Genç yazar adayı Sinan filmin epizodik yapısı içinde çeşitli kusurları olan insanlarla karşılaşır. Kendini beğenmiş yazar, cahil ve küstah kapitalist, açgözlü kuyumcu, işkenceci polis... Bu karakterler CÇF’deki çocuklar gibi değiller mi? İki filmin epizodik yapısında benzerlik yok mu?

Şok! Şok! Şok!: Ahlat Ağacı da mı çalıntı?

Şaka, şaka Ahlat Ağacı çalıntı değil. Yani, bildiğim kadarıyla. Yazıyı okutmak için böyle bir başlık attım.

Ama Nuri Bilge Ceylan’ın “Ahlat Ağacı” ile Tim Burton’ın “Charlie’nin Çikolata Fabrikası” (CÇF) arasında hem biçimsel hem de içerik açısından ciddi benzerlikler olduğunu kim düşünebilirdi? Yani, benim dışımda. Ben düşündüm çünkü.

Olaylar şöyle gelişti: Bütün Çocuklar Bizim Derneği diye bir dernek var. Eşimin ve arkadaşlarımın çalıştığı bu dernek aracılığıyla ben de çocuklar için bir şeyler yapmaya karar verdim. Biraz da kendi ruhum için işin doğrusu, sadece çocuklar için değil. Bu vesileyle Balat’taki Kırımlı Aslanbey İlkokulu’nda öğrencilere “Charlie’nin Çikolata Fabrikası”nı gösterdik ve çocuklarla film üzerine sohbet ettik.
Filmi biraz hatırlatayım: Willy Wonka babasından ve genelde insanlardan nefret eden dâhi bir çikolatacıdır. Babası küçük Willie’nin çikolata veya şekerleme yemesine asla izin vermemiştir. Willy’nin babası dişçidir ve ona göre şeker asla ağza sokulamaz, sokulması teklif dahi edilemez. Willy’nin baba nefretinin nedeni budur yani çocukluğunda ne çikolata ne de şekerleme yemesine izin verilmemiş olması. Willy, genelde insanlardan da nefret eder çünkü gizli çikolata ve şekerleme tarifleri fabrika çalışanlarınca çalınmıştır!

Willy Wonka bir gün fabrikasına 5 çocuk alır. Charlie dışındaki 4 çocuk obur, aç gözlü, rekabetçi, hırslı, küstah ve bencildirler. Her birinin hikâyesi epizodik denebilecek bir biçimde anlatılır, elenen her çocuk için ayrı bir şarkı söylenir. Beş çocuktan geriye kalan Charlie, Willy’nin büyük ödülünü kazanır. Ödül fabrikanın varisi olmaktır. Ama Charlie, fabrikaya ailesini götüremeyeceğini öğrenince ödülü reddeder.
Willy, Charlie’yle birlikte yıllardır görmediği babasını ziyaret eder. Ve babasının kendisini takdir ettiğini, hakkında yazılan yazıları kesip, çerçeveletip duvarına astığını, kısacası kendisini sevdiğini anlar. Nefret yerini sevgiye bırakır. Willy, babasıyla barışınca insanlıkla da barışır.
Ahlat Ağacı şimdiden sizin de aklınıza gelmiştir diye tahmin ediyorum. Sinan, kumarbaz ve başarısız babasından hiç hoşlanmaz. Kasabanın tümünden üzerine atom bombası atmayı hayal edecek kadar nefret eder aslında... Sinan, insanları sevmediğini açık açık söyler. Sinan insan sevmezliğiyle, baba nefretiyle Willy Wonka’ya benzemiyor mu?

Genç yazar adayı Sinan filmin epizodik yapısı içinde çeşitli kusurları olan insanlarla karşılaşır. Kendini beğenmiş yazar, cahil ve küstah kapitalist, açgözlü kuyumcu, rekabetçi arkadaş, işkenceci polis... Bu karakterler CÇF’deki çocuklar gibi değiller mi? İki filmin epizodik yapısında benzerlik yok mu?

sok-sok-sok-ahlat-agaci-da-mi-calinti-484018-1.

Ve finalde Sinan, babası İdris’in, kendisi ile ilgili gazete yazısını kesip sakladığını, kitabını okuduğunu ve beğendiğini, kısaca kendisine değer verdiğini anlar. Tıpkı Willy Wonka’nın babasının kendisine değer verdiğini anlaması gibi. Sinan’ın babasıyla ilişkisinin aynı olmayacağını anlarız çünkü Sinan babasının başladığı kuyu kazma işini devam ettirmektedir. Muhtemelen Sinan’ın insanlarla ilişkisi de değişecektir.

Bütün bu benzerlikler elbette tesadüf. Birbirinden bu kadar farklı filmlerle hemen hemen aynı temayı anlatmanın mümkün oluşu bence muhteşem bir şey. Bence iki film de çok iyi. Ve de birbirinden tamamen farklı ve benzer!

Bütün Çocuklar Bizim Derneği de çok iyi. Çocuklarla iş yapmak müthiş zevkli. Siz de katılın bir şekilde, çorbada tuzunuz olsun. Bu yazı dernek sayesinde yazıldı. Yoksa vasat “Ant-man ve Wasp” üzerine ne yazacağım diye kara kara düşünecektim. Ya da tatlı ama boş Fransız filmi “Hayat Okulu” hakkında yazacaktım. Böylesi daha iyi oldu.