Geçen hafta Kanada’daydım.

Ontario eyaletinin baş şehri kabul edilen Toronto’da CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’yla birlikte bir dizi toplantı ve ziyaretlere katıldık.

CHP Kanada Derneği Başkanı Halil Sivri ve Yönetim Kurulu’nun düzenlemiş olduğu bu gezi, benim için çok verimli geçti.

• • •

Kanada, ABD’nin gölgesi altında kalan bir ülke.

Belki ekonomik anlamda ABD kadar güçlü değil, ancak yurttaşlarının refah seviyesine bakıldığında “yaşam standardının” ABD’den hiç geri olmadığı hemen görülüyor.

Hatta, insana olan saygı ve doğa ile çevrenin korunması bilinci açısından da ABD’nin ilerisinde olduğunu hemen anlıyorsunuz...

Kentlerin planlanması, ulaşım, mevsimlere karşı insanların korunması, çalışma koşulları ve çalışanların sosyal güvencesinin devlet teminatı altında olması gibi, bir dizi yurttaşları lehine ABD’den ayrılan farklılıklarını da hemen gözlemliyorsunuz.

• • •

Kanada ABD’ye göre sol görüşe daha yakın bir toplum!.. Kanada’da 10 eyalet ve 3 bölge var. Eyaletlerin özerkliği, federal yönetimden daha geniş oranda yetkilere sahip olmalarını da getirmiş. Bölgelerin ise, bağımsızlık yetkileri eyaletlere göre daha az.

Eyaletler, Kanada’nın sosyal programlarından yani sağlık sistemi, eğitim ve toplumsal refah gibi yaşamsal politikalardan sorumlu. Federal Hükümetten daha fazla gelir toplama hakları var. Bazen kendilerini Federal hükümetin politikalarından muaf tutulabiliyorlar.

• • •

Ceza kanunları kesinlikle federal hükümetin sorumluluğu altında olan az sayıdaki alanlardan biri. Suç ve ceza Kanada’da tek biçimli.

Kanada devleti sıkı sıkıya “parlamenter demokrasiye” bağlı. Hukukun üstünlüğü, tarafsız ve bağımsız bir yargı ile varlığını koruyor. Her ne kadar İngiliz Kraliçesi’ne bağlılıklarını bildiriyorlarsa da bunun tamamen “göstermelik nostalji” olduğu belli.

Kanada’yı; “Amerikanvari piyasa ekonomisini sürdüren ama insana saygılı, haklar, özgürlükler ve eşitlik ilkelerine bağlı, adil paylaşım politikası üzerinden Avrupalı demokrasi anlayışını öne çıkan bir ülke” diye nitelendirebiliriz.

Kısaca Amerikan kültürü çalışıyor, Fransız kültürü yönetiyor. Siyasetçiler son derece donanımlı, vasıflı, erdemli ve yurtsever. Kimliklerle değil nosyon ve misyonla yönetiyorlar... Başarısız olan kendiliğinden ayrılıyor, partinin istediği ile değil!.. Bizde olduğu gibi seçim üzerine seçim kaybedenler koltuğa yapışmıyor. Hemen kalkıyor!..

Bu durum siyasetin zarafetini gösteriyor!..

• • •

Kanada yaklaşık 10 milyon kilometrekare yüz ölçümüyle, Dünya’nın 2. büyük ülkesi.

Nüfusu ise 35 milyon civarında. Bu nedenle her yıl 250 bin göçmen kabul ediyor.

Ancak idari sistemi; eğitilmiş, öğrenim düzeyi yüksek, sosyal yönü gelişmiş insana dayalı olduğu için, kendi standardına uyan dünya insanını ülkesine alıyor.

Kanada haklarını ve sorumluluklarını bilen yurttaşlar istiyor. “Kadınlara, çocuklara, çevre ve hayvanlara” erkeklerden daha fazla öncelik veriyor. O nedenle erkek değil, “insan ve doğa egemen” bir ülke!..

Gelen göçmenler belli bir süre Kanada öğrenimi ve eğitimini almak zorundalar.

Çalışma izni ve sonrasında yerleşme hakkı alanlar, yaşamalarından çok memnunlar.

• • •

Bu ülkede 25 bin civarında Türkiyeli yaşıyor.

Belli bir sermaye ile gelenlere bazı öncelikler gösterildiği, lisans ve lisansüstü eğitim için gelip bu eğitimlerini tamamlayanlara da yurttaş olmak için “çabuklaştırılmış hak” verildiğini eklemek isterim.

Kanada’ya eğitim almak için gelen çok sayıda gencimizle tanışma fırsatı oldu.

• • •

Son seçimlerde bizim yurttaşlarımız arzu ettikleri gibi oy kullanamamışlar. Çünkü oy sandıklarının konulduğu yerler seçmenlerin ulaşmasını zorlaştırmış.

Kanada’da HDP birinci, CHP ise 2. parti olmuş.

CHP Kanada Birliği birinci parti olmak için çok iddialı bir çalışma başlatmış. Kanada’da yaşayan yurttaşlarımızla son derece iyi ilişkiler kurmuşlar.

• • •

Kanada Türk Federasyonu, Kürt Derneği, Anadolu Folklor Derneği ve Alevi Derneği başkan ve yönetimleriyle birlikte olduk.

Ülke ve yaşadıkları Kanada sorunları üzerine konuştuk.

Türkiye’nin diktatörlükle yönetilir hale dönüşmesine son derece tepkililer.

Barışın kalıcı olması, eşit yurttaş, insan hakları ve demokrasinin kurulması için laik, sosyal ve hukuk devletinin bir an önce oluşması gerektiğine inanıyorlar.

• • •

10 binlerce kilometre uzaktan insanlarımız vatanları için müthiş tedirginlik yaşarken, ne yazık ki bugün bizi yönetenler, kendilerini ülkemize ait olarak hissetmedikleri için bu vatanı her şeyi ile yok etmekten geri durmuyorlar...

• • •

Yurda döner dönmez bir Saray darbesiyle karşılaştım.

Davutoğlu devrildi. Bazıları hakkını helal etmiş...

Yurttaşlarımın canına kast eden ve benim haklarımı gasp eden birine hakkımı nasıl helal ederim?..

“Helal olsun” diyenlere de “bizim bilmediğimiz bir alışveriş mi var?” diye sormak isterim!..

Davutoğlu Başbakanlığı zaruretten dolayı bıraktığını söylüyor.

Seçmenlerine zaruretin ne olduğunu söylemeye korkuyor!..

Baştan sona aldatma üzerine kurulan, yalan, dolan, hırsızlık ve yolsuzluklar üzerinden sürdürülen bir politikaya daha ne kadar göz yumacağız?.. Anlamış değilim!..

• • •

Kanada’nın bana düşündürdüğü şu; Bizim yarı nüfusumuza sahip bir kış ülkesiyle aramızda dağlar kadar fark olmasının nedeni, iktidarıyla muhalefetiyle vasıfsız siyasetçilerin hâlâ bu ülkeyi babalarının çiftliği gibi yönetmesine müsaade etmemiz!..