibi, mutlaka zarar vericidir.

*Yasemin İnceoğlu, Altan Kar, Yeni Güzellik İkonları: İnsan Bedeninin Özgürlüğü mü, Mahkumiyeti mi? (Kadın ve Bedeni, Ayrıntı Yayınları)