Siyasetçilerin iklim değişikliği yalanına kanmayın
Siyasetçilerin ‘iklim biliminin yalan olduğu, insan faktörünün küresel ısınmada hiçbir etkisi olmadığı’ gibi iddialarının gerçekle uzaktan yakından ilgisi yok. Peki gazeteciler, siyasetçilerin bu iddiaları karşısında hangi soruları sormalı?

PROF. JAY ROSEN *
Geçen yıl kasımda New York Times gazetesi çevre haberlerinden sorumlu editörleri Adam Bryant ile bir söyleşi yaptı. Bryant şunları söylüyordu: “İklim biliminin bir çeşit yalan olduğu iddiasına itibar göstermek mümkün değil. Bu nedenle bilinçli bir tercihle bu görüşü ciddiye almamaya karar verdik.” Bu cümlyi editörlerden ve anaakım basından çok sık duymazsınız. Kamusal tartışmalarda taraf tutmanın yasaklanması normalde bunu engeller. Times’ın “iklim bilimi inkârcıları” hakkında bir istisnaya gitmesi güzel ve önemli bir gelişme. Fakat seçim kampanyasındaki tutumlarını görene kadar beklemek lazım.
SİYASETÇİNİN DÖRT TÜRÜ
Birkaç ay önce çevre haberleri yapan ve Yeşiller perspektifine sahip ABD kökenli grist.org adlı sitede, Ben Adler’ın imzasıyla “Başkan olmak isteyen iklim bilimi inkârcılarıyla tanışın” başlıklı bir makale yayımlandı. Bu yazıda inkârcıları dört kategoriye ayırmıştı: 1- İnsan kaynaklı ısınmayı inkâr edenler, 2- İklim değişikliğini belli bir yıla kadar kabul edip sonra inkâr edenler, 3- İklim değişikliğini kabul edip bunu durdurmak için atılabilecek tüm adımları reddedenler, 4- Bu konuda fikir belirmekten kaçanlar.
1. ve 2. kategoriler, Times’ın ciddiye almayacağı görüşler arasında, 3. kategori ise değil. Gazetecilerin görevi 4. kategoride yer alan adayların diğer kategorilerden birine dahil olmasını sağlamaktır.
Fakat bir sorun var: Her geçen gün daha fazla gazeteci bu görüşü artık ciddiye almayacağını açıklasa da sağcı siyasetçilerin büyük kısmı küresel ısınmayı inkâr ediyor. Bu durumda ne yapmalı?
Sanatçı Isaac Cordal, ‘İklim değişikliğini beklemek’ adlı serisinde, siyasetçilerin bu konuya olan yaklaşımlarını da yorumluyor.
Burada gazetecilerin izleyebileceği üç farklı yol var:
1- Normalleştir: İnkârcı iddiaları herhangi bir açıklama gibi ele alın. Örneğin “Milletvekili adayı iklimin gerçekten değiştiğinden şüphe duyduğunu söyledi” de ve bırak. Böylece bir adayın iklim değişikliğine inanmamasına dikkat çekecek bir vurgu yapmamış olursun. Bu yolun avantajı, en tarafsız gözüken yol olması. Sorunu ise, tarafsız basının yapması gerekenin aksine iddianın gerçekliğini denetlemeden verecek olmak.
2- Israrcılık: Olayın adını koyun, bıkmadan bilim inkârcılığı deyin. “Milletvekili adayı iklim değişikliğinin gerçek olduğu konusunda şüphelerinin olduğunu açıkladı. Fakat bu açıklama bilim dünyasının üzerinde uzlaştığı bir gerçeğe ters düşen bir açıklama.” Böylece seçmenlere adayın kendi düşüncelerini aktarmış ve bilimsel kanıtların bu düşünceyi yanlışladığını vurgulamış olursunuz. Üstelik bunu yalnızca bir kere değil, bu mesele her gündeme geldiğinde yapmış olursunuz. Bu yolun avantajı seçim kampanyası boyunca doğruları ortaya çıkarmaktır. Sorunu ise bahsedilen adaylar tarafından “tarafsız olmamakla” suçlanmaktır.
3- Yüzleşme: İnkârcılığın bedelini artırın. Örneğin adayların düzenlediği basın toplantılarında şöyle sorular sorabilirsiniz:
İklim Değişikliği üzerine Hükümetlerarası Panel 1990 yılında “İnsan faaliyetleri sonucunda gerçekleşen salımlar atmosferdeki sera gazları birikimini büyük ölçüde artırmaktadır” diyerek bunun küresel ısınmaya neden olduğunu söylemiştir. Panel, aynı ifadeleri 1995 yılında da kullandı. 2001 yılında daha güçlü ifadelerle tekrarladı. 2007’de daha da güçlü ifadeler kullandı. 2014’te ise küresel ısınmanın ana nedeninin insan kaynaklı faaliyetler olduğundan yüzde 95 emin olduklarını söyledi. Dünya Bankası da araştırmalarında aynı sonuca vardı. Bütün bunlara rağmen iklim değişikliğini reddediyorsanız elinizde daha iyi kanıtlar olmalı. Bu kanıtları kamuya açıklayabilir misiniz? Ayrıca bilim danışmanlarınızın isimlerini paylaşabilir misiniz? Onlara da bu paylaştığınız bilgileri nereden edindiklerini sormak isteriz.”
Adayla aktif bir şekilde yüzleşmek daha agresif bir yoldur. Bu yolun avantajı, gazeteciliğin denetleyici rolünü yerine getirerek politikacılara söylemlerinin sınırları olduğunu hatırlatmaktır. Sorunu ise politize bir görünüş sergilemek.
DÜRÜST GAZETECİLERİN GÖREVİ
Bu yollardan hangisini seçmek lazım? Üç yolun da kendine özgü sorunları var. Bence 1. yol iyi, ikinci yol muhtemelen en iyisi, üçüncü yol ise en risklisi fakat en başarılısı olma ihtimali de var. İklim biliminin yalan olduğu veya insanları faaliyetlerinin iklim değişikliğine yol açmadığını savunmak siyasi bir tartışmada savunulabilir pozisyonlar değildir. Bunu diyen kişi "Kanıtlar benim umrumda değil” demiş olur. Dürüst gazetecilerin bu ifadeyi karşısına alıp onunla ne yapacağına karar vermesi gerekir.
* New York Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi’nde profesör, fakültenin eski dekanı, yazar, Wikipedia Danışma Kurulu eski üyesi, Kanada’nın en büyük medya şirketi Post Media’nın danışmanı. (Uyarlayarak çeviren: Onur Erem - Kaynak: bit.ly/1GKVdX3