Hırvatistan’da yeşil-sol koalisyon Mozemo milletvekillerinden Rada Borić ile çekilme ihtimalinin tartışıldığı İstanbul Sözleşmesi üzerine konuştuk: Kadınların öldürüldüğü gerçekliğine siyasetçiler uyansın diye beklemeyeceğiz

Siyasetçiler uyansın diye beklemeyeceğiz

Oğuzcan Ünlü

Hırvatistan parlamentosunda yeni temsil edilmeye başlayan yeşil-sol koalisyon Mozemo’nun 7 milletvekilinden biri olan Rada Borić, çok uzun yıllardır feminist aktivizmin içinde yer alıyor. Aynı zamanda akademisyen olan Borić, ‘onebillionrising’ isminde küresel çapta faaliyet gösteren kadın hakları savunucusu organizasyonun koordinatörlerinden birisi. Rada Borić ile son günlerde Türkiye’nin çekilme ihtimalinin tartışıldığı İstanbul Sözleşmesi üzerine konuştuk.

► İstanbul Sözleşmesi kadın hakları ve kadına yönelik şiddeti engellemek için neden önemli?
Avrupa Konseyi tarafından kadına karşı şiddeti engellemek ve mücadele etmek için hazırlanan İstanbul Sözleşmesi, Avrupa düzeyinde bunu sağlayabilmek için çizilmiş yasal bir çerçeve.

Sözleşme ayrıca hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını izlemek için özel bir gözlem mekanizması (GREVIO) kurmakta. Sözleşme kadınlar için pratik ve sistematik ilerleme bakımından etkili çünkü ayrıntılı ve açık eylem planı sağlıyor. Ortada gerçek bir siyasi irade varsa, herhangi bir hükümet sözleşme sayesinde kurumlar arası işbirliğini ve kamu fonlarını kapsayan sıkı bir protokol işletebilir. İstanbul Sözleşmesi dinci köktenciler için şeytani bir ad oldu. Oysa sözleşme toplumsal cinsiyet eşitsizliğini kadının sosyal dışlanmasından ekonomik kapasitesinin sınırlandırılmasına kadar yıkıcı sosyal sorun olarak görmekte.

Aynı zamanda sözleşme Finlandiya ve Avusturya gibi ülkelerde zaten denendi ve ulusal anlamda başarılı oldu. Bu durum sözleşmeyi kadınlar için özellikle önemli kılarken dinci köktenciler için tehlikeli yaptı. Çünkü sözleşme yalnızca semptomları iyileştirmek için uygulanabilir ve kapsayıcı bir politika sağlamıyor, aynı zamanda kadına karşı toplumlarda binlerce yıldır var olan patriarkal ideolojik sistemle mücadele ediyor.


ETKİSİZ POLİTİKALARA KARŞI ÖRGÜTLENDİK

► Hırvatistan’da sözleşmenin güncel durumu nedir?
Sözleşmenin 2018’de mecliste onaylanmasından beri aşırı sağ sızma ana akım merkez sağa nüfuz etti. Merkez sağ başbakan ülke genelinde sayısı yetersiz kadın sığınma evlerine büyük kamu yatırımları yapmaya söz vermişti. Bu Hırvatistan’ın sözleşmeyi onaylamasıyla birlikte şiddete maruz kalan insanlar için yapması gereken uluslararası bir yükümlülük olmuştu.

Kadın örgütleri uzun süredir sığınma evlerini ve danışmanlık hizmetlerini kapsayan istikrarlı kamu fon modelini savundu. Feminist hareketin mücadelesi sayesinde bazı gelişmeler yaşandı. Örneğin, hukuken cinsel şiddetin tanımı değiştirildi. Böylece daha önce 6 ayla 5 yıl arasında değişen cezalar artık 3 yıl ile 10 yıl arasında değişmeye başladı. Hükümetin kadını şiddetten koruma konusundaetkisizliği yeşil-sol hareketin politik olarak örgütlenmesinin en büyük nedenlerinden biri. Feminist aktivistler olarak, kadınların öldürüldüğü gerçekliğine siyasetçiler uyansın diye beklemeyeceğiz.

Meclise girdiğimizde hükümetin kadına karşı şiddetten kısaca bahsettiği 4 yıllık programa toplumsal cinsiyet kaygılarıyla itiraz eden bir tek biz olduk.

Programda kadına karşı şiddetten bahsedilmişti ancak ekonomik, sosyal ve politik hayattaki konumu programda yoktu.

siyasetciler-uyansin-diye-beklemeyecegiz-760955-1.


► Hırvatistan’da hangi gruplar İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkıyor?
Sözleşmeye karşı çıkan grupların küresel çapta toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı çıkan hareketlerin Hırvatistan şubesiyle yakın ilişkileri var. Polonya’da kadınların kürtaj hakkını kabul etmeyen, Romanya’da LGBTİ+ haklarına muhalif eden ve Atlantik’in her iki yakasında ayrımcılığa karşı yasaları engellemeye çalışan gruplarla Hırvatistan’daki gruplar aynı. AB ülkelerini İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi konusunda sıkıştıran ‘ADF International’ gibi aşırı muhafazakâr yapılar burada sözleşmenin onaylanmasına karşı çıkanların işlerini kolaylaştırdı.

Sert tepkilere rağmen sorumlu medya organlarının yaptığı haberler, Hırvatistan’da kadın haklarını ve gündemini görünür kılarak daha fazla desteğin sağlanacağından eminim. Kadın haklarını savunma mücadelemizde geri çekilip teslim olmak yok. Başarılı olabilmemiz için Avrupa ve dünya genelinde daha fazla dayanışmaya ihtiyacımız olacak.