Sivil toplum temsilcileri anlattı: Yeni seçim yasasına karşı hangi adımlar atılmalı?
Yeni seçim yasasıyla ilgili değerlendirme yapan sivil toplum temsilcileri, siyasi partilerin işbirliği yapmasının hayati olduğunu ifade ederek, “Ekonomik ve insan gücü olarak bir imece kültürü ile hareket etmeli, dayanışmalıdır” dedi.
Sercan MERİÇ
Cumhur İttifakı tarafından hazırlanan ve TBMM’de kabul edilen yeni seçim yasasıyla birlikte sandık güvenliğine ilişkin tartışmalar sürüyor. Seçim güvenliğinin nasıl sağlanabileceğine dair birçok sivil toplum kuruluşu ve siyasi partiler fikir alışverişinde bulunmayı sürdürüyor. Adil Seçim İçin Seçim Güvenliği Platformu’nda KESK adına yer alan İlhan Yiğit ile Oy ve Ötesi Yönetim Kurulu Başkanı Ertim Orkun, yeni yasayı ve yeni yasa karşısında atılması gereken adımları 5 maddede anlattı.
1-ADALETSİZLİK DERİNLEŞTİ
İlhan Yiğit: Bu seçim kanunu ile var olan adaletsizlik daha da derinleştiriliyor. 2018 yılı Raporu’nda yer alan Adil Seçim Matrisi ile yeni yasayı karşılaştırdık. 20 eşitsizlik alanında bir iyileştirme olmadığı gibi teklif, eşitsizlikleri daha da derinleştirmektedir. Teklif edilen hali ile demokratik bir seçimin gerçekleşmeyeceği, eşit siyasi mücadelelerin imkansız hale geleceği, kamu kaynaklarının kullanımında suiistimalin artacağı ortadadır. Baraj indiriliyor ama seçim çevrelerinde yeni ve daha yüksek barajlar konuluyor. Aslında tümüyle kaldırılması gerekirken seçim barajı yüzde 7’ye düşürülürken oy dağılımlarında ve milletvekilliği için oy hesaplamalarında tercih edilen D'hondt sistemiyle kimi illerde fiilen daha yüksek oranlı barajlar konulmuş oluyor. Düzenleme ile uygulamada birinci partiye yarayan sistem inşa edilerek “il barajları” kurulmuş olacak, halkın iradesine ipotek konularak, verdiği oylar hesaplamalarla dağılıma dahil edilmeyecek. Yeni yasayla birlikte azınlığın çoğunluk olma hakkı ortadan kaldırılmakta, çoğulculuk yerine çoğunluğun kendisini dayattığı bir sistem oluşacak. Böylece çok sayıda parti meclisten dışlanmış olacaktır.
Ertim Orkun: Hem yürürlükteki seçim yasası hem de önerilen yeni seçim yasası katılımcı demokrasi açısından yeterli değil. Temsiliyetin iki ayağı var. Birincisi mümkün olduğunca çok siyasi partinin seçime katılabilmesi ve mecliste temsil edilmesi. İkincisi de tüm vatandaşların sosyal, ekonomik, fiziksel şartlarından bağımsız seçme haklarını anayasaya uygun bir şekilde kullanabilmesi. Yeni seçim yasa tasarısı maalesef seçim barajını düzenlemesine rağmen ne siyasi partiler ne de seçmenler açısından katılımı artıracak bir yenilik sunmuyor.
2- SEÇİMLER YOKSULLARA KAPANACAK
İlhan Yiğit: Seçmen listeleri oluşturulurken son bir yılın bilgilerinin esas alınması yasayla öngörülmektedir; dolayısıyla bu düzenlemeyle seçmenin seçim dönemi kayıtlı olması gereken sandığına gidememe durumu ortaya çıkacak ve böylece yurttaşların oy kullanma hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Mevsimlik işçiler, öğrenciler, iki adreste kalanlar, evsizler, sığınma evinde kalanlar, tayinle yer değiştirenler, yıl içinde iş değişikliği nedeniyle adres değiştirenler başta olmak üzere hareket halindeki yurttaşların seçime katılmaları zorlaşmış olacaktır. Böylece seçimler yoksullara kapanacaktır.
3- TALİMATLI YARGI RİSKİ
İlhan Yiğit: İl ve İlçe Seçim Kurullar başkanları 1950’den bu yana başkanları en kıdemli hâkimlerden seçilirken bu kanuna göre birinci dereceden tüm hâkimlerin katıldığı kura sistemi ile iktidar son 5 yılda partilerinin il ve ilçe örgütlerinde görev yapan avukatları hâkim yaptığını düşündüğümüz seçim güvenliğini ortadan kaldırdığı bir sistemi önümüze koymaktadır. Talimatlı hale getirilmiş yargının hâkimlerinden oluşmuş il ve ilçe seçim kurulu oluşturmayı amaçlamaktadır.
4- YÜRÜTME YETKİSİ CUMHURBAŞKANI’NDA
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine Uyum” gerekçesi ile kanunun yürütülmesi yetkisi Cumhurbaşkanı’na veriliyor. Ek olarak kamu kaynaklarının kullanılmasına dair seçim yasaklarının Cumhurbaşkanı’nı kapsamaması adaletsizliği derinleştirecek önemli bir düzenlemedir. Geçen seçim dönemlerinde seçim yasakları çiğnenerek, sınırsızca ve fiilen kullanılan kamu kaynaklarına yasal kılıf oluşturuluyor.
Ertim Orkun: Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre partili olan Cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf olması, il ve ilçe seçim kurullarında hakimlerin görevlendirme usulündeki değişiklik gibi adilliği ve şeffaflığı sorgulamaya açık başka öneri maddeleri de tasarıda yer alıyor.
5- İTTİFAK ANLAYIŞINA AYKIRI
İlhan Yiğit: Sandık kurullarında yer alacak üyelerin görev aldığı partiden üye olma zorunluluğu ise mevcut seçim kanunundaki ittifak anlayışına aykırı bir durumu oluşturmaktadır. Bir seçim bölgesinde sandıkta görevlisi bulunmayan bir partinin görevlisi olarak başka partinin seçmeninin görev alması bu yasa ile ortadan kaldırılıyor. Bu seçim yasası seçime katılan partilerin kendi aralarındaki iş birliğini engellemeye yönelik olsa bile mevcuttaki yasanın ittifaklara imkan vermesinden hareketle birbirleriyle iş birliğini her düzeyde sürdürmesi gerektiğini düşünüyoruz ve öneriyoruz.
Ertim Orkun: Seçim öncesinde tüm Türkiye’de mümkün olduğunca çok vatandaşa ulaşarak, gönüllü müşahit organizasyonu yapacağız. Bu süreçte sekiz senelik tecrübemizin desteğiyle verdiğimiz eğitimlerde iddialıyız. Yüz yüze ve çevrimiçi olarak düzenleyeceğimiz eğitimler sadece Oy ve Ötesi gönüllülerine değil seçim gününde görev almak isteyen ya da sadece süreci, mevzuatı öğrenmek isteyen tüm vatandaşlarımıza açık olacak.
6- SOKAĞI ÖRGÜTLEYEN DAYANIŞMA ŞART
İlhan Yiğit: Seçim sürecinde siyasi partiler kendi aralarında dayanışma ve iş birliğine girmeli giderek bu iş birliğini güçlendirecek pratikler ortaya koymalıdır. Bu doğrultuda başta kendi aralarında veri paylaşımı olmak üzere ekonomik ve insan gücü olarak bir imece kültürü ile hareket etmeli, dayanışmalıdır. Seçmenlerin dahil olduğu bir yurttaş hareketi olarak örgütlenen bu dayanışma süreçleri, sokağı örgütleyen eylemlerden ortak mitingler yapmaya varan iş birlikleri oluşturulmalı. Sadece uyaran değil öneriler sunan, bu önerilerin hayata geçmesi doğrultusunda ısrar eden bir kararlılık sergileyeceğiz. Siyasi partilerimizin ortak iş yapmaları çok önemlidir. Bu konuda kolaylaştırıcı olacağız. Bunu siyasi partilerimiz başta olmak üzere örgütlü sivil toplum kuruluşları, özgür ve tarafsız medya ve tüm halkımızla birlikte başaracağımıza olan inancımız tamdır.
Ertim Orkun: Siyasi partilerin ilk ve temel görevi temsildir. Ancak temsil haklarını kullanırken özellikle seçim süreci gibi toplumsal gerginliklerin artabileceği zamanlarda temsil ettikleri vatandaşların ötesinde tüm kamuoyunu dikkate alarak kapsayıcı bir yaklaşım ile hareket etmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Seçim günü özelinde de seçim kanununun onlara verdiği tüm yetkileri kullanmalı, sürecin aktif katılımcısı ve gözlemcisi olabilecekleri tüm rolleri üstlenmeliler. Seçim sürecinin sonuna kadar sorumluluklarını yerine getirmeliler. Bunun için yasal mevzuata hâkim, sağduyulu teşkilatlanmalar büyük önem taşıyacaktır.