Mesele bu sorudan daha derin. Menemenin temel maddesi domateste asgari ücretli alım gücünü yarıdan fazla kaybetti. Geçen yıl ekim ayında asgari ücret 623 kilo domatese eşitti. Bu ekim ayında ise 294 kilo domates değerinde

Soğanlı mı soğansız mı?

Menemen soğanlı mı olur soğansız mı? Bu soruya cevap arayan Vedat Milor’un, twitter hesabında ağustos ayında yaptığı menemen anketine yüz binlerce kişi katılmıştı. Sonuçlara göre menemene soğan koyanlar koymayanlara göre yüzde 51’le daha fazla çıkmıştı. Menemen, yumurta, biber, domates ve isteğe bağlı olarak soğan kullanılarak yapılan bir yemek. Peki, menemen yapmanın maliyeti son 1 yılda nasıl değişti?

Menemenin temel maddesi domatestir. TÜİK madde fiyatları ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerini esas alırsak, asgari ücretli alım gücünü domateste yarıdan fazla kaybetti. 2017 yılının ekim ayında asgari ücret 623 kilogram domatese eşitti. 2018 yılı ekim ayında ise asgari ücret 294 kilogram domates değerinde. Asgari ücretlinin domates karşısında alım gücünün 2017 yılı ekim ayı seviyesine çıkması için asgari ücretin 3405 TL olması gerekiyor.
Asgari ücretli soğanda ise alım gücünü yüzde 38 kaybetti. 2017 yılının ekim ayında asgari ücret bin 80 kilogram kuru soğanın değerine eşitti. 2018 yılı ekim ayında ise asgari ücret 674 kilogram kuru soğanın değerine eşit. Asgari ücretlinin kuru soğan karşısında alım gücünün 2017 yılı ekim ayı seviyesine çıkması için asgari ücretin 2570 TL olması gerekiyor.
Asgari ücretlinin yumurtada alım gücü kaybı yüzde 30 oldu. 2017 yılının ekim ayında asgari ücret 3 bin 303 adet yumurtanın değerine eşitti. 2018 yılı ekim ayında ise asgari ücret 2 bin 325 adet yumurtanın değerine eşit. Asgari ücretlinin yumurta karşısında alım gücünün 2017 yılı ekim ayı seviyesine çıkması için 2 bin 278 TL olması gerekiyor.

Bu bir krizdir
Yani mesele “menemen soğanlı mı olsun soğansız mı olsun?” sorusundan daha derin.
Asgari ücretli geçen yıla göre alım gücünü 399 ürünün 322’sinde kaybetmiş durumda. Yani ürünlerin yüzde 82’si karşısında enflasyona ezildi. Bu bir krizdir. Üretim verilerine yansımayan, kâr hesaplarına sığmayan, ama mutfakta acı bir biçimde hissedilen bir kriz.

Asgari ücretin genel fiyat artışları karşısındaki alım gücü kaybı ise yüzde 9 seviyesinde.
Asgari ücretli geçen yılın aynı ayına göre daha fazla telefon görüşmesi yapabilir. Leblebi, yer fıstığı ve kraker yiyebilir, emar ve röntgen çektirebilir, tahlil yaptırabilir, sinemaya gidebilir, bal ve şeker tüketebilir, hatta ayva yiyebilir. Her şeyi öyle kötü görmeyin.

Asgari ücrette neredeyiz?
Eurostat (Avrupa İstatistik Ofisi) verilerine göre Türkiye’de asgari ücret 2003 yılının ikinci dönemi ile 2018 ikinci dönemi arasında avro bazında 2 kat arttı. “Daha ne istiyorsunuz?” diye sorulabilir. Aynı dönemde Bulgaristan’da asgari ücretin 4,6 kat, Romanya’da 6,1 kat, Slovakya’da ve Estonya’da 3,6 kat arttığını bilmezseniz bu şekilde yorumlayabilirsiniz tabi. Türkiye’de asgari ücret 2003 yılında Romanya’daki asgari ücretin 3 katıydı, Estonya’dan fazlaydı. Bugün Romanya ve Estonya asgari ücrette Türkiye’yi geçti (Eurostat güncelleme 06/09/2018). Asgari ücret artış oranlarının Türkiye’den fazla arttığı ülkeler Çekya, Estonya, Letonya, Litvanya, Sırbistan, Arnavutluk. Bu ülkelerde resmi haftalık çalışma süresinin 40 saat olduğunu, Türkiye’de ise 45 saat olduğunu hatırlatalım. Çin’in kimi eyaletlerinde de asgari ücret Türkiye’deki asgari ücretin üzerine çıkmış durumda. Örneğin Şangay’da asgari ücret 2420 Çin Yuanı (1900 TL), Shenzhen’de asgari ücret 2200 Çin Yuanı (1727 TL), Guangzhou’da 2100 Çin Yuanı (1649 TL) (Bu veriler güncel kurlar üzerinden tarafımızca hesaplanmıştır).

Türkiye: Asgari ücretliler ülkesi
Bir başka gerçeğimiz de Türkiye’de asgari ücretlilerin oranının son derece yüksek olması. Türkiye bir asgari ücretliler ülkesi. Ülkemizde her 100 kişiden yaklaşık 40’ı asgari ücret üzerinden çalışıyor. Eurostat verilerine göre Avrupa ülkeleri ile karşılaştırdığımızda asgari ücretlilerin oranının en yüksek olduğu ülkeyiz. Asgari ücretlilerin oranı (asgari ücretin yüzde 105’indan daha az gelire sahip olanlar) Türkiye’de yüzde 42,9. Söz konusu oranda Türkiye’ye en yakın değerde olan ülkeler yüzde 19,1 ile Slovenya, yüzde 15,7 ile Romanya, yüzde 13 ile Portekiz. Söz konusu oran Belçika’da yüzde 0,4, İspanya’da yüzde 1, Çek Cumhuriyeti için yüzde 2,4.

Geçim ücreti olmalı
Bütün bu yazdıklarımdan çıkan sonuç şudur;
1) Asgari ücreti geçim ücretinin altında belirlemenin ekonomiye bir katkısı yoktur.

2) İki yıldır enflasyon karşısında alım gücünü yitiren asgari ücretlinin, temel harcama kalemlerinde kayıpları çok daha yüksektir.

3) Türkiye’de asgari ücretlilerin oranı son derece yüksektir. Bu durum toplu sözleşme kapsamındaki işçilerin azlığı, emekçilerin örgütsüzlüğü ile açıklanabilir.

Sonuç olarak, asgari ücretin keyfi bir biçimde geçim ücretinin altında belirlenmesine son verilmeli, yasalarla eli kolu bağlanmış olan sendikal örgütlenmenin önü açılmalıdır.