Hafta sonu bir başka siyasal İslamcı parti kongresi Tunus’ta gerçekleşti.

Tarihin cilvesi olsa gerekti, Yeni Türkiye’nin fiili rejimi gayet dinci lisanla ‘Allah ve millet dışında talimat almadığını’ açıklarken...

Veya her köşeden tekbir seslerinin yükselip, ‘Ümmet lider ve sultanı’ pankartı çıkartılan, kapitalist devlet formunun bile esnemeye dayanamadığı Yeni Türkiye’de ‘tek adam rejimi’ doğa yasaları üzerinde konumlanırken...

Fiili rejimin İslamcı doktrin kardeşi 30 yıldır Tunus’ta ‘ılımlı İslamcı’ bilinen Ennahda hareketi lideri “Dini, siyasetten uzak tutmak istiyoruz” diyordu.

‘Arap Baharı’ esnasında parlatılan yıldız Gannuşi telaşla Selefi bileşenleriyle Tunus’a “demokrasi geldi” kisvesi altında Şeriat Anayasası yapmaya kalkışınca Tunus halkının şiddetli tepkisiyle geri sinmişti.

Geçen hafta sonu yapılan parti kongresi öncesi Le Monde gazetesine konuşan Gannuşi “Tunus’ta artık Siyasal İslam’a yer kalmadığını ve siyasal İslam’ı terk edip ‘Müslüman demokrat’ olmak istediklerini” söylüyordu.

Gannuşi’nin bu ‘reformist’ çıkışına Mısır İhvanı’ndan acele destek gelmiş ve İhvan da ‘siyasi faaliyetlerle İslami hareketleri’ ayırma niyetlerini açıklamıştı.

Ama El Hayatu’l Cedide’nin haberine göre Gannuşi, İhvan’la ideolojik bağını örgütün ‘Türkiye’ye teşekkürler’ başlıklı ‘ilginç’ toplantısına gönderdiği mektupla ‘askıya aldığını’ söylüyor.

Ve “hileniz ortaya çıktı, ülkenizi viran etmek için teröristlerle ittifak yaptınız, ülke yıkılırsa sizin neyiniz kalacak, koltuk hedef değildir, ülke her şeydir” ifadeleriyle İhvan’ı ağır dille suçluyordu.

Anlaşılan küresel güçler Arap Baharı’nın neoliberalizasyon sürecine memur ettiği İhvancı ‘demokrasi’ projesi, Şeriat saplantısı yüzünden baltayı taşa vurunca, Siyasal İslamcı harekete değişen zamanın ruhuna uygun sağlam bir format atıyordu.

Siyasal İslam’ın kullanışlı yan ürünü, radikalleşen Selefi-Cihatçı barbarlık çeteleriyle aralarına bir mesafe koyması zorunluluk olmuştu.

Bu esnada ise bir zamanların ‘model ülkesi’ Müslüman demokrat diye kendini pazarlayan Yeni Türkiye gizil ‘Siyasal İslamcı’ kimliğine bürünerek, dindar anayasalı İslamcı rejim kurma takviminde son dönemeci alıyordu.

Ve hayali bir ‘ümmet coğrafyasının’ tek lideri olduğu iddiasıyla, tarihe ters akış aldığı pozisyonda tematik ‘tek adam’ kongre gösterisi yapıp, hükümet ve başbakanlık kurumlarının üzerini kalınca çizmişti.

Böylece Cuma günü vekil dokunulmazlıklarını, ilk seçimde yutacağı zımni partneri MHP ve CHP’li ulusalcı kanat desteğiyle kaldırıp Meclis’i ‘tutuklama ofisine’ çeviren fiili durumun parlamenter rejimi tasfiye edeceği yol, ferah feza açılmış görünüyordu...

Ayrıca HDP’li vekillerin dokunulmazlıkları kalkınca İhvancı ‘Rabia selamı’ veren nispetçi kadın vekiller ve ergen taşkınlığıyla açık oylarını göstere göstere kullanan diğer vekiller kurulmakta olan totaliter rejimin grotesk faşizan görüntüleri olmuştu... Pazar günü bez afişli koreografik sunumla ‘maneviyat’ kazandırılmış parti kongresinde bir parti teşkilatının, liderin zahiri görüntüsü ve edilgen uzantısına ‘mistik’ dönüşümünü de izlemiştik.

Tuhaf ama yaratılan sanal gerçeklik zemininde, kitlelerin ağır yanılsama içine kıstırıldığı ülkede, yeni rejim meşruiyetini; her şeyi, herkesi kaplayan, itaate zorlayan tek kişilik mutlak iktidardan alacaktı.

Zor zamanlardaydık ama bu sanal gerçekliği sarsacak on milyonlarca insan Türkiye’nin faşizan karakterli Siyasal İslam kalesi olmasına müsaade etmeyecekti.

Tunus halkının onurlu laiklik tepkisinin ve demokrasi mücadelesinin Gannuşi’nin diline nasıl vurduğunu görmüştük.