Google Play Store
App Store

SOL Parti İstanbul İl Kongresi dün Kadıköy’de gerçekleştirildi. Kongrede, halkı yoksulluğa, işsizliğe, gericiliğe mahkûm eden Saray rejiminin parlamentoyu, anayasayı ve demokratik hakların tamamını ortadan kaldırdığı vurgulandı. SOL Parti Sözcüsü Önder İşleyen, “Bu rejim ancak birleşik mücadeleyle yenilebilecek. Öncelikli meselemiz de tek adam rejimiyle mücadele” dedi.

SOL Parti İstanbul 3. Olağan İl Kongresi yapıldı: Tek adama karşı zafer birleşik mücadeleyle gelecek

HABER MERKEZİ

SOL Parti İstanbul 3. Olağan İl Kongresi dün Kadıköy'de bulunan Caferağa Spor Salonu’nda gerçekleştirdi. Kongrede öncelikli meselenin tek adam rejimini yenmek olduğu ve bunun için toplumun geniş kesimlerinin birleşik mücadelesinin örgütlenmesi gerektiği vurgulandı. Yapılan seçimle İbrahim Aydın, SOL Parti İstanbul İl Sözcüsü oldu.

Kitlesel katılımın olduğu kongre, Vedat Türkali’nin ‘Bekle bizi İstanbul’ şiiri ile coşkulu bir şekilde başladı.

Kongreye CHP, EMEP, DEM Parti, TKH, EHP, Devrimci Hareket, TÖP başta olmak üzere birçok siyasi partinin yanı sıra TMMOB, Birleşik Metal İş, DİSK, KESK, TTB, Veli-Der, Eğitim Sen, Yapı Yol Sen, başta olmak üzere çok sayıda emek meslek örgütü, sendika ve dernek de katıldı.

"EMEKÇİLERİN DERDİ EVE EKMEK GÖTÜRMEK"

İstanbul İl örgütü adına konuşan Kardelen Özay, iktidarın halkı yoksulluğa, işsizliğe ve karanlığa mahkûm ettiğini belirterek “Siyasal İslamcı tek adam rejimi, emekçileri her geçen gün daha fazla sömürüyor, yoksullaştırıyor. İstanbul gibi bir megakentte yaşam maliyetleri katlanırken, emekçiler eve ekmek götürme derdine düşmüş durumda” dedi.

Özay, İstanbul’daki derinleşen kent yoksulluğuna da dikkat çekti, “Ev kiralarının asgari ücretin iki katına yaklaştığı, milyonlarca emeklinin ve asgari ücretlinin hayatta kalma mücadelesi verdiği bir şehirde yaşıyoruz. Ucuz yemek alabilmek için uzun kuyruklarda bekleyen insanların dramı, bu düzenin adaletsizliğini gözler önüne seriyor” ifadelerini kullandı.

Özay, şöyle konuştu: “Eğitim sistemi gerici vakıflara ve Diyanet’e teslim edilmiş durumda. İmam hatip dışındaki okullar bile adım adım imam hatipleştiriliyor. Sağlıkta ise hastalar müşteri haline getirilirken, hekimler performans baskısı altında eziliyor. Kadınları eve kapatmayı hedefleyen, İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden zihniyete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Üniversitelerde, liselerde ve sokaklarda özgürlük ve eşitlik için mücadele eden gençlerle birlikte yürüyeceğiz."

Konuşmasının sonunda birleşik devrimci mücadeleye vurgu yapan Özay, “Bu çürümüş düzeni kabul etmeyen milyonlar var. Emek düşmanı patronlara, rant düzenine ve gerici zihniyete karşı yan yana geleceğiz. Özgürlük, demokrasi ve laiklik mücadelesini büyüteceğiz” ifadelerini kullandı.

"DİRENENLERİN YOLUNDAYIZ"

Birleşik Metal İş Sendikası Başkanı Özkan Atar da kongrede söz aldı.  “Bu kapitalist sömürü düzenine mahkum değiliz. İşçiler, köylüler, gençler, kadınlar olarak bir araya gelirsek ve mücadeleyi büyütürsek değişmeyecek hiçbir şey yoktur” dedi.

Seçim sandıklarıyla sınırlı bir değişimin yetersiz olduğuna işaret eden Atar, hayatın her alanında sürecek bir mücadelenin gerekliliğine dikkat çekti. Metal işçileri olarak genel başkanları Kemal Türkler’in mücadele mirasını sahiplendiklerini belirten Atar, “Gençler, kadınlar, okulda, mahallede, sokakta, meydanlarda hep birlikte mücadeleyi büyütmeliyiz,” çağrısında bulundu.

"GEZİ’NİN IŞIĞINDA DİRENİŞE DEVAM"

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aydan Adanır Usta da İstanbul’un karşılaştığı başta deprem, kanal İstanbul ve rant projeleri olmak üzere pek çok sorunla mücadele eden mühendis, mimar ve şehir plancılarının mücadelesini vurguladı. Usta, bu sorunların kamucu anlayıştan uzak, sermaye sınıfının talepleri doğrultusunda çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle derinleştiğine dikkat çekti. Gezi Direnişi’ne de değinen Usta, Gezi’nin, doğasına ve çevresine sahip çıkan en onurlu toplumsal direnişlerden biri olduğunu ifade etti. Usta, Gezi Direnişi’ne ve Gezi Davası’na olan desteklerini yineleyerek, “İktidar güdümlü yargının tutukladığı arkadaşlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz,” dedi. Usta, “Toplumsal muhalefetin birleşik mücadelesini yükselteceğiz” dedi.

Eğitim-Sen İstanbul 5 nolu şube başkanı Ertuğrul Eroğlu da SOL Parti İstanbul kongresini selamladı. Eroğlu, siyasal İslamcı rejimin MESEM ve ÇEDES projeleriyle hayata geçirdiği uygulamalara değindiği konuşmasında laik, bilimsel, demokratik eğitim çerçevesinde kolektif mücadele olduğunu vurguladı. Kongrede söz alan Gazeteci Merdan Yanardağ ise “Demokratik muhalefet bloğunun parçalanmasını engellemeliyiz” diyerek, bu bloğun bir arada kalmasının ülkenin geleceği için kritik olduğunu söyledi.

Yanardağ, SDG ile HTS’nin yaptığı anlaşmanın 6. maddesine vurgu yaparak anlaşmayı eleştirdi. Türkiye’deki Kürtler’in de bu anlaşmayı kınamaları gerektiğini belirtti. Yanardağ, konuşmasının sonunda Türkiye’nin geleceği hakkında kararın, emekçilerin, gençlerin, kadınların ve özgürlükten yana olan tüm kesimlerin vereceğini söyledi. Kongre yeni İl Yönetim Kurulu ve Disiplin Kurul’unun seçilmesiyle son buldu.

∗∗∗

"DEMOKRATİK BİRİKİMLER ADIM ADIM YOK EDİLDİ"

Kongrede konuşan SOL Parti Sözcüsü Önder İşleyen, Türkiye’deki mevcut durumu ve dünya çapında artan faşist rejimleri ele alarak, tek adam yönetimlerinin yalnızca bir kişinin hırsıyla değil, emperyalist müdahalelerle de şekillendiğini söyledi. İşleyen, dünya genelinde tek adam yönetimlerinin halkları yozlaştıran bir yapıya dönüştüğünü belirtti ve bunların kapitalizmin krizi ile çaresizliğinin bir yansıması olduğunu vurguladı.

Türkiye’deki mevcut iktidarın, özellikle 2000’lerin başından itibaren, ABD ve emperyalist güçlerin desteğiyle şekillendiğine dikkat çeken İşleyen, AKP’nin iktidara gelmesinin ardından ülkenin demokratik birikimlerinin yok sayıldığını ve Cumhuriyet’in ilerici kazanımlarının geriye gittiğini ifade etti. “Türkiye, emperyalizmle sıkı bir ilişki kurarak karşıt bir gelişim sürecine girdi. Bunu sadece Erdoğan’ın hırsı değil, emperyalist projelerle şekillenen bir sistem oluşturdu,” dedi.

"ZAFER BİRLEŞİK MÜCADELEYLE GELECEK"

İşleyen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her ne kadar bu rejimler görünürde güçlü görünse de, halkların faşizme karşı birleşik mücadeleleri zaferle sonuçlanıyor. Türkiye’deki mevcut rejim de sadece Erdoğan’ın kontrolündeki bir yönetim değil, aynı zamanda küresel sermaye güçleriyle işbirliği içindeler. Bu rejim, sadece Erdoğan’ın egosuyla var olmuyor. Aynı zamanda emperyalizmin desteğiyle şekilleniyor ve halklar üzerinde büyük bir baskı kurmaya çalışıyor”

İşleyen, iktidarın hala güçlü göründüğüne dair yaratılan algıya karşı uyarılarda bulundu. “Bunlar, büyük Amerikan gücünün ve küresel sermayenin arkasına saklanarak ayakta duruyorlar. Ama bu iktidar, toplumsal desteklerini kaybetti ve çok büyük bir gerileme içinde,” dedi. Bununla birlikte, muhalefetin de kendi yanlışları ve teslimiyetleriyle bu duruma katkı sağladığını belirtti.

Önder İşleyen

"HİLELİ YOLLARA GİRİLMEMELİ"

Yürütülen yeni sürece ilişkin de değerlendirmeler yapan İşleyen, geçmişten bugüne Kürt sorununda barışçıl çözümü savunduklarını ve silahların susmasından yana olduklarını dile getirdi. İşleyen bununla birlikte şu eklemeyi yaptı:

"Bugün böyle bir sürece ilişkin yağın kaygılar ifade ediliyor. Haklı ve doğru, paylaştığımız kaygılar. İktidar bunu bir fırsata çevirmeye çalışması, anayasa ile başkanlık yolunu açması… 2010 yaptılar. Bu hileli yollara asla girilmemeli. Daha çok baskı ve zorbalıkla özgürlüğü uzlaştırmak nasıl mümkün değilse, bu rejimden, şimdi herkesin saygılarını sunmak üzere sıraya girdiği bu beyefendilerden ne demokrasi çıkar, ne bu ülkeye hayrı gelir. Amerikan düzeni bölgede ülkemizi yutuyor, bütün bölgeyi yuttu."

"BU ÜLKEYİ ZORBALARA TESLİM ETMEYECEĞİZ"

Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu rejimin, parlamentonun, anayasanın ve demokratik hakların tamamen ortadan kaldırıldığı, her şeyin tek bir adamın etrafında şekillendiği bir düzen olduğunu vurgulayan İşleyen, “Emperyalizme ve faşizme karşı vereceğimiz mücadele, tüm halkların özgürlüğünü ve eşitliğini savunarak zaferle sonuçlanacak,” dedi.

“ÖNCE BU REJİME SON VERMELİYİZ”

İşleyen, önceliğin mevcut rejime karşı mücadele olduğunun altını çizerek şöyle devam etti:

“Bütün haklarımızı almak için önce bu rejime son vermeliyiz. Öncelik budur. Muhalefet büyük yanlışlar yapmazsa bu mümkündür. Birleşik muhalefet bunun için gereklidir. Tüm muhalefetin, genci kadınıyla bütün halkın, işçi emekçi tüm ezilenlerin otak mücadelesi. Bizim hareketimiz 2010’dan bu yana birleşik mücadeleyi savundu. Şimdi seçim olur bir aday olur biz de kazanırız diye eski yanlışlar. Kişi etrafında örülmüş bir şey asla yetmez. Toplumsal birleşik bir mücadele, aktif bir mücadele için de birleşmek gerekir. Bütün toplumu arkasına alacak referandum olarak örgütleyecek bir birleşik mücadele.”

İşleyen konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Bu iktidar, halkları bölmeye, birbirine düşman etmeye çalışıyor. Ama biz, Türk’üyle, Kürt’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle hep birlikte olacağız. Birleşeceğiz ve kazanacağız. Ne yaparlarsa yapsınlar, bu ülkeyi bu zorbalara teslim etmeyeceğiz. Birlikte kazanacağız.”

Kongre, İl Yönetim Kurulu ve Disiplin Kurulu'nun seçilmesiyle son buldu. Delegelerin oylarıyla SOL Parti İstanbul İl Örgütü Sözcülüğüne İbrahim Aydın seçildi.