Tartışılamaz (MHP) ve tartışılabilir (AKP) ayrışması karşısında hangi sistem diye sormak yerine, sistem yok ki saptaması, hukuki-fiili durum ikileminde “fiili durum” gerçekliğine daha uygun düşer. Yüzyıllık mirası anarak başlayalım. UZAK VE YAKIN TARİHLER… 1919, Kurtuluş’un en somut temellerinin Kongreler yoluyla atıldığı yıl. Sürecin söylem ve eylemde iki güçlü aracı var: Hukuk ve kurumsallaşma. Bu ikili, […]

Tartışılamaz (MHP) ve tartışılabilir (AKP) ayrışması karşısında hangi sistem diye sormak yerine, sistem yok ki saptaması, hukuki-fiili durum ikileminde “fiili durum” gerçekliğine daha uygun düşer. Yüzyıllık mirası anarak başlayalım.

UZAK VE YAKIN TARİHLER…

1919, Kurtuluş’un en somut temellerinin Kongreler yoluyla atıldığı yıl. Sürecin söylem ve eylemde iki güçlü aracı var: Hukuk ve kurumsallaşma. Bu ikili, şu üçlünün ürünü: Fikir, irade ve eylem. Özetle bu sözcükler, Büyük Millet Meclisi, Türkiye Devleti ve  Cumhuriyeti’nin doğuşu ve kuruluşunun anahtar beşlisi. Ya yakın tarihler? 2015: Bekleme odası/kitlesel katliamlar ve anayasa operasyonu

-“Parlamenter rejim bekleme odasına alındı” (CB Erdoğan, Mart 2015).

-7 Haziran seçimlerinde AK Parti, TBMM’deki çoğunluğunu ilk kez kaybetti. CHP ile hükümet görüşmeleri sürerken büyük kitlesel katliam eylemleri yayıldı. 20 Temmuz Suruç toplu katliamından 10 Ekim Ankara Garı Katliamı’na uzanan zincirleme saldırılar karşısında AK Parti’nin birincil hedefi, TBMM’de çoğunluğu yeniden elde etmek için çabalamak oldu. Anayasa’da madde 116’nın tanıdığı yetki kötüye kullanılarak Meclis feshedildi ve 1 Kasım’da seçimler yenilendi.

2016: Darbe girişimi/ OHAL ve Anayasa teklifi

15 Temmuz darbe girişimi: Kanlı darbe girişimi, başarılı ve kitlesel bir direnişle bastırıldı.

20 Temmuz OHAL ilanı: Olağan anayasal ve kamusal düzene dönüş için ilan edildi.

10 Aralık Anayasa değişikliği teklifi: Hükümet, anayasal düzene dönüşten çok yürürlükteki anayasal düzeni kaldırmak için mesai harcadı.

2017: Şaibeli halkoylaması/ parti genel başkanlığı ve HSK yapılandırması

Anayasa halkoylaması: OHAL sürecine, mühürsüz oylar nedeniyle sandık şaibesi eklendi.

-Cumhurbaşkanı,  parti genel başkanlığına döndü ve Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu istediği gibi yapılandırdı.

-AKP-MHP ittifakı, uyum yasaları yerine için seçim kanunu değişiklikleri yaptı.

2018: Tek adam yönetimine geçiş

-İttifak liderleri, seçimi 24 Hazirana aldı ve çifte seçim için tek sandık kuruldu.

– Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adını verdikleri halde, hükmetmeyi tek bir kişiye veren düzenleme ile yasama ve yargıyı da aynı kişinin güdümünü teyit eden bir geçiş yolu izlendi.

2019: Kişi yönetimin tartışılması, sorgulanması ve sonun başlangıcı

– MHP-AKP arasında, “tartıştırmam” ve “tartışılsın” ayrışması başladı.

– “Paralel yasama” doğdu: Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, yasamanınkinin üç katı düzenleme yaptı.

– Meclis ise araçsallaştırıldı: Saray, değiştirilen Anayasa  kurallarını bile gölgeledi.

Kısacası, 2017 Anayasa değişikliği ile getirilen kişi yönetiminin sürdürülemezliği, 27. Yasama meclisinin bir yıllık uygulaması ile teyit edildi. Bu görüş,  şu üçlü işlem dizisi ile test edilebilir:

-Genel yasama zaafı: Güdümlü yasama faaliyetinde, genel değil daha çok sınıfsal çıkarlar için mesai harcandı…

-Bütçe görüşmeleri, Saray gölgesini pekiştirdi.

-Kalkınma planında içerik ve usule ilişkin sorunlar da, sorgulama halkalarını genişletti. Özetle, “eşgüdüm içerisinde bulunan kurumlar bütünü” olarak sistem yokluğu, kişisel anayasa projesini teşhir etti.

SARAY GÜDÜMÜ VE DEMOKRATİK MUHALEFET

Bir yıllık uygulamada Saray güdümü hep görünür oldu. Toplam sayılarının yaklaşık 1/10’nun hazır bulunduğu Genel Kurul’da AK Parti vekilleri, toplumsal yararlar yerine Saray ve mukimini savunmak için yarıştı; fikirle değil sözle, ama daha çok el kaldırarak. Ne var ki, muhalefet, kendisinden beklenen başarımı gösteremedi; fikri ve eylemsel dayanışmasını TBMM’de hazır bulunarak sergileyemedi.

ÜÇLÜ YOL HARİTASI İÇİN İTİCİ  GÜÇLER

Demokratik sistem/rejime dönüş için yol haritası; doğru bilgi, yol temizliği ve anayasa hedefi ile çizilmeli. Bunun itici güçleri ise, tarihsel (1919 ruhu), toplumsal (yüzyıllık fikri, hukuki ve kurumsal kazanımlar) ve uluslararası (demokrasi mücadelesinde esinleyici işlev bilinci) şeklinde özetlenebilir.