AKP’nin Anayasa’da değişiklik önerisi için HDP’yi ziyaret etmesi günlerdir konuşuluyor. ‘Kim nasıl tavır aldı, kim destekledi kim karşı çıktı AKP içinde çatlak mı var?’ soruları aldı başını gitti. Devlet Bahçeli’nin yapacağı grup konuşmasına bu bağlamda tarihi gözü ile bakanlar bile çıktı. Bahçeli, Meclis çatısı altında yaptığı konuşmasında HDP ile görüşmenin doğal hatta doğru olduğunu söyleyerek kürsüden indi.

Her şeyden önce bu saatten sonra siyasette atılacak her adımın seçimle ilişkili olduğunu kabul ederek durumu anlamaya çalışmak gerekiyor. AKP’nin ziyareti de Bahçeli’nin konuya dair tutumu da bundan bağımsız değil.

Son yıllarda HDP’yi şeytanlaştıran, binlerce yöneticisinin tutuklayan, belediyelerine kayyum atayan iktidarın bir anda çizgi değiştirmesi mümkün olmadığına göre geriye seçim taktiğinden başka bir şey kalmıyor. Benzer bir süreç 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin hemen öncesinde yaşanmış İmralı’dan Öcalan mektubu gelirken Osman Öcalan da TRT’de boy göstermişti. Orada da ana hedef yaklaşan seçimlerde Kürt seçmenin kafasını karıştırmaktı.

AKP son 3 seçime kadar Kürt seçmenin yaklaşık yüzde 60’ına yakının oyunu alıyordu. Son araştırmalar bugün gelinen noktada desteğin yüzde 20’lere kadar düştüğünü gösteriyor. Seçmen davranışının kısa süre içinde yeniden kendi lehine döndüremeyeceğini bilen Erdoğan, üstelik daha önce denemiş ve başarılı olmamış bir yöntemi neden tekrar devreye sokar?

İki yanıt var. Birincisi mesele çok hassastır ve bir an önce sonuç almak istiyor. Durum öyle değil. Başörtüsü ile başlayan Anayasa tartışmasının çok aciliyeti yok. Erdoğan’ın kendisi de bu durumu tespit etti ve meseleyi çok uzatmayacağını belli etti.

İkinci neden bu hamle ile önümüzdeki günlerde atacağı yeni adımların zemini hazırlama çabası olabilir. Akla yatkın ihtimal de bu. O zaman bir başka soru gündeme geliyor, Erdoğan hangi adımları atacak ve HDP bu adımlara karşı ne yanıt verecek?

Seçimler yaklaştıkça Erdoğan sadece HDP değil ABD ve AB gibi konularda da benzer adımlar atabilir.

Son 20 yıl içinde girdiği seçimlerin bir bölümünde Batı’cı olurken bir bölümünde de Batı’ya karşıydı. Neredeyse aynı seçmenden oy aldı. Bu hamlelerin kendi seçmenin de çok büyük sorun yaratmayacağını düşünüyor. Bununa birlikte ziyaretle birlikte AKP içinde başlayan tartışma meselenin Erdoğan’ın düşündüğü kadar rahat olmadığını gösteriyor. Buna rağmen deneyecek, çünkü başka çaresi yok.

En önemli amaç hiç kuşku yok ki Kürt seçmenini tarafsız bir noktaya itmek. Yani 31 Mart’ta yapamadığını bu defa başarmak. Bu konuda MHP’yi de ikna etmişe benziyor. Yapılacak hamleler karşısında oradan da itiraz gelmeyecek. Ama Kürt seçmenini tarafsız noktaya itmek bugün 3 sene öncesinden çok daha zor. Üstelik HDP kanadından böyle bir eğilime dair hiçbir emare de yokken bu ihtimal yok denecek kadar küçük.

Erdoğan’ın seçim stratejisi netleşti. Bir yandan kendi seçmenini kilitleyecek hamleler yapacak (başörtüsü vb.) diğer yandan da seçimi ikinci tura taşımak için karşısındaki bloğu dağıtmaya çalışacak. O yüzden bu ve benzeri hamlelerden Cumhur’da dağılma beklemek çok doğru değil. Bahçeli seçimden umudunu kesmeden ittifak dağılmaz. Ama bu hamleler de gösteriyor ki Erdoğan çok zor durumda ve hala seçim sandığının anahtarı muhalefetin elinde.