İzmir Sol Feminist Hareket, kadın cinayetleriyle ilgili basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamada, “Katledilen kadınlar isyanımızdır. Erkek şiddetine, sömürüye, yoksulluğa, eşitsizliklere, siyasal İslamcı karanlığa karşı kadınlar var” denildi.

Sol Feminist Hareket: Katledilen kadınlar isyanımızdır

BirGün EGE

İzmir Sol Feminist Hareket, kentte son günlerde yaşanan kadın cinayetlerine tepki göstermek için basın açıklaması gerçekleştirdi.

Alsancak’ta yapılan basın açıklamasını okuyan Zeynep Karataş, İzmir’in kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı ikinci şehir olduğuna vurgu yaparak, “Ne zaman bir kadın katledilse faili silikleştirip, şiddeti haklı çıkarmak, şiddete maruz kalmanın ‘suçunu’ da kadına yüklemek için hazır bekleyen eril mekanizma hızla devreye giriyor” dedi.

“Katledilen kadınlar isyanımızdır” ve erkek şiddetine, sömürüye, yoksulluğa, eşitsizliklere, siyasal İslamcı karanlığa karşı kadınların var olduğunu ifade eden Karataş, “Tuba Kul, 22 yaşında genç bir kadın. Artık yaşamıyor. Bundan üç gün önce, adının Caner olduğunu güçlükle öğrenebildiğimiz ama tüm medya haberlerinde ismi kısaltmaların altına saklanan bir erkeğin şiddeti Tuba’nın yaşamını çaldı. Caner onu kıskanıyor diye çalıştığı işten ayrılmayı reddettiği için. Tuba’nın kimliği, resimleri ve yaşamı ise yine didiklenip her şeyiyle ortaya serildi. Tıpkı şiddet ve cinayet faili erkeklerin kimliği ve yaşamı adeta özenle saklanırken yıllarca her tür şiddete maruz kalan, tecavüz edilen ya da kendini korumaya çalışırken şiddet faili erkeğin ölümüne neden olan kadınlara yapıldığı gibi. Aynı sıralarda Karabağlar’da Nurhan da eşi tarafından öldürüldü” diye konuştu.

“ERKEK ŞİDDETİ MÜNFERİT DEĞİL”

“Ne zaman bir kadın katledilse faili silikleştirip, şiddeti haklı çıkarmak, şiddete maruz kalmanın ‘suçunu’ da kadına yüklemek için hazır bekleyen eril mekanizmanın hızla devreye girdiğini belirten Karataş, “Tüm haber kaynaklarında katil erkeğin isminin kısaltmaların altına gizlenmesini kabul etmiyoruz. Kendisini kadınların sahibi, kadınları da onlara kul, köle olmak zorunda olan, itaat etmekle yükümlü ikincil varlıklar olarak gören erkekler her gün en az üç kadını yaşamdan koparıyor, öldürüyor. Erkek şiddeti münferit değil, bir anlık hezeyan değil, haklı hiçbir gerekçesi yok” ifadelerine yer verdi.

“İKTİDARIN SUÇ ORTAKLIĞIYLA YARATILAN BİR DÜZEN BU”

Karataş sözlerine şu şekilde devam etti:

“‘Çok kıskandım vurdum’, ‘seviyordum, karşılık alamadım, reddedildim’, ‘yemeği beğenmedim, çıldırdım’, ‘boşanmak istedi, kendimi kaybettim’ diyen erkek faillerin, failleri bulamayan, koruma kararı olduğu halde kadınları koruyamayan kolluğun, faillere kravat, iyi hal, namus diye indirim verilen, cezasız bırakılan yargı pratiklerinin, kadınların mücadelesiyle kazanılan hakları gasp eden, İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca bir gecede fesheden, kadınları şiddete karşı koruyacak güvenceleri bir bir yok eden ve kadınların yaşamını, eşitlik ve özgürlük talebini tarikat, cemaat ağlarının karanlığında boğmaya çalışan iktidarın suç ortaklığıyla yaratılan bir düzen bu. Taliban’la ters bir yanımız yok demişti AKP iktidarı. Taliban kadınların tek başına sokağa çıkmasını, sivil toplum örgütlerinde çalışmasını, üniversitede okumasını, eğitim almasını yasaklarken, Diyanet TV’de kadınların yanında ‘oğlu, kocası gibi bir mahremi olmadan 90 kilometre ve daha uzağa yalnız gitmelerinin caiz olmadığının’ söylenmesi tesadüf değil.”

“ÖZGÜRLÜK’ SOSUNA BULAYIP ÖNÜMÜZE KOYUYORLAR”

Karataş, “AKP-MHP-BBP ittifakı başörtüsüne anayasal güvence adı altında laiklik ilkesini yok ederek kadınların yaşamı, bedeni, emeği üzerindeki tahakkümü koyulaştırmak, ülkeyi adeta Talibanlaştırmak için uğraşıyor” dedi ve ekledi: “Dini inancı gereği seçilen kıyafet dışındaki bütün kıyafetleri güvencesiz bırakarak, kadınları kendi dinci ideolojilerine uygun şekilde giyinmeye zorlayacak, bu konudaki her tür eleştiri ve tartışmayı engelleyecek, erkek çok eşliliğinin önünü açacak, evlilik içinde kadının tabi ve ikincil konumunu derinleştirecek, dini nikâhı anayasal güvence altına alacak, ayrımcı ve LGBTİ+lara yönelik nefret söylemi içeren bir maddeyi ‘özgürlük’ sosuna bulayıp önümüze koyuyorlar.”

“KADINLARA KOLLUK ELİYLE ŞİDDET UYGULAYANLARLA ANAYASA YAPILMAZ”

Karataş şunları dile getirdi:

“Kadınlara ve LGBTİ+lara yönelik her tür şiddeti ve ayrımcılığı daha da derinleştirecek olan bu teklif müzakere dahi edilemez. El birliğiyle 6 yaşındaki bir kız çocuğunun zorla evlendirilmesini münferit ve kişisel göstermeye, tarikat ve cemaat karanlığını aklamaya çalışanlarla, anayasayı defalarca çiğneyenlerle, anayasaya aykırı şekilde İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenlerle, kadınları şiddet karşısında güvencesiz bırakıp şiddeti tırmandıranlarla, demokratik hak arayışında kadınlara kolluk eliyle bizzat şiddet uygulayanlarla Anayasa yapılamaz. Yeni yılın ülkemizde ve bölgemizdeki kadın düşmanı siyasal İslamcı, dinci rejimlerin kadınların öncülük ettiği halk hareketleriyle yıkılışına tanıklık etmesi için Sol Feminist Hareket olarak İzmir’de ve her yerde mücadeleyi yükselteceğiz. Hayatımızı cehenneme çevirenleri mutlaka göndereceğiz. Eşit ve özgür bir yaşam düşümüzü paylaşan tüm kadınları birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Yaşasın feminist mücadelemiz.”