SOL Parti’den İzmir’de ‘Devrimci Demokratik Cumhuriyet’ mitingi: Helalleşme değil, hesaplaşma zamanı

AKP iktidarının yarattığı ekonomik ve sosyal yıkım günden güne büyürken “Artık yeter” diyen SOL Parti’nin “yeniden kuruluş” çağrısıyla başlattığı “Devrimci Demokratik Cumhuriyet İçin Mücadele” buluşmasının ikinci mitingi bugün İzmir’de gerçekleştirildi.

Mitingdeki konuşmasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Helalleşme” açıklamasına gönderme yaparak yanıt veren SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, “Şimdi helalleşme değil, hesaplaşma zamanıdır” dedi.

SOL Partililer, miting için Aşık Veysel Rekreasyon Alanı Kavşağı’nda 14:00'te toplandı. Saat 15:00’te Bornova Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek miting programı için yürüyüş yaptı.

Yaklaşık 1 saat süren yürüyüşün ardından 'Devrimci Demokratik Cumhuriyet' mitingine katılan yurttaşlar, Bornova Cumhuriyet Meydanı'nda buluştu. Miting programı devrimci mücadelede yaşamını yitirenler için yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından başladı.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ AĞZIMIZA ALMAYACAKMIŞIZ; YOK YA!”

Bornova Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen 'Devrimci Demokratik Cumhuriyet' mitinginde ilk olarak SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Gizem Gül Kürekçi konuştu.

Kürekçi, mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:

Bu ülkenin aydınlık geleceğini devrimci demokratik cumhuriyet iradesini gösteren binler, hepinize selam olsun.

Sizlere Karadeniz’den selam getirdik. Memleketine, çayına fındığına toprağına sahip çıkanlardan selam gönderdik. Buradan öyle bir ses yayıldı ki memleketin dört bir yanına yayıldı, yüreklerimize su serpti.

Bu memleketin insanına, taşına toprağına kast ettiler. Her gün kötü bir haberle başlamıyoruz, an be an kötü bir haberle yaşıyoruz. Memleket bu haramilere bu yabancılara kalmayacak diyoruz.

Kadınlar geliyor, gençlik geliyor, SOL Geliyor.

Bu iktidar bu ülkeyi gençlerine dar etmeye çalışıyor. Daha şimdi Fedai, daha şimdi Başak. Kendi çocuklarına son model arabalar, bir eli yağda bir eli balda bir yaşam sürerken on binlerce genç, bu ülkenin aydınlık yüzleri geleceğimizi bilmez bir şekilde yaşamaya çalışıyoruz.

Gerici bir kuşatma altına alınmaya çalışılıyoruz. Kindar nesil dediler, biat ederiz sandılar, ama bugün karşılarında zapt edemedikleri bir gençlik var.

Bizim direnişimizle mücadele edemediler. Tüm imkanlarına rağmen başaramadılar. Bu ülkeye gericiliği yerleştiremediler. Bu ülkenin devrimci değerleri bugün burada ve yarının aydınlık geleceğini müjdeliyorlar. Bizler onların en büyük korkularıyız. Bugün hala korktukları bir şey varsa o da aydınlık yüzlerimizin buluştuğu direnişlerimizdir; gezidir, Hopa’dır, İkizdere’dir, yaşamak istiyoruz isyanımızdır.

Bugün bu harami saltanatı tel tel dökülüyorsa her yerden pislikleri, yolsuzlukları sızıyorsa bu da ancak bizim yarını kuracak direnişimizin gücündendir.

O yüzdendir ki, o korkularındandır ki;

O tek adam demiş ki bundan sonra İstanbul Sözleşmesi’ni ağzımıza almayacakmışız. Yok ya! Biz bu mücadeleyi öyle bir büyütüyoruz ki her meydanda, her sokakta her yerde kadınlar mücadelesini yaşatıyor. Yaşamlarımız pahasına savunduğumuz İstanbul Sözleşmesinden sen söyledin diye vazgeçmeyeceğiz.

Memleketin dört bir yanında her sokak başından haykırdık. Yine haykırıyoruz.

İstanbul sözleşmesi bizim!

İstanbul sözleşmesi kalacak siz gideceksiniz bu böyle bilinsin

Artık yeter her gün canı burnunda gezen kadınlar susmayacaklar. Tüm kızkardeşlerimize sesleniyoruz, bu ülkenin özgürce yaşam isteyen bütün kadınlarına, bizim yerimize konuşmalarına, karar vermelerine izin vermeyelim. Geleceğimiz SOL’dadır geleceğimiz kendi gücümüzdedir; eşit, özgür ve laik bir ülke ancak bizim elimizdedir. Yaşamlarımızı savunmak için Dayanışmamızı, mücadelemizi solla yarına taşıyalım. Bizim bir tahayyülümüz var bizim bir düşümüz var özgür ve korkusuz bir yaşam istiyoruz; alacağız

Kaderimizi, irademizi kimseye emanet etmiyoruz hep birlikte siyaseti ters yüz etmeye çağırıyoruz.

Bu memleketin çocukları için, kadınları için bir tahayyülümüz, bir memleket düşümüz var. Kadınların sokaklarda özgürce dolaşabileceği bir gelecek düşümüz var. Artık kaderimizi irademizi kimseye emanet etmeyelim dostlar. Bu tek adamlar siyasetine artık hep birlikte ters yüz etmeye çağırıyoruz. Kadınlar geliyor, gençlik geliyor sol geliyor.

Bu memleket ancak bizlerin, bu halkın, emekçilerin örgütlü gücümüzle değişecek, bu karanlık ancak bizim yan yana gelişimizle dağılacak. Devrimci demokratik cumhuriyet ancak böyle kurulabilir. Aydınlık yarınlardan bahsediyorsak, bu ülkeyi bataklığa sürükleyen sağ politikalarla değil, laiklik, bağımsızlık mücadelesiyle gelecek. Umut soldadır, gelecek soldadır, yaşam soldadır çağrımız soladır.

ÖNDER İŞLEYEN: TARİKATLARI, CEMAATLERİ KAPATACAĞIZ. BU HALKIN ELİNDEN NE ALDILARSA GERİ ALACAĞIZ

Gizem Gül Kürekçi’nin ardından kürsüye çıkan SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, konuşmasında, “Tarikatları, cemaatleri kapatacağız. Bu halkın elinden ne aldılarsa geri alacağız” dedi.

İşleyen’in konuşması şöyle:

Size Karadeniz devrimcilerinin selamını getirdik. Bu selam, Fikri Sönmez’in Hıdırlara serlamıdır. Mine Bademci’nin Ayşe Makar’a selamıdır. Selam olsun onlara. Bu selam, bu ülkenin bağımsızlığı için mücadele eden Mahirlere Denizlere selamıdır.

Kars’tan Edirne’ye, geçmişten geleceğimize bir umut yürüyüşüdür bu. Bu yürüyüş, memleketin yeniden doğumunadır. Hazırlanın arkadaşlar. O güne hazırlanın. Haramilerin saltanatının yıkılışına hazırlanın. Bütün renklerle, olumlu güzel yarınlar kuracağız.

Büyük bir kırılmaya doğru adım adım gidiyoruz. Bu kriz bugün ortaya çıkmadı. Bu faşist rejimin inşasına karşı meydan meydan mücadele ettik. Bu gericilikle mücadele etmek için üzerimize düşen bütün sorumlulukları yerine getirdik. Karşımızda cumhuriyet tarihinin en zorba iktidarı var. Karşımıza çıkan tüm engellere, barikatlara karşı yıktık direndik, bombalar attılar ama biz buradayız hala. Önümüzdeki dönemin en büyük sorumluluğu, bu ülkeyi seven ilericilerin yurtseverlerin en büyük sorumluluğu bu tek adam iktidarını sona erdirmek. Hep birlikte başaracağız arkadaşlar. Buna inanın. Umut edin, hayal edin. Bu ülke bu kötülükten kurtulacak arkadaşlar. Biz, sçeimi beklersek zaten yıkılırlar diyenlerden değiliz. Biz izlemeyeceğiz, biz beklemeyeceğiz.

Yeterince mücadele edersek, birleşirsek, örgütlenirsek kazanırız. Bu meydanda ilan ediyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar kaybedecekler.

Bugün o sarayda çürümüş bir iktidarın başında duruyorlar. Hakkını arayan emekçiyi, geleceğini isteyen genci, özgürlüğünü isteyen kadını baskıyla susturabilirler sanıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar kaybedecekler. Biz kazanacağız. Bu memlekete yeni bir doğumu armağan edeceğiz.

Ama sadece onları göndermekle sorumluluğumuzu bitmiyor arkadaşlar. 20 yılda arkalarına ABD’yi, sermayeyi alan bu gerici sağcı dalga cumhuriyeti, onun ilerici birikimlerini, emekçilerin tüm kazanımlarını iflas ettirdi. Düşünün bu devlet tarikatların cemaatlerin devleti haline geldi. TÜGVA diye bir rezillikleri var cemaatten beter. Bizim cebimizden aldıkların, alın terimizden çaldıklarını TÜGVA’larının çetelerinin cebine aktardılar.

Bugün helalleşme zamanı değil hesaplaşma zamanı diyen devrimciler kazanacak. Halkın örgütlü mücadelesi olmadan devrimciler olmadan bu ülke bu pislikten temizlenemez. Bu ülkenin sola ihtiyacı var. Bize ihtiyacı var.

Ama bu meydandan söylüyoruz, bu ülke devrimcilerine kucak açsın. Geliyoruz. Ayağa kalktık. Geliyoruz. Bu pisliklerden hesap sormak için geliyoruz. Kimse bize helalleşiyoruz demesin. Fedai’nin helalini kimden isteyecekler. 23 yaşında bir çocuk atanamadığı için hayatını kaybetti. Fedai’nin katili kim? Soma’nın katilinden Fedai’lerin katilinden helallik isteyemeyiz.

O yüzden sevgili arkadaşlar, biz tek adamdan kurtulma mücadelesini ülkeyi yeniden kurma mücadelesiyle birleştirdik. Devrimci demokratik cumhuriyet dedik. Emekçilerin cumhuriyeti olacaktır.

Düşünün bu ülkenin alt yapısı satılmış, yer altı üstü kaynakları satılmış. Fabrikaları kapatılmış. Amerikan şirketlerine bırakılmış. Ülke işgal altında. Tekellerin elinden bu ülkeyi kurtarma mücadelesini sürdüreceğiz. Tarikatları, cemaatleri kapatacağız. Bu halkın elinden ne aldılarsa geri alacağız.

Biz mücadele edersek hakkımızı alırız. Biz mücadele etmezsek, bugün gibi meydanları doldurmazsak kimse bize hak vermez. Emekçiler, kadınlar, gençler, birlikte alacağız. Halkın güçlü kollarıyla alacağız.

Şimdi yürüyüşümüz daha büyük bir coşkuyla sürecek. İstanbul’daki kardeşlerimize selam olsun. Geliyoruz. Dost düşman bilsin ki geliyoruz. Sol geliyor, devrimciler geliyor, gelin arkadaşlar solda yürüyelim. Solda gelecek var solda yürek var solda güneş var arkadaşlar. Yolumuz açık olsun.

65 YAŞINDAKİ ÇİFTÇİ RIDVAN YÜKSEL: TARIM BAKANI’NA TEŞEKKÜR EDİYORUZ; BİZE ÇİFTÇİLİĞİ BIRAKTIRDIĞI İÇİN!

Mitinge Uşak’tan gelerek katılan 65 yaşındaki çiftçi Rıdvan Yüsel, iktidarın politikalarının tarımı ve çiftçiyi bitirdiğini ifade etti. Yüsel, “Türkiye’deki köylüler, ben ekiyorum, biçiyorum, kazanıyorum diyen köylüler Tarım Bakanı’na teşekkür ediyor, bize çiftçiliği bıraktırdığı için” dedi.

Yüsel’in konuşması şöyle:

Merhaba dostlar. Uşak’ın Sivaslı ilçesine bağlı bir köyden geldim. 65 yaşındayım. Doğduğumdan beri köydeyim ve çiftçilik yapmaktayım.

Ben burada size köylülerin, çiftçilerin, üreticilerin neler çektiğini anlatıp moralinizi bozmak istemiyorum. Bunun için gelmedim.

Geçenlerde Tarım Bakanı ‘Bu ülkede hiçbir köylü, çiftçi ürettiği üründen zarar ediyorum diyemez’ dedi. Doğru söyledi, biz ondan iyi mi bileceğiz? Kocaman Bakan. Ben 50 yıldır köyde üreticilik yapıyorum. 60 dönüm tarlam var, bir tane tohum düşürmedim şu anda. Dolayısıyla 65 yaşından sonra çiftçiliği bıraktım.

Geçen yıl bu mevsim, tohum toprağa düşerken toprağa atılan gübre 1 vadeli 85 liraydı. Şu anda peşin para 300 liraya piyasada gübre yok. Mazot geçen yıl 4 liraydı, şimdi 8 lira 20 kuruş. Bilmeyen arkadaşlar vardır, kendi ata tohumumuzu üretemiyoruz. Tohumları sertifikalı tohum adı altında onlardan almak zorundayız. 1 kilo buğday tohumu 7 lira. Bir dönüm tarlaya atılacak tohum, mazot ve gübreyi hesap ettikten sonra üreticiler Tarım Bakanı’na teşekkür ettiler. Herkes üretimi bıraktı, üretimden vazgeçti. Çünkü peşin paraya ne mazot, ne gübre, ne tohum alma şansları yok. Dolayısıyla Türkiye’deki köylüler, ben ekiyorum, biçiyorum, kazanıyorum diyen köylüler Tarım Bakanı’na teşekkür ediyor, bize çiftçiliği bıraktırdığı için.

Geçen yıl bir torba süt yemi 75 lira iken dün itibariyle 200 lira oldu. Köylüler üreticiler, hayvancılar o kadar para kazanıyorlar ki hayvanlarını kesimhanelere gönderiyorlar. O kadar para kazanıyorlar ki Tarım Bakanı’na teşekkür ediyorlar.

Köylerde yaşayan gençler, üretimsizlikten dolayı işsiz kaldılar. Herkes şehirlere göç etmeye başladı. Ve köyde yaşayan gençler bu düzene teşekkür ediyorlar, bizi bu yaştan sonra şehirli yaptılar, köylülükten kurtardılar diye.

Büyük köylerdeki annelerimiz, eşlerimiz, kızlarımız, geceleri karartılmış gecelerde ışıkları sönük, televizyon ışıklarında yalnız oturuyor. Birbirine misafire gitme dönemi bitti. Kadınlar da teşekkür ediyor bu düzene insanlık ilişkilerini bitirdiklerinden dolayı.

Biz ne zaman kurtuluruz arkadaşlar? İşçiler, işsizler, köylüler, memurlar, şehirde açlıktan pazar atıkları ile geçinenler… Ne zaman yan yana gelirsek, ne zaman birlikte olursak, ne zaman ‘kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz’ dersek, işte o zaman.

Bu ülkede ezilenler, sömürülenler, toprakları elinden alınanlar, traktörleri, üretim araçları haciz yoluyla el konulanlar, ne zaman bir araya gelip ‘üreten biziz, yöneten de biz olacağız’ deyip devrimci demokratik cumhuriyeti kurmadıktan sonra bize yaşama hakkı yok. İşte biz asıl teşekkürü o gün edeceğiz. Kendi irademiz ve gücümüzle sosyalizmi kurduğumuz gün bu ülkenin kurtuluşudur, ve en büyük teşekkürü bizi sömürenlere işkence yapanlara, ezenlere o gün edeceğiz.

Miting, konuşmaların ardından Praksis'in şarkılarıyla devam ediyor.

İzmir'de, Bornova Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen mitingden bazı fotoğraflar şöyle:

SOL Parti’nin “Bu harami saltanatına son verelim. Emekçi halkın devrimci demokratik cumhuriyetini kurmak için birleşelim” çağrısıyla başlattığı yürüyüşün ilk adımı Trabzon’da yapılan mitingle atılmış, 13 Kasım’da düzenlenen mitinge Trabzon ve çevre illerinden binlerce yurttaş katılmıştı.

SOL Parti’nin üçüncü mitingi 21 Kasım’da İstanbul’da gerçekleştirilecek.