SOL Genç, KPSS skandalı hakkında yaptığı açıklamada sınavın iptal edilmesinin yeterli olmayacağını ifade etti. "Bu skandalın tüm sorumluları yargılanmalıdır" denilen açıklamada, birlikte mücadele vurgusu yapıldı.

SOL Genç: KPSS skandalının tüm sorumluları yargılanmalı

SOL Genç, KPSS skandalı hakkında açıklama yaptı.

Sınavın iptal edilmesinin yeterli olmayacağı belirtilen açıklamada, "Soruların çalınmasında katkısı olan tüm sorumlular yargılansın!" ifadelerine yer verildi.

"Neoliberal eğitim modeli acilen terk edilmeli; kamucu, laik, herkes için eşit ve ücretsiz bir eğitim modeli hayata geçirilmelidir" denilen açıklamada, "ÖSYM’nin yaptığı tüm sınavlar halk nezdinde şaibelidir. Gençleri sermayenin sömürü zincirleriyle bağlayan bu sistemden alacaklıyız. Emeğimizin karşılığını aldığımız insanca yaşayabildiğimiz bir ülke için hep birlikte mücadele edelim!" denildi.

SOL Genç'ten yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

"31 Temmuz Pazar günü yaklaşık 1 milyon 400bin kişinin geleceğini belirleyen KPSS Lisans sınavında yetmişe yakın sorunun bir özel öğretim kurumu tarafından çalındığı ve para karşılığı muhtelif kişilere satıldığı gün yüzüne çıktı. KPSS’de çıkan sorulardan şıklara kadar daha önce Yediiklim Yayınevi’nin test kitapçıklarında olduğu ortaya çıktı. Yediiklim Yayınevi sahibi Münir Çelik’in AKP ile yakınlığı ve tanıtım broşürlerinde Süleyman Soylu’nun da olduğu görüldü. Bahsi geçen firmanın ‘’Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Dil Sınavı ‘’ soru kitapçığını basılması ve dağıtılması ihalesini aldığını, Yediiklim ve AKP’nin talimatlarıyla nitelikli eğitimin içini boşaltmasında başrolü oynayan Eğitim-Bir Sen arasında yapılan anlaşma neticesinde Milli Eğitim Bakanlığına yönetici seçme sınavı EKYS sınavı da şaibelidir. AKP ve cemaat ortaklığında olduğu gibi bugün de atan(a)madıkları için inşaatlarda çalışan, kafelerde günlüğü üç kuruş paraya sömürülen, özel eğitim merkezlerinde, özel okullarda asgari ücretle çalışan, üç harfli market zincirlerinde kasiyerlikten başka seçenek bulamayan bir neslin geleceği iktidarın yürütücülüğünü yaptığı bu çürümüş düzen tarafından çalınıyor.

12 Eylül ile başlayan ve AKP iktidarıyla pik noktasına ulaşan; kamuya ait tüm kazanımların sermayeye peşkeş çekilme sürecinin yarattığı işlevsiz sistemin bir yansımasını da kamuya alım sürecinde görüyoruz. Neoliberal dönüşüm sürecinde sıkça tekrarlanan ‘küçük devlet’ politikasıyla beraber kamuda alımları düşüren sistem; gençleri, emekçileri özel sektörün sömürüsüne mahkûm ediyor. Bu mahkûmiyet sonucu kamuda ‘seçme’ amacıyla piyasa temelli istihdam modelini meşrulaştırması hedeflenen KPSS sistemi 2002 senesinde yürürlüğe girdi. Her yıl milyonlarca genç özel sektörün güvencesiz, sigortasız ve geleceksiz çalışma koşullarından bir kaçış yolu olarak gecesini gündüzüne katıp kamuya atanmak için mücadele veriyor. AKP ve Cemaat ortaklığında olduğu gibi bugün de tarikatların, cemaatlerin, yandaşların devlette kadrolaşması ve rant elde etmek için milyonlarca gencin emekleri çalınıyor. Yaşadığımız bu mağduriyetler açıkça gösteriyor ki, AKP iktidarı ülkemizi bir açmazın içinde boğmaya çalışıyor.

Yaklaşık 1 milyon 400 bin kişinin kayıt yaptırdığı KPSS Lisans sınavına yaklaşık 93 bin yurttaş kayıt yaptırmasına rağmen sınava girmedi. Ayrıca geçmiş yılların çan eğrisini incelediğimizde sınava katılan yurttaşların büyük bir kesiminin ise denemek için girdiğini görebiliyoruz. Kamu alım sürecine dair umutsuzluğun kronikleştiğini veriler açık bir biçimde gösteriyor. Bu umutsuzluğu yaratan koşulları incelediğimizde ise; kontenjanların düşüklüğü, puanların yüksekliği, sınav şaibelerinin kitlelerde yarattığı negatif etkileri, yeterli puanı alsa dahi mülakat sürecinde düşüncelerinden veya torpil listelerinden dolayı haklarının yeneceği düşüncesi, sınava hazırlık sürecinde fırsat eşitliğinin sağlanmaması, özel sektörün sömürü dişlisi içinde ders çalışmaya fırsat bulamaması, ekonomik şartların kötüleşmesi ile beraber yoğunlaşan bunalım ve başaramama korkusunu görebiliyoruz. Bu kronikleşen umutsuzluğun sebebi AKP’nin bu ülkede uyguladığı karanlık politikaların sonucudur.

Avrupa’nın Çin’i olma görevi ile ülkemizi ucuz emek gücü cennetine çevirmeyi hedefleyen AKP iktidarı, bu doğrultuda eğitim programını, üniversitelerin akademik içeriğini, istihdam modelini düzenliyor. Bu da yetmezmiş gibi siyasal İslamcı ajandaları doğrultusunda devlet kadrolarında tarikat ve cemaat kadrolaşmasının önünü açmak için torpil listeleriyle, sınav şaibeleriyle amacına ulaşmaya çalışıyor. Sınav şaibeleriyle, mülakatlarda torpil listeleriyle, özel sektörün sömürüsüne mahkûm edilen biz milyonlarca genciz fakat mücadele ederek, kendi ellerimizle kazanacağımız bir gelecek var. Sınavın iptal edilmesi yetmez, soruların çalınmasında katkısı olan tüm sorumlular yargılansın!

12 Eylül ‘ün yarattığı; üniversitelerin entelektüel polisliği bilinciyle ile hareket eden, halk için bilim üreten değil, özgür düşünce, sorgulama ve eleştirel aklın olmadığı, sermaye ve iktidar için çalışan YÖK acilen kaldırılmalıdır. Üniversiteler akademik, demokratik, özerk statüde kuruluşlar olmalıdır!

Neoliberal eğitim modeli acilen terk edilmeli; kamucu, laik, herkes için eşit ve ücretsiz bir eğitim modeli hayata geçirilmelidir.

Demokratik planlamacı, katılımcı, kamucu bir ekonomik model ile istihdam sistemi düzenlenmeli ve tüm gençlerin, emekçilerin güvenceli, sigortalı insanca yaşayabileceği bir ücretle çalışma şartları yaratılmalı. Böylelikle gençlerin yarış atı misali birbiriyle yarıştığı, torpil listeleriyle mülakatlardan elendiği, sınav sorularının çalındığı için geleceğini kaybettiği sistem terk edilebilir.

Tarikat ve cemaat ağlarının iktidar desteği ile kamuyu ele geçirme çabalarını ve kamusal alanı düzenlemeye çalışmalarını engelleyecek; laikliği kazanma eksenli mücadele hattı büyütülmelidir.

Skandalın patlak vermesiyle beraber ÖSYM başkanı Halis Aygün görevden alındı. Aygün’ün görevden alınması, milyonlarca gencin emeğinin gasp edilmesinin üstünü örtmeye yönelik bir hamledir. AKP’li Cumhurbaşkanı’nın sıkça tekrarladığı bu metot; skandalın gazını almak için atadığı bir ismi kızağa çekmesidir. Bu göz boyama hamlesi yetmez. Bu skandalın tüm sorumluları yargılanmalıdır. ÖSYM’nin yaptığı tüm sınavlar halk nezdinde şaibelidir. Gençleri sermayenin sömürü zincirleriyle bağlayan bu sistemden alacaklıyız. Emeğimizin karşılığını aldığımız insanca yaşayabildiğimiz bir ülke için hep birlikte mücadele edelim!"