Stadın ismi ile işe başlayalım!

Stadın ismi ile işe başlayalım!

“Gazeteci Oray Eğin 10 Nisan’da Akşam gazetesinde yayınlanan yazısında, Fatih Terim’le Fethullah Gülen Cemaati arasındaki ilişkiyi sorgulamıştı.

‘Terim’in ABD’ye giderek Fethullah Gülen’in elini öptüğü ve icazet aldığı’ iddiasını gündeme getiren Eğin, ünlü teknik direktörün spor dünyasında ikinci kez yükselişe geçişiyle bu ziyaret arasında bağlantı olduğunu öne sürmüştü.”

24 Mayıs 2014 tarihli Hürriyet’in haberi:

Fatih Terim, ANAP grubunda yaptığı konuşmada “Galatasaray’da kalmak adına, istikrar adına, çok sevdiğim oyuncularımdan ayrılmamak adına, her türlü fedakárlığı yapmaya hazırım” dedi. Dedi demesine de; fikri ile zikri uyuşması! 

Fethullah Gülen’in elini öpmesi,

Mesut Yılmaz ile “Kanka” durumu, ANAP Grubu’nda konuşma yaparak sistemi kendi lehine kullanmaya devam etmesi…

Ve şimdiki “Beyefendi” sadakati…

Santiago Bernabeu’nun Franco’ya olan sadakati gibi?

Mehmet Ağar ile çıktığı yolda; politik yapının unsurlarının “ne geçerliyse o dur”u kullanma adına yaptığı hamleler, spor için etik olmayan örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Fiorentina ve Milan süreçleri de buna dahildir…

Dünya Kupası final maçlarını veya taraftar olduğumuz takımın şampiyonluk maçını seyrettiğimizdeki algı; tamamen futbolun iç dinamikleri ile ilgilidir. Beklenti, duygu, istek ve arzu futbol adına bildiğimiz ve hissettiklerimizle ilgilidir.

Ortada zorlama veya zorunluluk yoktur?

Ama!

Futbolun güç ve çıkar ilişkileri içinde kullanılması ise tamamen ‘araç’ amaçlı kara propagandadır, ‘ego’ tatmini üzerinden toplumu dizayn etme hamlesi, futbolun değil ama ülkelerin ‘siyah’ dönemlerinde hep kendini fazlasıyla göstermiştir.

Mesela;

Eski Kolombiya uyuşturucu karteli Escobar hapisteyken, Kolombiya Ulusal Takım oyuncularını gizli bir şekilde kaldığı hapishaneye getirterek, kendisinin de oynadığı maçlar organize edermiş.

Güç, para, biat, çıkar ilişkileri maalesef o zaman içindeki oyuncular için geçerli olan değer(siz)lerdi, hem ülke olarak, hem de kişiler olarak ciddi diyetler ödediler; o süreçlerden kurtulmak için.

Ama ne toplum, ne de Dünya hiçbir zaman o süreci unutmadı, oyuncu Escobar’ın sokak ortasında öldürülmesi ise o dönemin en önemli bedeliydi.

Koşullar; her zaman insani değerlerin ön plana çıkmasına uygun olmayabilir. Ama unutmamak gerekir ki; tarih hiçbir gerçeği saklamaz, aksine gelecek için referans olarak o zaman ki kişilerin önüne ibret vesikası olarak koyar.

İspanya’da Franco dönemini, Portekiz’de Salazar dönemini, Kolombiya’da ise Escobar dönemini hiçbir zaman unutmaz…

Sadece o ülkeler değil, tüm Dünya o dönemleri unutmaz, çünkü bu olumsuzluklar sayesinde demokrasi ve futbol kendi değerlerini ve doğrularını bulmuştur, ama maalesef o dönemdeki insan araçları yok olup gitmişlerdir.

Futbol güzel oyundur, onu korumak lazım!