Rusya’nın İngiltere’de muhalif Rusları zehirlediği gerekçesiyle Avrupa ülkelerinin Rusya karşısında birleşmeleri yeni dönem Soğuk Savaş’ın başladığı anlamına geliyor. Salisbury kentinde baba kız Skripal’lerin zehirlenmesinde Rusya’nın parmağı olduğunun tek kanıtı (!) zehirli maddenin sadece Rusya’da üretiliyor oluşu. Rusya’nın kendisini kolayca ele verecek böyle bir ipucunu hesaba katmadan “muhalifleri temizleme” işine kalkışması kimseye inandırıcı gelmese de İngiltere Başbakanı Teresa May’in buna inanmış olması yeterli.

Birkaç gündür İngiliz gazeteleri “eski doğu bloku ülkelerinin” bu tür suikast girişimlerinde ne kadar usta olduklarını yazıp duruyorlar. İnsan, bir de “Batı ülkelerinin” de bu konuda ne kadar başarılı olduklarını anlatan yazılar görmek istiyor. Bir haftadır Londra’dayım, günde en az dört İngiliz ceridesi okumaktayım, ancak bu tür bir “bilgi” notuna rastlamadım.

Oysa hiç değilse örneğin pek bir “sol” Guardian gazetesinde Fidel Castro’ya ABD kaynaklı yüzlerce suikast girişimi yapıldığının, Hugo Chavez’in zehirlendiğinin falan anımsatılmasını isterdim doğrusu. Irak’ta kitle imha silahları bulunmadığı yönünde rapor hazırlayan, böylelikle İngiltere’nin ABD’nin yanında saf tutup Irak’a çullanma gerekçesini çürüten, sonra nedense “intihar” eden İngiltere Savunma Bakanlığı uzmanı David Kelly’nin ölümünde İngiliz istihbaratının rolünü sorgulayan bir yazı da göremedim.

Ama nedense Rusya’nın “suikastları” konusunda haberden, analizden, yorumdan geçilmiyor. Rex Tillerson’un daha birkaç ay önce “Maduro’yu herhalde öldürecek biri çıkar” sözleri bile İngiliz gazetelerinde yer almadı. Theresa May’a sorarsanız Rusya’nın İngiltere’de suikastlar gerçekleştirmesi “ülke egemenliğini” sarsan bir girişim.

Bu saatten sonra Rusya’nın bu suikast ya da suikast girişimleriyle ilgisinin olup olmamasının bir önemi yok. Ukrayna krizinde, Kırım’ın Rusya’ya katılmasında iyice yükselen Rusya karşıtlığı için iyi bir gerekçe İngiltere’deki suikast ya da suikast girişimleri. ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya Rusya’ya karşı birleştiler. ABD-AB ittifakı bu. Rusya’ya yaptırımların arttırılması hız kazanacak. 23 Rus diplomatı sınır dışı kararı veren İngiltere ülkedeki Rusya’ya ait hesapları dondurma kararı da aldı.

Meselenin bizi ilgilendiren tarafı şu; BOP Eşbaşkanı ve NATO üyesi Türkiye’nin “Başkomutanı” AKP Genel Başkanı ne yapacak? Kırım’ın “ilhakı” nedeniyle daha iki gün önce durumu, bir kez daha kabul edilemez olarak açıklayan AKP iktidarının başı olarak Genel Başkan, NATO’dan Rusya’ya yönelik Kırım gerekçeli bir yaptırım kararına karşı çıkabilecek mi?

İngiltere’yi geçtik diyelim, Almanya’yı karşısına almak, kim ne derse desin, AKP Genel Başkanı’nın asla istediği bir durum değil. Rusya karşıtı blokla hareket etmesi durumunda zaten içinden çıkılmaz halde olduğu Orta Doğu’da hareket etme şansı bulamaz. Bu saflaşmada NATO müttefiki ve BOP Eşbaşkanı olarak “orta karar” bir politika izlemesi de mümkün değil. Yani genel başkan zorda.

“Neden kimse ABD’nin Orta Doğu’da yaptıklarına karşı çıkmıyor” diyen genel başkan daha birkaç yıl önce meclisten tezkere geçirip ABD ile birlikte bölgeyi vurmayı istememiş miydi? Kimsenin yaptıklarını sorgulamadığını iddia ettiği ABD ile Menbiç’e birlikte gitme planları yapan genel başkan değil midir? ABD’nin Orta Doğu’da yapacaklarına ortak olmaya istekli olan kendisi değilmiş gibi bir de sormaz mı böyle sorular, insan hayrete düşüyor. Genel Başkan dış politikanın d’sinden anlamıyor, bunu bilmeyen yok.

Kırım yüzünden Rusya’yla görüş ayrılığın varsa Rusya karşıtı yaptırımlara destek vereceksin. Şakası yok. Hadi ver bakalım o desteği.

Ya da çık hemen NATO’dan, görelim yiğitliğini.