SOL Parti, ‘Salgın Günlerinde Emek: Ne Oluyor? Ne Yapmalı?’ başlıklı kapsamlı bir rapor hazırladı. Raporda, koronavirüs sürecinde yaygınlaşan evden çalışma sistemine ilişkin dikkat çeken tespitler yer aldı ve “Uzaktan çalışmaya ilişkin yönetmelik bir an önce çıkarılmalı” denildi.

SOL Parti'den emek raporu: Evden çalışma riskler barındırıyor, yönetmelik gerekli

SOL Parti, ‘Salgın Günlerinde Emek: Ne Oluyor? Ne Yapmalı?’ başlıklı raporunu kamuoyuyla paylaştı.

Gamze Yücesan-Özdemir ve Serkan Öngel tarafından hazırlanan; Aziz Çelik, Aziz Konukman, Bülent Bulduk, Hayri Kozanoğlu, İlknur Başer, İsmail Hakkı Tombul ve Zafer Aydın’ın katkılarıyla zenginleşen raporda, çalışanların koronavirüs salgınından nasıl etkilendikleri analiz edilerek sermayenin saldırıları karşısında emeğin korunması amacıyla bir dizi öneri sıralandı.

“Küresel Covid-19 küresel salgını, zaten meşruiyet sorunu yaşayan sistemin krizini derinleştirmiştir” denilen raporda, Türkiye’nin de bu süreçten yoğun şekilde etkilendiği belirtilerek şu görüşlere yer verildi:

“Salgını üretimin Asya’dan Türkiye’ye yatırımların kayması açısından elverişli bir ortam olarak gören siyasal iktidar, uluslararası sermayeyi cezbetmek ve aynı zamanda Covid-19 sürecinde ciddi üretim kaybı yaşayan, yerli tedarikçi firmaları ayakta tutmak amacıyla, emek düşmanı politikalarını bir bir hayata geçirdi. Bu süreci de emeğin denetim altına alınması, güvencesizliğin yaygınlaşması için bir fırsat olarak görmektedir.”

Raporda emeğe dönük saldırıların ne şekilde yürütüldüğü ise şöyle anlatıldı:

“Deneme süresi, ücretsiz izin, telafi çalışması, 50 yaş üstü ve 25 yaş altı çalışanların belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılması gibi işverenlerin işçiler üzerindeki keyfi davranışlarını kolaylaştıran uygulamalar, kıdem tazminatı ve sosyal sigortaların kısmi özelleştirilmesi anlamına gelen tamamlayıcı emeklilik sigortası, işçilerin bulaşıcı hastalık riskine karşı korumasız bırakılması, işsizlik fonunun işverenlerin beklentileri çerçevesinde kullanılırken milyonların açlığa ve yoksulluğa terk edilmesi, işçilerin teknoloji olanaklarını da kullanarak disiplin altına almaya yönelik girişimler bu dönemin emeğe yönelik kapsamlı saldırısının unsurlarıdır.”

SOL Parti’nin emek raporunda, koronavirüs sürecinde yaygınlaşan ‘evden çalışma’ sistemine ilişkin de önemli uyarılar yapıldı. İlgili kısımda şunlar kaydedildi:

EVDEN ÇALIŞMA KÂRI ARTIRDI, İSTİHDAMI DARALTTI

Evin çalışma mekanı olması son dönemde sıkça tartışılan bir deneyimdi ve bu deneyimin iki boyutuyla karşı karşıyaydık. İlki ev-eksenli çalışma. Daha çok mavi yakalı pratiklere ve parça başı üretim yapmaya işaret ediyordu. Tekstil, oyuncak ve elektronik sektörü için üretim yapılması gibi. İkincisiyse, evden çalışma ya da home office. Bu ise beyaz yakalıların pratiklerini kapsıyordu. Bilgi ve iletişim teknolojileri eliyle beyaz yakalıların hizmet üretimini içeriyordu.

Salgın koşullarıysa hizmet sektöründe daha önce mesai şeklinde örgütlenen çalışmayı parçalayarak evlere dağıtıyor. Diğer bir deyişle, hizmet sektöründe işverenin sağladığı mekanda ve belirlediği saatte örgütlenen çalışmayı evlere taşıyor.

Uzaktan çalışma, evden çalışma hem sermaye hem emekçiler açısından riskler ve olanaklar barındırıyor. Sermaye için artı-değeri arttırma amaçlı kullandıkları bir çalışma pratiği merkezileşmiş ve farklı emekçi kesimlerine yayılmış durumdadır. Sermaye bu durumu hem üretim maliyetlerini düşürmek için hem de mevcut ekonomik koşullarda ihtiyacı olan istihdamı daraltmak için kullanıyor. Ancak bu duruma hazırlıksız yakalanmış, bu koşullarda üretimi tam olarak kendi isteği doğrultusunda örgütlemesini sağlayacak araçları henüz hayata geçirememiş durumdadır.

Bu yeni pratik sermaye için öğle yemeği, ısıtma, çay-kahve molaları, elektrik, güvenlik, servis gibi maliyetlerin sıfırlanması nedeniyle emek maliyetlerinde azalma sağlıyor. Bu yeni pratiğin sermayeye sağladığı bir diğer önemli olanak, mutlak artı-değeri artırma fırsatının doğmuş olmasıdır. Sermaye bu yeni pratikle birlikte evlere yönlendirdiği mesai altında çalıştırdığı hizmet sektörü çalışanlarını fazla mesai ödemeden çok uzun saatler çalıştırma eğilimine girmiştir.

Bu yeni pratik mutlak artı-değerin yanı sıra göreli artı-değeri artırma fırsatı da yaratıyor. Ancak bu süreç beraberinde önemli bir risk getirmiş oluyor. Göreli artı-değerin artırılması emeğin verimliği ve üretkenliğinin artırılması anlamına geliyor. Bunun en kritik yoluysa denetimdir. Evde mesai koşullarında çalışanlar denetlenmelidir. Şimdilik sermayenin en önemli krizinin burada olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu denetim sağlanamadığında göreli artı-değeri üretme endişesi ve riski doğmuş olacaktır. Daha önce bazı beyaz yakalıları ve bazı işleri denetleme deneyimleri vardı: Proje bazlı çalışma ya da belli miktarda çıktının belli sürede bitirilmesi gibi. Ama belirttiğimiz gibi evde mesai koşullarının denetlenmesi soru işaretleri içeriyor.

BİR AN ÖNCE YÖNETMELİK ÇIKARILMALI

Ne Yapmalı?

• Uzaktan çalışmaya ilişkin yönetmelik bir an önce çıkarılmalı ve muğlak konular netleştirilerek aşağıda kurallara net biçimde yer verilmelidir.

• Uzaktan çalışma sıkı kurallara tabi olmalı, bağımlı çalışanlar üzerinde sömürünün derinleşmesine olanak sağlayan pratiklere izin verilmemelidir.

• Uzaktan çalışma işçinin onayına tabi olmalıdır.

• Uzaktan çalışmanın işçiler üzerinde ilave yükler ve maliyetler getirdiği, çalışma sürelerini geç saatlere kadar taşıdığı açıktır. Bu nedenlerle uzaktan çalışma süreleri net olarak belirlenmeli, uzaktan çalışılan süreler işyerinde yapılan çalışmalara göre ek ödeme yapılmalıdır.

• Çalışanlara erişememe hakkı tanınmalıdır.

ÇALIŞMA YAŞAMINA DÖNÜK POLİTİKA ÖNERİLERİ

Raporda, salgın dönemindeki hak gaspları ve sömürü mekanizması karşısında nasıl hareket edilebileceğine ilişkin ise şu öneriler yer aldı:

Halk sağlığını hiçe sayarak üretime devam etme çabası, sokağa çıkmağa yasağında ihracatçı firmaların istisna kapsamına alınması, bacaların, işçilerin tüm kaygılarına rağmen tütmesi bu durumun bir sonucudur.

Bu süreçte sermayenin uzun süredir hayalini kurduğu uzaktan çalışma pratikleri işçi hakları göz ardı edilerek kontrolsüz bir biçimde gerçekleşmektedir. Deneme süresi, ücretsiz izin, telafi çalışması, 50 yaş üstü ve 25 yaş altı çalışanların belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılması uygulamalar, işçilerin bulaşıcı hastalık riskine karşı korumasız bırakılması, işçilerin teknoloji olanaklarını da kullanarak disiplin altına almaya yönelik girişimler bu dönemin emeğe yönelik kapsamlı saldırısının unsurlarıdır.

Çalışma yaşamına dönük olarak, uzaktan çalışmaya ilişkin yönetmelik çıkarılmalıdır. Çalışanlara erişememe hakkı tanınmalıdır. İş esnasında işçiyi sürekli gözetim altında tutan teknolojilere ve denetim mekanizmalarına izin verilmemelidir. Yaşamak için işyerlerinin denetimi acildir ve sendikalar, işyerlerinde işçi sağlığı iş güvenliği kurullarını denetim ve yönlendirme mekanizmaları olarak daha etkin kullanılmasını sağlamalıdır.

Sosyal Politika Önerileri: Covid-19’un ne düzeyde bir işsizlik yaratacağı, istihdamda ne kadar düşüş yaşanacağı gerek işçiler gerekse ülke açısından en önemli sorunlardan biridir. Talepteki düşüş ve Covid-19 nedeniyle alınan önlemlerle yüzbinlerce işyerinin üretimi durdu. Bu da işçiler açısından iş kaybı ve işsizlik demektir. Covid-19’un yarattığı devasa ekonomik ve sosyal tahribat her geçen gün daha belirgin hale gelmektedir. Salgının ciddi bir iş ve gelir kaybına yol açtığı açıktır. Ancak öte yandan bu devasa gelir ve iş kaybı karşısında alınan önlemler son derece sınırlı kalmış durumdadır. Özellikle gelir kaybını gidermeye yönelik nakdi desteklerin çok zayıf kalması salgın sürecinin beraberinde ciddi bir yoksullaşma ve gelir eşitsizliğinde artış getirmektedir. Salgın nedeniyle kamu idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin öngörülmeyen hizmetlerin yerine getirilecek olması nedeniyle yetersiz kalacağı açıktır.

Salgın nedeniyle tüm hanelerde kadın-erkek arasında ev içi iş yükünün orantısız biçimde kadınların aleyhine artmıştır. Kadınlar açısından salgının en yıpratıcı etkileri okulların kapatılması, evin dışından hizmet alımının büyük ölçüde azalması, uyulması gereken hijyen standartları, evde hastalanan ve bakıma muhtaç birisinin bulunmasıdır.

Sosyal politikalara dönük olarak herkese eğitim durumuna ve vasfına uygun, geçinebileceği bir ücretle, güvenceli iş olanağı sağlamak kamunun temel bir sorumluğu olmalıdır. Ücretsiz, nitelikli, erişilebilir bir sağlık hizmeti herkes için ayrımsız bir biçimde hayata geçirilmesi gereken temel bir haktır. Ek bütçe çıkarılmalıdır. Bütçe gelirinin vergi ayağı servet vergisine dayalı olmalıdır. Nitelikli çocuk bakım hizmetlerinin, yaşlı ve muhtaç insanlar bakım hizmetlerinin kamusal sorumluluk olarak üstlenilmesini sağlayacak yatırımlar planlanmalıdır. Ev işlerinin toplumsallaşması için adımlar atılmalıdır.

Emek Mücadelesini Yükseltmeye Yönelik Politika Önerileri: Salgın günlerinde sendikalı çalışanlar, sendikalı işyerleri ile örgütsüz çalışanlar, örgütsüz işyerleri arasındaki önemli farklar öne çıkmıştır. Sendikalı işyerlerinde kısmen tedbirler alınmış olsa da bunlar işçilerin ölümüne çalıştırılmasına engel oluşturabilecek nitelikte değildir.

Sendikal örgütlülüğün önündeki baraj sistemi kaldırılmalıdır. Özgür ve bağımsız toplu sözleşme hakkı tüm işçilere tanınmalıdır. Sendikasız İşyerlerinde, işçi konseyi ve/veya işyeri temsilciliği hayata geçirilmeli, konsey ve temsilcilikler aracılığıyla işyerlerinde denetimler sıklaştırılmalıdır.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.