SOL Parti Bolu İl Yönetim Meclisi, Bolu'da su nedeniyle meydana gelen zehirlenme vakalarındaki artışa ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada "Temiz içme suyuna erişim en temel insani haktır.  Can kaybı dahi yaşandığı böylesi bir olayı münferit bir hadise olarak görmek su ve sağlık politikalarındaki hataların üzerini kapamaktır" denildi.

SOL Parti'den Bolu'daki zehirlenme vakalarına ilişkin açıklama: Münferit hadise değil, politika hatası

Haber Merkezi

Bolu’da su nedeniyle meydana gelen zehirlenme vakaları yeniden artmaya başladı. Zehirlenme şüphesiyle 2 genç entübe edildi. SOL Parti Bolu İl Yönetim Meclisi, konuyla ilgili bir açıklama yayımladı.

Sağlık politikalarında yapılan hatalara işaret edilen açıklamada “Temiz içme suyuna erişim en temel insani haktır. Can kaybı dahi yaşandığı böylesi bir olayı münferit bir hadise olarak görmek su ve sağlık politikalarındaki hataların üzerini kapamaktır” denildi.

Bolu merkeze bağlı Yuva köyünde, bayramın son gününde zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırılanlarla aynı belirtileri gösteren kişi sayısının artması endişeye neden oldu. Zehirlenme şüphesiyle daha önce 2 genç entübe edilirken, 17 yaşındaki Cansu A.'da kanlı ishal görüldü.

SOL Parti Bolu İl Yönetim Meclisi, ‘temiz içme suyuna erişim en temel insani haktır’ başlıklı bir açıklama yayımlayarak yapılan analizlerin halkla paylaşılması gerektiği vurgulandı. Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Onlarca yurttaşımızın tedavi altına alındığı ve can kaybı dahi yaşandığı böylesi bir dizi olayı münferit bir hadise olarak görmek su ve sağlık politikalarındaki hataların üzerini kapamaktan başka anlam ifade etmeyecek. Hanelerinde halkımızın ve işyerlerinde emekçilerin temiz içme-kullanma suyuna erişimi için yaşanılan zafiyetten sorumlu kişi ve kuruluşlar ortadadır. Dolayısıyla gerek denetim ve kontrol mekanizmalarındaki aksaklıklar gerekse mevzuattaki boşluklar, sermayenin güvenilir su temininde dahi açığa çıkan kâr hırsı, diğer taraftan merkezi iktidarın sadece sermaye yanlısı su politikaları halkımızın içinde bulunduğu durumun nedenlerini gözler önüne sermekte. Başta salgının yaşandığı bölgeler olmak üzere, yeraltı ve yerüstü su havzaları ve yakınlarında yer alan irili ufaklı tüm üretim tesislerinin atık yönetimleri denetlenmeli, açığa çıkacak tüm raporlamalar kamuoyu ile paylaşılmalı.

Yaşanılan zehirlenme olayında verileri saklayan kurumların halk sağlığı yok saydığı vurgulanan açıklama şöyle devam etti:

“Söz konusu salgının biyolojik ve kimyasal nedenleri bütünlükle değerlendirilmeli, tüm bilimsel çıktıların kentin tüm paydaşlarıyla ivedi ve şeffaf olarak paylaşılması sağlanmalı. Bilinmelidir ki yaşanılan zehirlenme olaylarında verileri saklayan, sermaye gücüne göre gerçekleri manipüle eden her kişi ve kurum alenen halk sağlığını yok sayacaktır, saymakta. Temiz içme suyuna ve sağlıklı yaşama erişim, tüm insanlar için temel bir hak olarak tanınmakta. Su sadece temel bir gereksinim değil, aynı zamanda, hava ve toprak gibi canlı yaşamının en temel ögelerinden biridir. Tarımsal üretimden günlük insan ihtiyacına varıncaya değin su doğal yaşamın en vazgeçilmez parçalarından biridir. O nedenle suyun canlı yaşamına erişiminin en temiz ve güvenilir şekilde olması bilimsel, yaşamsal gerçekliğin tartışılmaz bir gerçeğidir.
Bizler halk sağlığını tehdit eden her türlü denetimsizlik, girişim ve politikanın karşısında bilimsel saiklerle ilimizde yaşanılan salgın süreçlerinin de takipçisi olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. İdari anlamda sorumluluğu olan tüm yetkililerin yaşanılan kirlenmenin biyolojik ve kimyasal analizlerini tüm şeffaflığıyla kamuoyu ile paylaşması gerektiğinin altını çizerken, halkımızın güvenilir ve temiz içme-kullanma suyuna erişimi için gerekli mücadeleyi sürdüreceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz.”