Urfa’da 16 yaşındaki çoban Muharrem Aksem 24 Mart’ta evden “Köpek bulmaya gideceğim” diyerek çıktı. Akşam eve dönmeyince babası karakola kayıp bildiriminde bulundu ve akrabalarıyla birlikte Muharrem’i aramaya başladılar. Cenazesi 22.00 sularında boş arazide bulundu. Şanlıurfa Barosu’ndan avukatların açıklamasına göre, vücudunda parçalanmış bölgeler ve şarapnel izi vardı, olay yeri barut kokuyordu. Komşuları, arazide polisin saat 18.00’e kadar atış talimi yaptığını duymuştu.

Şanlıurfa Valiliği iki gün sonra açıklama yaptı, bölgenin İl Emniyet Müdürlüğünce 2005 yılından beri resmi atış ve eğitim yeri olarak kullanıldığını kaydetti. Valilik ayrıca, olay günü Emniyet personelinin sabah saatlerinde eğitime başladığını, eğitimi tamamladıktan sonra saat 15:08’de atış alandan ayrıldıklarını, bunun da PTS kayıtları, güvenlik kameraları ve polis beyanlarından anlaşıldığını ifade etti. Muharrem’in olay günü 16:40 sıralarında arkadaşına cep telefonundan mesaj gönderdiği, 17:30’da da başka bir arkadaşıyla telefonla görüşme yaptığından hareketle, sorumlunun polis olamayacağını belirtti.
Olay geçen hafta gerçekleşti, tabii ki henüz bir otopsi raporu yok ama kesin olan bilgi, Muharrem’in bulunduğu yerin polislerin atış talimi alanı olduğu. Diğer bir bilgi ise o coğrafyada çok fazla atık mühimmat bulunduğu ve bundan önce de pek çok kez özellikle de çocukların ve çobanların bu mühimmatların patlamasıyla sakat kaldığı veya öldüğü…

Valilik de bu duruma işaret ederek Muharrem’in vücudunda mermi giriş çıkışının tespit edilmediğini, vücudunun değişik yerlerinde metal parçaları olduğunu, Muharrem’in arazide bulmuş olabileceği bir cismin infilak etmesi sonucunda hayatını kaybettiğinin değerlendirildiğini açıkladı. Yani Valilik aslında isim vermeden, patlayıcı etkisi yaratan mühimmatın askeri de olabileceğine dikkat çekti.

Ailenin avukatı ise bu acele açıklamaya karşı çıktı, Avukat Hatice Öz, otopsi raporu kesinleşmeden bir açıklama yapılmasının doğru olmadığını söyledi: “Bedeninde delik izleri olduğu net. Uzuvlarında kopmalar da var fakat bu kopmaların patlamaya, yaralanmaya dair mi olduğu yoksa hayvanın mı yediği belli değil. Muharrem’in cansız bedenine ulaştıklarında üzerinde tilki varmış, görgü tanıklarının ifadesine göre eli yokmuş. Kardeşi, Muharrem’in yüzünde is olduğunu aktardı. Muharrem’in ölümüne neyin neden olduğu henüz bilinmiyor. Biz ve savcılık bu konuda kesin konuşamazken, ‘Mermi izi yoktur’ demek yanlış.”

Ancak avukat Öz de daha önce mera olan atış talim alanının etrafında herhangi bir güvenlik önleminin olmadığını ve talim yapılan alanın dışında patlamamış cisimlere, olayın ertesi günü de rastlandığını ekledi.

Muharrem nasıl öldü, henüz bilmiyoruz. Bilmediğimiz başka bir şey de olay yeri incelemesi raporundaki mermi kovanı bilgisi. Bu raporla ölümün mermiden kaynaklanıp kaynaklanmadığı daha kesin tespit edilebilir.

Ama başka bir çoban çocuğun nasıl öldüğünü biliyoruz: 12 yaşındaki Ceylan Önkol, 28 Eylül 2009’da Diyarbakır, Lice’de koyun otlatırken bir patlama gerçekleşti. Annesi Ceylan’ın parçalarını eteklerine topladı. Soruşturmadaki tek işlem gizlilik kararı getirmek oldu. Zaten ardından da Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyadaki kanıt ve raporların faillerin tespiti için yetersiz olduğuna kanaat getirdi, dosyayı faili meçhul bırakmanın başka bir adı olan “daimi arama kararı” verdi.

2019 yılında da iki küçük çocuk aynı şekilde ölmüştü: Ovacık’ın Bilgeç köyü kırsalında 15 Temmuz 2019’da meydana gelen patlama sonucu 8 yaşındaki Ayaz ile 4 yaşındaki Nupelda Güloğlu kardeşler hayatını kaybetti.

Bu patlamalar, sağa sola atılan patlamamış mühimmat kadar kara mayını da kaynaklı. İnsan Hakları Derneği verilerine göre 1990-2002 yılları arasında 512 mayın patlaması sonucu 838 kişi hayatını kaybetti, 937 kişi yaralandı, 214’ü çocuk. Yine insan hakları örgütlerinin bölgedeki çalışmalarına ilişkin raporlarına göre, 2015-2017 yılları arasındaki patlamalarda 22 çocuk, 2018 yılında ise 5 çocuk yaşamını kaybetti, 48 çocuk yaralandı.

Muharrem, Ceylan, Ayaz, Nupelda ve bu şekilde ölen diğer çocuklar “sivil zayiat, ikincil zarar, tali hasar” statüsünde ve ailelerinden başka kimsenin umurunda değiller. Devran dönmedikçe de sadece yıllık raporlardaki birer rakam olacaklar.