Kazdağı Direnişçileri, Çanakkale merkezde düzenledikleri ele ele insan zinciri eylemini 9’uncu haftada da sürdürdüler

Siyanürlü altına karşı insan zinciri devam ediyor



EREN AŞNAZ / ÇANAKKALE

200 günü aşkın süredir çadırlı nöbete devam eden Kazdağı Direnişçileri, Çanakkale merkezde düzenledikleri ele ele insan zinciri eylemini 9’uncu haftada da sürdürdüler. Direnişçiler yaptıkları açıklamada, “Çanakkale halkı madenleri istemiyor. Sesimizi duyun, katliamı durdurun!” dediler.

Çanakkale’nin tek içme ve sulama havzası Atikhisar’da Kanadalı Altıncı Şirket Alamos Gold’un yerli iştiraki Doğu Biga Madencilik A.Ş. tarafından yapılmak istenen siyanürlü altın madenine karşı 200 günü aşkın süredir sürdürdükleri çadırlı nöbete devam eden Kazdağı direnişçileri, Çanakkale merkezde düzenledikleri el ele insan zinciri eylemine 9’uncu haftada devam ettiler. 15 Şubat Cumartesi günü İskele Meydanı’nda bir araya gelen direnişçilerin insan zinciri eylemine Çanakkale halkıda yoğun katılım sağladı. İskele kordonda düzenlenen eylemin ardından meydanda açıklama yapan direnişçiler, madenlerin doğaya verdiği zararları anlattılar. Açıklamalarında Bayramiç Kurşunlu’da ÇED olumlu raporu verilen feldispat madenini ile ilgili; “Bu maden açılırsa içme suları kirlenecek, toz gürültü ve erozyon yüzünden köylüler göç etmek zorunda kalacak” diyen direnişçiler; “Çanakkale halkı madenleri istemiyor. Sesimizi duyun, katliamı durdurun!” dediler.

“9’UNCU HAFTADA YİNE BURADAYIZ”

İnsan zinciri eylemi ardından İskele Meydanı’nda açıklama yapan doğa savunucuları; “Bugün el ele eylemimizin 9. haftasında yine buradayız. Eşi benzeri olmayan Kazdağları ekosisteminin bir parçası olan Kirazlı Balaban'da 205 gündür haykırıyoruz. Alamos Gold ve Doğu Biga, Kazdağlarını terk et! Sizin gittiğiniz gün siyanürle dolu havuzların yerinde hayat yeniden yeşerecek. Sizin gittiğiniz gün ceylanlar ve sincaplar yuvalarına geri dönecek. Sizin gittiğiniz gün tek içme su kaynağımız olan Atikhisar Barajı kurtulacak. Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın Yaşayan Gezegen raporuna göre 1970'ten bu yana sulak alanların yüzde 35'i, kirlilik, yapılaşma ve aşırı kullanım nedeniyle yok oldu. Bilim insanları kalan sulak alanların, iklim krizi ve yaşanacak kuraklık sebebiyle daha da azalacağını ön görüyor” dediler.

“ÇANAKKALE HALKINI DİNLEYİN, SUYUMUZU MADENE VERMEYİN”

Yetkililere seslenen yurttaşlar; “Çanakkale halkını dinleyin, suyumuzu madene vermeyin, suyumuzu siyanürle kirletmeyin! Madencilik faaliyetlerinin nelere sebep olabileceğini biliyoruz. Fatsa'dan, Uşak Eşme'den, Romanya'dan biliyoruz! Yıllardır siyanürle altın madenciliği yapılan Fatsa'da çeşmelerden akan sudaki arsenik değeri, normalin kat kat üstüne çıktı. 2006'da Uşak'ta bulunan altın madeninde şiddetli yağmur sonucu atmosfere hidrojen siyanür gazı salındı ve yüzlerce kişi zehirlendi. 2000 yılında Romanya'daki Baia Mare altın madeninde atık barajının çökmesiyle, orta ve doğu Avrupa'nın en büyük tatlı su felaketi yaşandı. Milyonlarca deniz canlısı öldü, 2 milyondan fazla insanın içme suyu zehirlendi. Birleşmiş Milletler Çevre Programı'na göre dünyada son 30 yılda 70'ten fazla ciddi atık maden barajı kazası yaşanmıştır. Bu kazalarda binden fazla insan hayatını kaybederken bir o kadarı yaralanmış, onlarca insan kaybolmuştur. Milyonlarca insan temiz içme suyuna ve sağlıklı gıdaya ulaşımda sıkıntı yaşamıştır” dediler.

“KÖYLÜLER GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALACAK”

Açıklamada son olarak; “Önümüzde bunca kötü örnek dururken bu faaliyetlerde ısrar etmek akıl dışıdır. Kazdağılarımız ardı arkası kesilmeden maden şirketlerine peşkeş çekiliyor. Neredeyse her köyün başında bir maden projesi var. Bayramiç Kurşunlu köyü halkı yıllardır köylerinde maden istemediklerini haykırıyorlar. Buna rağmen özel bir şirketin feldispat madenine ÇED olumlu kararı verildi. Bu maden açılırsa içme suları kirlenecek, toz gürültü ve erozyon yüzünden köylüler göç etmek zorunda kalacak. Çanakkale halkı madenleri istemiyor. Sesimizi duyun, katliamı durdurun!” ifadelerini kullandılar.