Macron’un Afrin’de Avrupalı müttefiklerin Türkiye ile koordineli olarak aktif rol alması gerektiğini ifade etmesi aslında Rusya’ya yönelik bir çıkış

Soçi Zirvesi önemliydi ancak başarısız oldu

Soçi, birçok çevre tarafından gösterilmeye çalışıldığı gibi çok da önemsiz bir toplantı değildi. Başta Rusya olmak üzere düzenleyicileri sonuçlarından pek umutlu olmasa da bu önemsiz olduğu anlamına gelmez. Suriye konusundaki tüm tarafların Astana’da varılan anlaşma sonrası Suriye için çözüm önerilerini tartışacakları bir platform olacaktı Soçi toplantısı. Ama olmadı.

Amacına ulaştı mı? Tabii ki hayır. Hatta tam anlamıyla bir fiyaskoyla sonuçlandı denebilir. Cenevre görüşmelerinde muhalefeti temsil eden Yüksek Müzakere Konseyi’nin (YMK) Soçi’yi boykot edeceğini açıklamış olması fiyaskonun işareti değildi. Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresi, PYD’nin dışarıda tutulmasına Rusya’nın da onay verdiği bir ortamda toplandığı için sonuç alınabilecek bir zirve olarak değerlendirildi kimi çevrelerde. Ama bu “ortam” rahatlığının kimi muhalif grupları hayli şımarttığını, toplantıdan sonuç çıkmaması için bu grupların adeta her şeyi bahane ettiğini ortaya koydu. Suriye bayrağı çekilmesi bahanesi bunlardan biriydi elbette.

Türkiye, Cenevre ya da Astana’dan farklı olarak Soçi’ye “zayıf” gitmiş denemez. Afrin operasyonu konusunda Rusya’yı ikna etti malum. Bu Rusya’yı PYD konusunda da ikna ettiği anlamına gelir. Dolayısıyla toplantıya PYD çağrılmadı ama Kürtler tabii ki temsil edildiler, Rus yetkililere göre “bireysel” olarak.

Soçi, sonraki Cenevre toplantısına hazırlıktı. Ancak yapılacağı duyurulduğu sırada fazla önemsemeyen Batılı aktörler, özellikle Fransa nedense birden bire Soçi’nin “önemini” kavrar oldular. Fransa’nın Rusya’nın tek belirleyici oluşundan rahatsızlık duyduğu o kadar belli ki bunu “Suriye konusunun konuşulacağı yer Soçi değil, BM’dir” diyen ABD’ye ilk destek bu ülkeden geldi. Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron’un “Afrin’de Avrupalı müttefiklerin Türkiye ile koordineli olarak aktif rol alması gerektiğini” ifade etmesi aslında Rusya’ya yönelik bir çıkış. Malum, Afrin operasyonunda bir Türkiye-Rusya anlaşması söz konusu. Bu Batılıların pek hoşuna gitmedi anlaşılan, Macron Avrupalıların “hislerine tercüman oldu” belli ki.

Toplantıyı organize eden Rusya, Suriye ile ilgili karar ya da çözümü BM dışında alıyor ya da arıyor değil oysa. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Soçi toplantısının ardından yaptığı açıklamada “Cenevre sürecini teşvik edeceğine yönelik bir umutla, kongre sonuçlarını BM'ye teslim etmeye karar verdik. Artık BM’den Soçi’de varılan kararlar doğrultusunda sonuca ulaşmasını bekliyoruz” dedi. ABD de, Fransa da keşke mahcup olsalar biraz.

“Temsilci” Türkiye
Toplantının çarpıcı olaylarından biri Suriyeli muhalif İslamcı grupların sudan bahanelerle çekildikleri toplantıda kendilerini Türkiye’nin temsil edeceğini açıklamaları oldu. Bu pek de ilkeli bir tutum sayılmaz. Söz konusu gruplar toplantıyı boykot etmelerine gerekçe olan her neyse bunların Türkiye tarafından kabul edilmesine itiraz etmeyecekler demek ki. Yani ortada kendileri için kabulü mümkün olmayan ne varsa Türkiye kabul etmiş olacak. Hayli tuhaf bir durum.

Sonuç bildirgesinde bana en çarpıcı gelen bölümü aktarayım: "Suriye Ordusu’nun, Suriye sınırlarının korunması, yabancı güçlerle ve terörizmle mücadele için göreve devam etmesi gerek. Suriye’nin güvenlik güçleri kanunla uyumlu şekilde çalışmalı. Din ya da etnik kimlik fark etmeden bütün Suriyeliler eşittir. Suriye halkı kendi geleceğine seçimle karar vermeli.”

Bu maddeyle hiçbir cihatçı grubun başı hoş değil. Bu gruplara göre Suriyeliler eşit falan da değil. Din ya da etnik kimlik de elbette önemli bunlar için. Bu büyük insani krizin nedeni bu değil mi? Burada düpedüz laiklikten, laikliğin öneminden söz ediliyor. Bu sonuç bilidirisine imza atan Türkiye, “temsilcisi” olduğu İslamcı cihatçı “muhalif” gruplar adına da imza atmış olduğunu herhalde biliyordur.

İmzasının gereğini yerine getirmesinin şart olduğunu da.

***

Soçi sonuç bildirgesi

Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sonrası bildirge yayımlandı. Bildirgede, “Suriye halkı kendi geleceğine seçimle karar vermeli” denildi. Dışişleri Bakanlığı’ndan Soçi Zirvesi’yle ilgili yapılan açıklamada, “En önemli sonuç bir anayasa komitesi kurulması çağrısıdır” denildi.

Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi sonrası bildirge yayınlandı. Bildirgede, Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı vurgusu yapıldı. Bildirgede, “Suriye Ordusu’nun korunması ve Suriye sınırlarını korumak, yabancı güçlerle ve terörizmle mücadele için göreve devam etmesi gerek. Suriye’nin güvenlik güçleri kanunla uyumlu şekilde çalışmalı. Din ya da etnik kimlik fark etmeden bütün Suriyeliler eşittir. Suriye halkı kendi geleceğine seçimle karar vermeli” denildi.

Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen, muhaliflerin katılmadığı Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nde anayasa komitesi kurulması kararlaştırıldı. Tarafların üzerinde uzlaştığı ve AA’nın elde ettiği bildiride, kongre katılımcılarının süregelen çatışmaları en kısa sürede sonlandırmak istediği ifade edildi. Ülkenin yeniden bütünleştirilmesi için uluslararası topluma yardım çağrısı yapılan bildiride, bu amaçla anayasa komitesi kurulduğu kaydedildi.


Bildiride, rejim delegasyonunun yanı sıra “geniş temsilli muhalefet delegasyonundan oluşan komitenin anayasal reform taslağı hazırlamak için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına katkıda bulunmasına karar verildiği” ifadeleri kullanıldı. Anayasa komitesinde rejim, muhalefet, Suriye uzmanları, bağımsızlar, aşiret liderleri ve kadınların yer alacağı belirtildi. Bildiride, anayasa komitesinin yetkileri, prosedür kuralları, seçilme kriteri gibi hususlar üzerindeki nihai anlaşmanın BM gözetimindeki Cenevre sürecinde yapılacağı vurgulandı. Bildirinin sonunda, Suriye Özel Temsilcisini anayasa komitesinin Cenevre’deki işlerine yardımcı olarak ataması için BM Genel Sekreterine çağrı yapıldı.