AKP Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde, ona ait silahla 23 Eylül’de yaşamına son verdiği iddia edilen 23 yaşındaki Nadire Kadrirova’nın abisi Muhammed Kadirova isyan etti: “Ne deliyiz ne de yalancıyız. Gördüklerimizi, yaşadıklarımızı, anlatıyoruz. Sadece olayın açığa çıkarılmasını istiyoruz.”

Yaralı kaldırıldığı Bilkent Üniversitesi Hastanesi’nde hayata veda eden Nadire Kadirova’nın abisi orada olanları anlatıyor: “Ölüm haberi geldiğinde bir polis, savcıya kardeşimin odada çekilmiş fotoğrafını gösteriyordu. Bakmak istedim. Önce, ‘Kendini kaybedersin’, diyerek izin vermediler. Israr edince göstermek zorunda kaldılar.”

O şüpheler…

Kadirova; “Onlara, daha neyimi kaybedeyim dedim” ifadeleriyle sürdürüyor: “Fotoğrafta belden aşağısı görünmüyordu. Üstü tamamen çıplaktı. Kalbinin üzerinde bir delik vardı. Ama küçüktü. Etrafında yanık izi yoktu. Yakın mesafeden atışta, deliğin büyük olması ve etrafında yanık izi, barut lekesi bulunması gerekmez mi?”

Abi Kadirova; “Yanında şarjörü olmayan bir silah vardı” diyor. Olayda, şimdiye kadar iki silah markasının adı geçti. Kadirova, araştırdıklarını söylüyor: “Sözü edilen silahlardan biri şarjör takılı değilken ateş etmiyor. Bahse konu olan diğeri ise bir yere dayanıp tetiğe basılırsa ateş almıyor.”

‘Çok kötü dikmişler’

Muhammed Kadirova; cenaze Özbekistan’a götürüldükten sonra yaşananlara ilişkin yeni bilgiler de aktarıyor: “4 gasal aile yakınımız yıkadı. Onlar aktardı. Alt dudağı, çene kısmından başlayıp, aşağı, “Bildiğiniz yere” kadar inen dikişler olduğunu söylediler. Çok kötü dikmişler.”

‘Sol gözü mosmor’

Abi, ikinci kurşun yarasından da şöyle söz ediyor: “Sol tarafında böbrek hizasında. Bu, arkadan çıkmamış. Ama çukur var, içeri girmiş ve yara yapmış. Hatta bunun da üzerinde dikiş var. Ayrıca sol gözü mosmor. Vücudunda, ensesinde darbe izleri yer alıyor. İçi bomboş. Her organı alınmış.”

‘Abi bana madalya takman lazım, diyordu’

Kadirova, evde aile içi tartışmalar yaşandığını belirtiyor: “‘Abi, bana madalya takman gerekir, çalışmaya gelenlerin, hepsi kaçıyor’ diyordu. Çok inançlı biriyim. ‘Kardeşim, ailemiz için çalışıyoruz, katlanalım, dedikodu haramdır, anlatma’ karşılığını veriyordum. Çok pişmanım, vicdan azabı yaşıyorum. Her sabah namaz kılarken ağlıyorum.”

‘Kandırdılar’

Nadire Kadirova’yı, kızı gibi gördüğünü ileri süren Ünal, savcılık ifadesinde; “Dershaneye gitmesi için bizzat velisi olarak ilgilendim, kayıt yaptırmak için uğraştım” diyor. Oysa tanık olarak dinlenen dershane yetkilisinin ifadesi bu beyanla çelişiyor: “Kadirova, bize patrondan izin alamadığı için dershaneye gelemediğini bildirdi.”

Kardeşinin hayallerinden de söz eden abi Kadirova, ‘kandırılmaya ilişkin’ bir örnek daha veriyor: “Dershaneye gitmek, İngilizce öğrenmek, üniversite okumak ve evlenmek istiyordu. Ümidi çoktu. Niye intihar etsin? Hostes olmak istiyordu. Patronum, yardımcı olacak” diyordu. Benim kardeşimi kandırdılar. Biz iyi niyetli insanlarız.”

‘Fuhuş sorusu aklımdan çıkmıyor, şikâyetçiyim’

Muhammed Kadirova, Savcılık tarafından sorulan ‘Fuhuş’ sorusunun da aklından çıkmadığını anlatıyor: “Kardeşime ‘Psikolojik sorunları vardı’ dediler, ‘Fuhuş yapıyor muydu?’ diye sordular. Şikâyetçiyim, hasta birinin altını temizleyerek para kazanan bir genç kız neden o.luk yapsın?”

‘Büyük baskı hissettim, iki şeyden çok korktum’

Aile tehdit edildi mi? Kadirova, “Hayır” birebir tehdit edilmedik ama baskıyı üzerimizde hissettik” diyor: “Uçak, Özbekistan’a inene kadar çok korktum. Başıma bir şey geleceğini düşündüm. Bir korkum da, kardeşimin cenazesiyle sokaklarda yalnız kalmaktı.”

‘Çarpıtmak için arıyorlar’

Kadirova, Türkiye’deki medyaya da sitemli: “İlk gün Hürriyet de dahil olmak üzere pek çok gazete aradı. Sonra aramayı kestiler. Neden, bu gazeteleri kim kontrol ediyor? Şimdi, tanımadığım yerlerden arayanlar oluyor, ‘Konuşalım’ diyorlar. Olayı yönlendirmeye çalıştıklarını biliyorum.”

‘Bunu biri bize açıklasın’

Kadirova, son olarak AKP’li Şirin Ünal’ın Meclis’teki, “Sorunları vardı, biz onu gönderemeden, o kendisini gönderdi” ifadesinden de söz ediyor: “Bunu içime sindiremiyorum. Bu ne demek? Biri bize açıklasın. ‘Kendini gönderdi, Allah rahmet eylesin’ diyor. Allah sizi kahretsin ya…”