Halkın değişim talebinin parlama noktaları olarak öne çıkan uğrakları devrimci demokratik bir dönüşüme doğru geliştirecek, bağımsız bir halk gücü yaratmaya odaklanan siyaset etrafında toplumu birleştirmenin yolları aranmalı. İçinden geçtiğimiz kriz dönemi, farklı coğrafyalarda görülen örneklerinde de olduğu gibi, böyle bir hareketin gelişme imkânlarını ortaya koymaktadır

Siyasal İslama karşı alternatif bir güç oluşturmak mümkün

Toplum değişim istiyor! Gezi de 16 Nisan da bu dip dalgasının parlama anlarıydı. Siyasetin şimdi 2019’un çekim alanına girdiği dönemde muhalefet bu değişim talebinin sözcüsü, bu değişim talebinin öncüsü olabildiği ölçüde siyasal İslama karşı gerçek bir seçenek oluşturabilir.

• • •

AKP 2002’de toplumdaki birikmiş hoşnutsuzlukları arkasına alarak iktidara gelmişti. Şimdi ise durum tersine dönmüş, tepki 15 yıllık iktidarın yarattığı düzene karşıtlık içinde biçimleniyor. Siyasette de taşlar bu toplumsal birikimin içsel basıncı etrafında şekilleniyor. Erdoğan’ın 16 Nisan sonrasındaki Parti içi enerjiyi yükseltme girişimleri ile bir yandan da muhalefete yönelik kriminalize etme-baskı kurma çabaları bununla ilgili. AKP-MHP ittifakı –ve onunla bir koalisyon oluşturan tarikat-cemaat yapıları- bu dip dalgasına karşı mevcut durumu korumaya odaklanarak dincilik ve milliyetçilik duvarlarını yükseltmeye çalışılıyor.

• • •

Sağ kulvarda Saadet Partisi, 16 Nisan’daki konumlanmasını derinleştirerek yerini belirginleştirmeye çalışıyor. Kuşkusuz bu noktadaki dikkate değer en önemli hareketlenme Meral Akşener etrafındaki hareketin Partileşmeye doğru attığı adımlarla ilerliyor. MHP muhalifleri olmanın ötesinde girişim AKP karşısında yeni bir merkez siyaset oluşturma çabası olarak ifade ediliyor. Cumhuriyet’in kuruluş değerleriyle çatışmayan aynı zamanda siyasal İslamcılık’la da yoğrulmuş bir siyasetle tam da ifade ettiğimiz toplumsal değişim talebine sağdan yanıt verilmeye çalışılıyor. Akşener, MHP’nin büyük bölümünü arkasına alan aynı zamanda AKP tabanına hitap etme potansiyeline en azından CHP’den daha fazla sahip olması nedeniyle şimdiden siyasette yeni güç merkezi olarak öne çıkıyor. Kuşkusuz bu tür krizler de hem düzenin hem de toplumun seçenek arayışına –AKP’nin kuruluşunda da olduğu üzere- yanıt verecek girişimlerin ortaya çıkması doğal. Asıl üzerinde durulması gereken ise ilerici kesimler içinde bile Akşener hareketinin bir umut olarak görülebilmesi! Bu tersten seçeneksizlikten kaynaklanan derin bir umutsuzluğun ifadesinden başka bir şey değil!

Halkın değişim talebinin parlama noktaları olarak öne çıkan uğrakları devrimci demokratik bir dönüşüme doğru geliştirecek, bağımsız bir halk gücü yaratmaya odaklanan siyaset etrafında toplumu birleştirmenin yolları aranmalı. İçinden geçtiğimiz kriz dönemi, farklı coğrafyalarda görülen örneklerinde de olduğu gibi, böyle bir hareketin gelişme imkânlarını ortaya koymaktadır

Değişim umuduna soldan yanıt verilmeli

Muhalefet hareketinde HAYIR’da ve sonrasında Adalet Yürüyüşü ile kazanılan bir inisiyatif olmasına karşın politikasızlıktan kaynaklanan dağınıklık hali devam ediyor. Sağ-muhafazakâr bir karışımla AKP’ye karşı set oluşturma çabası yüzde 51’e odaklanan bir matematik açısından öne çıkarılırken, topluma AKP dışında bir seçenek sunabilme imkânını ortadan kaldırıyor. Sonunda siyaset AKP’nin başkanlık sistemi ile kurallarını belirlediği alana yeniden sıkışarak, toplumsal hareketlilik de burada biriktiriliyor. Bu şekilde topluma siyasal İslama karşı bir seçenek sunmak yerine, muhalefetin temel vaadi de muğlak bir normalleştirmede somutlanmış oluyor. Erdoğan’ın aşırılıklarının olmayacağı, siyasal İslamcı düzenin uçlaşmış noktalarının törpüleneceği bir tür eskiye geri dönüş etrafındaki siyasetle gerçek bir değişim umudu yaratılması bir yana Saray rejimi karşısında etkili olma şansı dahi bulunmuyor. Absürt şekilde bu alanı neredeyse Erdoğan dolduruyor! Erdoğan ne kadar inandırıcı olduğu ayrı bir konu olmakla birlikte halen dışarıya ve içeriye yönelik düzen eleştirisi ile siyasal İslamı kurumsallaştırma adımlarını gerçekleştiriyor!

siyasal-islama-karsi-alternatif-bir-guc-olusturmak-mumkun-341845-1.

• • •

2019 çekim alanında belirlenen bu siyaset düzleminden gerçek bir değişim imkânı görmek mümkün değil. Toplumun değişim talebine, HAYIR’da büyüyen dip dalgasına soldan yanıt verecek şekilde alternatif bir güç oluşturmaya ihtiyaç var. Bu, Gezi’den bu yana Haziran siyasetinin bir üst aşamaya sıçratılması olarak ifade edilebilir. Toplumsal zeminde biriken direniş eğilimlerini birleştiren, kuvvetlendiren mücadeleyi toplumun değişim talebine yanıt verecek bir seçenek oluşturma hedefiyle belirginleştirmek gerekiyor. Mevcut güç ilişkilerini veri kabul eden yaklaşımlarla ülkenin AKP zihniyetine –farklı biçimler altında- hapsedilmesinin de önüne geçemez. Tam da bu noktada halkın değişim talebinin parlama noktaları olarak öne çıkan uğrakları devrimci demokratik bir dönüşüme doğru geliştirecek, bağımsız bir halk gücü yaratmaya odaklanan siyaset etrafında toplumu birleştirmenin yolları aranmalı. İçinden geçtiğimiz kriz dönemi, farklı coğrafyalarda görülen örneklerinde de olduğu gibi, böyle bir hareketin gelişme imkânlarını ortaya koymaktadır. Yeter ki doğru ve tutarlı politikalarla değişim iradesi ve bu doğrultudaki direniş inisiyatifi ortaya konabilsin. Hayır’da birleşen kadınlar, gençler, emekçiler, ülkenin ilerici birikimi siyasal İslam karşısında kırıntı değil yeni ve başka bir gelecek istiyor! Sol topluma kırıntı vaat ederek, eskiye dönüşü müjdeleyerek değil başka bir gelecek yaratma umudunu her yerde var ederek, bunun yolunu açarak başarabilecek.

Nasıl bir alternatif?

Bu anlayışla toplumsal hareketliliği halkın birleşik eylemi ve mücadelesinde birleştirmek için şimdi ileriye atılmanın zamanıdır. Eğitimin dinsel kuşatmaya alınmasına karşı okul okul savunmayı örgütleyecek, laikliği toplumsal aydınlanma mücadelesiyle kazanacak, ülkemizin emperyalizmin bölgedeki etnik ve mezhepsel dağılmayı körükleyen politikalarıyla kuşatılmasına karşı çıkacak, tüm yer altı yer üstü kaynaklarının satılmasına, doğasının yok edilmesine, tarımın yabancı gıda tekellerine teslim edilmesine hayır diyecek bir çizgi geliştirilmeli. Erdoğan’ın arkasında milli cephe kuranlara da emperyalizmle ittifakın teorisyenliğine soyunanlara da papuç bırakmadan tam bağımsızlığın ve gerçek bir anti-emperyalizm mücadelesini göğüsleyecek bir çizgi...

Temsili demokrasinin krizine, dikta rejimine karşı halkın doğrudan demokrasi zeminlerini direnişler içinde kurulabilmek, demokrasiyi bu zeminlerde yeniden inşa etmek ve gençleri, kadınları, emekçileri yeni bir geleceğin kurucusu kılacak bir siyaseti adım adım örgütlemek elzem. Siyaseti toplumsallaştıracak, mücadeleyi toplumun bağrına taşıyacak, toplumla iç içe geçerek direniş dinamiklerini birleştirecek bir devrimci anlayışla siyasal İslam karşısında gerçek bir alternatif yaratabiliriz.