Hülya Şellavcı’yı katleden Kaffar Yeğin 10 gündür firari. Şellavcı’nın damadı Avukat Aktürk “Uzaklaştırma, tedbir kararları ve tazyik hapsi gibi kararlar olmasına karşın hiçbiri uygulanmadı. Hukuk kadınları korumuyor" dedi.

Skandal kararlar ölüme davetiye
İzmir’de öldürülen Hülya Şellavcı için kadın örgütleri açıklamalar yapmıştı. (Fotoğraf: AA)

Sibel BAHÇETEPE

İzmir’in Bornova ilçesindeki işyerinde evli olduğu erkek Kaffar Yeğin tarafından vurularak öldürülen 52 yaşındaki 2 çocuk annesi Hülya Şellavcı’nın katledilmesinin üzerinden 10 gün geçti. Yeğin halen yakalanamazken, aile ise tedirgin. Şellavcı’nın damadı olan avukat Ensar Aktürk, “Maalesef hukuk kadınları korumuyor. Herkes kendini korumak zorunda. Kayınvalidemin pek çok kez şikâyeti olmuştu, uzaklaştırma kararları aldırmıştık, hiçbiri uygulanmadı ve ne yazık ki korunamadı” dedi.

Şellavcı, boşanma aşamasında olduğu 59 yaşındaki Kaffar Yeğin tarafından 22 Ekim’de öldürüldü. Şellavcı’nın, Kaffar Yeğin hakkında tehdit edildiği gerekçesiyle 4 kez suç duyurusunda bulunduğu ve uzaklaştırma kararı aldırdığı ancak buna karşın bir şey yapılmadığı ortaya çıktı. Ayrıca Kaffar Yeğin’in daha önce Almanya’da ilk eşini öldürmeye teşebbüs ettiği iddiasıyla 7 yıl hapis cezası aldığı da belirtildi. Olayın ardından, geçen günlerde İzmir 16. Aile Mahkemesi’nin Şellavcı’nın Yeğin hakkında istediği, ancak ret verdiği "zorlama hapis" talebini ölümünden sonra kabul ettiği de ortaya çıktı. Yaşananların ardından Hülya Şellavcı’nın avukatı ve damadı Ensar Aktürk, kayınvalidesinin ölümünde ihmali olduğunu iddia ettiği yargı mensupları hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayette bulundu.

4 TEDBİR KARARI VARDI

BirGün’e değerlendirme yapan Avukat Aktürk, 6 ay önce evlenen kayınvalidesinin şiddetli geçimsizlik nedeniyle eylül ayında boşanma davası açtığını belirterek "Kaffar Yeğin tarafından aşağılama, küçümseme, hakaretlerle başlayan süreç daha sonra tehditlere dönüşmüştü. Bunun üzerine İzmir 16. Aile Mahkemesi’nde boşanma süreci başladı. Süreç başlayınca ve karşı tarafın tehditleri, hakaretleri, saldırıları devam edince 1 Ekim tarihinde kolluk tarafından tedbir kararı verildi" dedi. Üç çeşit tedbir kararının olduğunu anlatan Aktürk "İş yerine yaklaşmama, eve yaklaşmama ve iletişim yollarıyla iletişim kurmama kararları verildi. İlk iki ihlalden sonra savcılık, Yeğin hakkında tayzik hapsi uygulanmasını istedi ve bunu İzmir 16. Aile Mahkemesi’nden talep etti. Mahkeme, şuanki katil zanlısını ‘dinlemeden karar veremem’ diyerek tayzik hapsini uygulamama kararı aldı. Ve 15 Aralık tarihine gün verdi" diye konuştu.

TİRAJİ KOMİK KARAR

Avukatı olarak olanlara itiraz ettiğini ancak Yeğin’in tehditlerini sürdürdüğünü anlatan Aktürk, delilleriyle birlikte tüm yaşananları mahkemeye sunduğunu ancak hiç bir adım atılmadığını söyledi. Yeğin’in bu süre içinde dördüncü ihlalilini de yaptığını söyleyen Aktürk, "İfadeye çağırıldığında şehir dışında olduğunu söyleyerek gitmiyordu. Kolluk kuvvetleri de herhangi bir ısrarda bulunmayarak ‘tamam’ diyordu. 18 Ekim’de Karabağlar’da ifadesi alınmış ve ‘Ben barışmak istiyorum, tehdit etmedim, hakaret etmedim’ diye saçma ifadeler vermiş. 21’inde de kayınvalidem öldürüldü. Bu aşamaya gelinene kadar adım atılmadı. Savcılık ihlaller var diyerek tazyik hapsini uygulayabilirdi, uygalamadı. İzmir 16. Aile Mahkemesi artık korunacak kimse kalmayınca hukuk dünyasın için trajikomik bir karara imza atarak kayınvalidemin ölümünden 4 gün ve tazyik hapsi kararı veriyor. Vicdanen rahatlamak ve sorumluluklarından kurtulmak adına böyle bir eylemde bulunduklarını düşünüyoruz. Uzaklaştırma kararı, tazyik hapsi kararı gibi şeyler olmasına karşın hiçbiri uygulanmadı" değerlendirmesini yaptı.

“Dosyada aslında çok ciddi deliller vardı ama derdimizi anlatamadık” diyen Aktürk, özetle şunları kaydetti: “Öldükten sonra korunacak artık hiçbir şey kalmadıktan sonra tazyik hapsi kararı verdiler. Kayınvalidemin ekonomik olarak durumu iyiydi. Karşı taraf ekonomik olarak kendini koruma altına almak istemişti. Ama kayınvalidem şiddetin farkına varınca ve boşanma davası açınca karşı taraf ekonomik özgürlüğünden olacağını düşünerek boşanmak istemedi ve bunu engellemeye çalışmak için tehditlerde ve hakaretlerde bulundu. Özellikle kadınlar içi için şunu söylüyorum. Üzgünüm, hukuk sizi korumuyor ve korumayacak. Bu sistemde korunması da mümkün değil. Çünkü ben bizzat yaşadım. Evet yazılı bazı kanunlarımız var, bazı koruma yöntemlerimiz var. Ama bunlar uygulanmıyor. Uygulama niyetinde olan kimse de yok. Üzgünüm ki bu son olmayacak, kadınları korumak maalesef, hukuk bunu başaramıyor, herkes kendini korumak zorunda şuan. Kimse, adaletten hukuktan beklenti içine girmesin. Benim süreçten anladığım ve çıkardığım bu.”

Katil Kaffar YeğinKatil Kaffar Yeğin

ENDİŞELİYİZ VE KORKUYORUZ

Cinayeti işleyen Yeğin’in firari olduğunu ve endişeli olduklarını söyleyen Aktürk “Aile olarak kötü durumdayız. Kişi dışarıda geçiyor. Biz de ağır tehdit altındaydık, Benim savcılıkta dosyam var, bizi tehdit etti, hakarate maruz bıraktı. Ölen kişinin erkek kardeşi de tehdit altında. Yani biz yas tutamıyoruz. Biz mezarımıza gidemiyoruz, güvenlik önlemleriyle cenaze kaldırıldı. Biz sadece o gün cenazeyi görebildik. Biz mezara bile gidemiyoruz, böyle bir durumun içindeyiz” dedi.