SOL Parti Artvin: İstanbul Sözleşmesi bizim
SOL Parti Artvin İl yönetimi parti binasına astıkları İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesine tepki içeren pankartın 4 gün önce savcılık tarafından el konulmasına karşı basın açıklaması düzenledi.
DİLAN ŞAHİNBAŞ
SOL Parti Artvin İl yönetimi, İstanbul Sözleşmesi pankartlarına el konulmasına tepki gösterdi.
SOL Parti binası önünde gerçekleştirilen ve Özlem Akyürek’in okuduğu basın açıklamasında İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamamakta ısrarcı olduğu için her gün kaybedilen kadınlardan ve kadına yönelik şiddetten AKP iktidarının sorumlu olduğu vurgulandı.
SOL Parti il ve ilçe binalarına asılan “İstanbul Sözleşmesi Bizimdir” pankartlarından dolayı, Artvin Merkez, Hopa ve Borçka parti il örgütlerine dönük baskı ve yıldırma politikalarına hep birlikte şahit olduklarını belirten Akyürek, “Geçtiğimiz Cuma günü emniyet güçleri il binamıza gelerek partimizde arama yapmak ve pankartımıza el koymak istemiştir. Gözaltı ve arama kararlarıyla pankartımız bir suç unsuru sayılarak alıkonuldu. Bu karara itiraz eden il başkanımız ve bir üyemiz yaka paça gözaltına alınmıştır. Savcılığın verdiği kararla emniyetin il binamıza çilingirle girmek isteyip pankartımızı alması siyaset yapma hakkımızın ihlal edilmesidir, ifade özgürlüğünü hiçe saymaktır, hukukun siyasal olarak araç haline getirilmesidir. Bu antidemokratik ve keyfi uygulamalar karşısında suç duyurusunda bulunacağız. En demokratik, en meşru haklarımızı bile elimizden almaya çalışanlara karşı mücadelemizi her noktada sürdüreceğiz. İktidarın İstanbul Sözleşmesi’ne ve kadın mücadelesine yönelik bu tavrı ülkemizdeki kadınlara yönelik tacizi, tecavüzü ve cinayetleri arttırmaktadır” dedi.
"AMAÇLARI BELLİ"
Parlamentonun bir hükmünün kalmadığı bu rejimde hukuksal normun da kalmadığının böylece görülmüş olduğunu söyleyen Akyürek, ”Amaçları ise belli… Tek adam yetkilerine dayanarak bu dinci gerici, Amerikancı ve sermayenin hizmetindeki bir karanlık dehlizde ülkeyi hapsetmek istiyorlar. Ama daha önemlisi rejim, toplumsal bir itirazın tüm kanallarını da ortadan kaldırmaya çalışıyor çünkü artık muhalefetin kalbi sadece parlamentoda değil iş yerinde, mahallede, sokakta, hayatın içinde de atıyor. İktidar tam da bunun için bunun tüm yollarını ortadan kaldırmaya odaklanıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, hepimiz biliyoruz ki bir avuç şeriatçı azınlığın aktif desteğini alabilmek için, onların talepleriyle hayata geçirildi” diyerek SOL Parti il ve ilçe binalarına yönelik tacizlerin olduğunu, yöneticilerine yönelik gözaltı uygulamalarının asıl nedeninin burada aranması gerektiğini vurguladı.
“O pankartlarda İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak ve tek adam kararnamesini hükümsüz ilan etmek dert oldu iktidara. Çünkü bu yönetme biçimlerine, sermayenin çıkarlarına hizmet eden dinci bir rejimi kurmak için kullanılan tek adam yetkisine, onun üzerinde yükseldiği düzene köklü bir karşı çıkış var! Biz bu karşı çıkışı sürdürmeye devam edeceğiz. Toplumun üzerine kapattıkları dev bir kapak var sanki ama o kapağın altı fokurduyor, herkes mutsuz ve tepkili. İşte, bu kapak açılmasın diye her gün üzerine biraz daha baskı uyguluyorlar. Salgında her gün yüzlerle ifade edilecek rakamlarda insanlarımız ölüyor” diyen Akyürek hastanede yatak bulamayan, evine ekmek götüremeyen milyonların bir yanda lüks ve şatafat içinde yaşayan bir avuç iktidar sahibinin ise bir tarafta olduğunu, iktidarın artık bu açığı kapatamayacağını, o yüzden bunu kabul ederek zorbalıkla ayakta kalmaya çalıştığını söyledi ve “Bu şekilde tüm ülkenin, toplumun kaderine hile ve zorbalıkla el koyamayacaklar. Ne yaparlarsa yapsınlar bunu başaramayacaklarını göstermeye devam edeceğiz” dedi.
“Siyasal İslamcı iktidar ve dayandığı marjinal taban şunu bilmelidir: Bu halk, bir avuç yobazın elinde oyuncak olacak, temel hakları her gün elinden alınabilecek bir halk değildir. 19 senedir her türlü hileyle, baskıyla, dayakla, medya gücüyle, bu halkın ilerici, laik, demokratik potansiyelini yok edememişlerdir. Kendi yaptırdıkları anketlerde dahi, buldukları destek yerlerde sürünmektedir. O yüzden Anayasa değişikliği zokasıyla iktidarda kalmanın yollarını aramaktadırlar” diyen Akyürek, halkın şeriatçı, yobaz azınlığın karanlığından elbette çıkacağını vurguladı.
Kadına yönelik şiddeti bitirme sözü daha hafızalarda tazeyken İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararının AKP iktidarının ve siyasal islamcı gericiliğin kadına yönelik şiddeti bitirmek bir yana bunun ancak sorumlusu olabileceğini bir kez daha gösterdiğini belirten Akyürek, “Her tartışmaya açtığınızda söylediğimiz gibi kadına yönelik şiddetin sorumlusu haklarımızı gasp etmeye çalışan, yasaları ve sözleşmeleri uygulamayan iktidardır. Tüm karalamalara rağmen İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşamlarını güvence altına alan ve doğrudan ülkemizde hazırlanmış uluslararası bir sözleşmedir; sözleşmeden çıkmak için atılan imza doğrudan kadına yönelik şiddetin önünü açma beyanıdır” dedi.
"GENÇLER İŞSİZ VE UMUTSUZ"
Basın açıklamasının devamında AKP kongrelerinden bahseden Akyürek, “Hınca hınç dolu salonlarla övünen iktidar partisinin bakanı, kongre haberlerinden 5-10 dakika sonra aynı yayında utanmadan maske-mesafe-hijyen uyarısı yapabiliyor. “Pandemiyle mücadele sizin elinizde” diyerek gelinen noktada bir de halkı sorumlu tutuyor. Onlar pişkinlikte sınır tanımazken insanlarımız ölmeye, onlar da sefalarını sürmeye devam ediyor. Gençlerin yarısından fazlası işsiz ve umutsuz. Birçoğu iş aramaya dahi gidemiyor. İktidarın yerel yönetimi de gençlere el uzatmak bir yana, toplu ulaşıma zam üstüne zam yapmayı tercih ediyor. Bu iktidara ve iktidarın kötü kopyası olmaya çalışan düzen muhalefetine mecbur da değiliz, mahkûm da değiliz. Bu sorunlar yumağından ancak ve ancak sol değerler etrafında örgütlenerek kurtulabiliriz” dedi.
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına karşı yaşamlarını savunmak için mücadele eden kadınların, din örtüsü altında sömürülen işçilerin, özgürlük isteyen gençlerin, laikliği savunan yurttaşların SOL’da birleşip bu karanlığın yerine yepyeni bir ülke kuracaklarını belirten Özlem Akyürek basın açıklamasını “Kendi kaderimizi elimize alarak, Sol politikalar etrafında örgütlenerek onları yenebilir, emekten, eşitlikten, özgürlükten yana bir yaşamı mümkün kılabiliriz. SOL demek, emeğin çıkarlarını gözetmek demek, Sol demek kamuculuk demek, bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik demek. Amacın baskı ve yıldırma olduğu zamanlarda bugün de olduğu gibi gösterilen bu güçlü dayanışma bizleri umutlu ve dirençli kılıyor. Bu karanlığın ve faşizmin üstesinden her zaman birlikte olarak ve yan yana kalarak geleceğiz” diyerek sonlandırdı.
Basın açıklamasının ardından SOL Parti üyeleri Emniyet güçlerinin el koyduğu pankartın yerine yeni “İstablul Sözleşmesi Bizim, Haklarımızdan Hayatlarımızdan Mücadelemizden Vazgeçmiyoruz” yazılı pankartı astı.