Erdoğan’ın reform çıkışı “Otoriter yönetimden geri dönüş mü yoksa günü kurtarma arayışı mı?” sorularını akıllara getirdi. Cumhur İttifakı’nın oluşması ülkede rejimi değiştirdi. İttifakın bozulması da en az bu ölçekte başka bir değişimi tetikleyecektir. Bu koşullarda Erdoğan için zorunlu adres sadece MHP’dir.

Siyasetin siyam ikizleri

Yaşar AYDIN

“Bu ayın en önemli sorusu: otoriter yönetimden geri dönüş mü yoksa günü kurtarma arayışı mı?” Bu satırları dün Metropoll Araştırma’nın kurucusu Özer Sencer sosyal medya hesabından paylaştı. Bu tartışmayı yeniden gündeme taşıyan gelişme Berat Albayrak’ın istifası sonrasında yaşananlar oldu.

Ekonomi yönetiminde yapılan çifte değişikliği adalet reformu açıklamaları takip etti. Bir bahar havası sardı ortalığı. Suç örgütü elebaşının Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit etmesi bile muhalefete değil iktidara mesaj olarak algılandı. Ardından Erdoğan’ın AB’ye sıcak mesajlar vermesi gazete manşetlerinin bile havasını değiştirdi.

İktidarın en küçük hamlesinden bir umutla ‘reform’ bekleyenler hemen kalemlere sarıldı. Hele Arınç ve Çiçek konuşmaya başlayınca iş iyice çığırından çıktı. Neredeyse Cumhur İttifakı’nı bile bitiriyorlardı. Neyse ki Erdoğan dün partisinin il kongrelerinde yaptığı konuşmasında tartışmalara son noktayı koydu. Erdoğan, “Şahsi ifadeler Cumhurbaşkanlığıyla ilişkilendirilemez” diyerek Çiçek ve Arınç’a yerlerini hatırlatırken MHP ile ittifaka devam mesajı vermiş oldu. Bir kez daha söylemek gerekiyor ki Cumhur İttifakı’nı oluşturun AKP ve MHP artık siyam ikizidir. Ayrılıkları siyasal anlamda ciddi hasar hatta ölüme yol açabilir. Birlikte olmaları artık bir tercih olmanın ötesine geçti.

İKİ NEDENDEN DOLAYI AYRILMAZLAR

Erdoğan için en önemli şeyin koşulda iktidarda kalmak olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Bu anlamıyla her türlü formüle açık hatta birbirine tezat görünenlere bile. O nedenle “AKP’de yeni arayışlar yok” demek doğru değil. Çok uzun süredir MHP ile girilen ittifaktan daha doğrusu bu ittifakın yol açtığı siyasal sonuçlardan rahatsız bir ekibin varlığı biliniyor. Arayış içinde oldukları, farklı kesimlerle görüşmeler yaptıkları da biliniyor. Bundan Erdoğan da haberdar ve bir anlamıyla yol vermiş durumda. Ama bu arayışlar, görüşmeler asla resmi siyaset haline gelmedi gelemez. Böyle bir gelişmeye her şeyden önce Erdoğan ve partisinin durumu engel.

Kuruluşundan bu yana en düşük halk desteğine sahip, ekonomik ve siyasal alanda dipte olan Erdoğan, kendisini siyaset dışına itecek sonuçlar üretebilecek böyle bir maceraya bilinmezliğe atılamaz. Ne ülke 7 Haziran öncesinde ne de AKP o dönemdeki gücüne sahip. Erdoğan o gün yaptığı gibi topyekûn bir makas değişikliğinin yaratacağı yükün altına giremez. Bu gemi böyle bir fırtınayı kaldıramaz. Bunu da en iyi Erdoğan biliyordur. Birinci neden budur. İkincisi ise buna ittifak kurduğu yapılar izin vermez.

İKTİDARDA KALMAK ZORUNDALAR

Cumhur İttifakı derken MHP, Soylu, Ağar, Perinçek, cemaatler, tarikatlar ve daha bildiğimiz-bilmediğimiz güçlerle AKP’nin ittifakından bahsediyoruz. Bu kadar farklı yapıyı bir arada tutan neden hiç kuşkusuz yaklaşık 5 yıldır izlenilen siyaset ve iktidarın sunduğu büyük ekonomik ranttır. Erdoğan, siyasal ömrünü uzatan bu ortaklığa bağlı kalacağını sürekli tekrarlıyor. Unutur gibi olduğunda da Bahçeli hatırlatmak zorunda kalıyor. Gerçek bu ve bu ittifak arada sallansa da son ana kadar şansının zorlayacaktır.

SORUNUN YANITI BELLİ AMA…

Gelelim yazının başında ilettiğimiz Özer Sencer’in sorusuna. Bu soruyu hiç kuşku yok ki AKP’de elinin altında bulundurduğu kamuoyu şirketleri aracılığıyla vatandaşa sormaya başlamıştır. Önümüzdeki hafta itibariyle ilk sonucu almaya başlarız. Eski AKP bu araştırmalardan çıkan sonuçlara göre siyasetini belli ölçüde günceller, söylemlerini yenilerdi. Ama artık bu mümkün değil. Reform ve yenilenme AKP ve Erdoğan’ın ağzında o kadar eskidi ki inandırıcı olması mümkün değil. Hem AKP hem de genel olarak sağ seçmen hiç olmadığı kadar alternatif adrese sahip. Ve bu söyleme kulak kabartanların adresi de bu yeni partiler oluyor.

Bu koşullarda Erdoğan için zorunlu adres sadece MHP’dir. Cumhur İttifakı’nın oluşması ülkede rejimi değiştirdi. İttifakın bozulması da en az bu ölçekte başka bir değişimi tetikleyecektir. Böyle bir değişimin yaratacağı sarsıntı bırakın Ankara’dan dünyanın her yerinde hissedilecektir. Bugün yaşananlar bunun çok uzağında.